Yaramaz kedi

1K 42 4
                                    

Korkmuş ifadesinin yerini cesaret aldı ve

Yoongi
"Şunu bilmelisin ki kendi kuyunu kendin kazıyorsun. Kabul ediyorum"

Jungkook
"Cesaretine hayranım sevgilim"

Güldü. Yaklaşıp alt dudağımın kenarını öptü.

Jungkook
"Bir dakika! Benim seni dudaklarından öpmem pes etmeye dahil mi?"

Yoongi
"Uzunca öpmen, öpüşmen dahil ama öpüp çekilmen dahil değil. Ben seni öpebilirim. Karşılık verdiğin anda benimsin"

Dudaklarından öpüp geri çekildim. Gülümsedi

Yoongi
"Dayanabileceğini hiç sanmıyorum"

Jungkook
"Beni daha tanımıyorsun bebeğim"

Yoongi
"Ha ha geçen gece filmden sonra yatak odasına çıkarken nefeslerimizi tüketen bendim zaten değil mi?"

Jungkook
"O normal bir gündü, ve sen istedin. Şimdi ise iddiaya girdik. Kaybediceğimi mi düşünüyorsun?"

Yoongi
"Hâlâ kucağında olmam benim için büyük avantaj biliyor musun?"

Kolumdaki saate baktım.

Jungkook
"Saatin gelmiş olması da bana büyük bir avantaj sen bunu biliyor musun?"

İnanmaz bir şekilde saat olan bileğimdeki kolumu kendine çevirdi. Ve oflayarak kucağımdan indi. Üstümü düzelttim, üstünü değiştirmesi için odaya kadar ona eşlik ettim ve kapıda dikilip onu izlemeye başladım.

Yoongi
"Keşke düşüncelerini okuyabilsem. Belki şuan beni arzuluyorsun"

Jungkook
"Ben kazanıcam Yoongi hiç kaçarın yok"

Telefonum hâlâ elimdeyken cebime atıp aşağı indim ve ellerini cebime sokup siyah Mercedes Benz arabama yaslanıp onu beklemeye başladım. Bir kaç dakikanın ardından saçlarını düzeltirken kapıda belirdi. Bugün zorlu bir gün okucaktı anlaşılan. Alt dudağımı ısırmamak için kendimi sıktım. Daha yeni iddiaya girmiştik kendine gel Jungkook! Kaybedicek değilsin herhalde. Kendi kendimi avutuyordum. Yoongi dibimde bitti. Boyu benden kısa olmasına rağmen ayak ucunda yükseldi ve dudakları dudak hizama getirdi. Göğsünü göğsüme ve erkekliğini erkekliğime bastırdı.

Yoongi
"Nasıl gidiyor sevgilim? Çok bekletmedim umarım?"

Jungkook
"Sen yaramaz bir kedisin"

Yoongi
"Biliyorum. Beni daha yeni yeni tanıyorsun"

Jungkook
"Sende beni öyle"

Ardından telefonum çaldı. Arayan Namjoon'du

Namjoon
"Bay Jeon, Bay Min adında biri sizi görmek için gelmiş"

Jungkook
"Bu kadar çabuk mu?"

Namjoon
"Anlamadım efendim?"

Jungkook
"Tamam bir kaç dakikaya orda olduğumu söyle ve 500.000 won hazırla"

Namjoon
"Tabi bay Jeon"

Telefonu kapatıp suratıma merakla bakan Yoongiye döndüm. Yine eski boyuna alçalmıştı.

Jungkook
"Bay Min şirkete erken gelmiş"

Yoongi
"Ah söz konusu para olsun yeter ki ona"

Babasından ne kadar haz etmediğini o kadar iyi anlayabiliyordum ki. Modu düşmüştü. Elimi çenesine koyup yüzünü bana bakması için kaldırdım.

Jungkook
"Bugün kurtuluyorsun işte ondan asma yüzünü"

Yoongi
"O parayı bir kaç günde yiyecek ve yine kapıya dayanıcak"

Jungkook
"Bir anlaşma yaptık. Aksi olduğu halde gereken her şeyi yapıcam. Merak etme sevgilim"

Sıklıkla yaptığı o buruk gülümsemesini sundu bana. Alnından öptüm ve arabaya bindik. Tae arabayı şirketin önüne yanaştırdığında, Yoongi yine çoktan inmiş şirkete girmişti bile. Bazen beraber görünmemek için o kadar çok dikkat ediyordu ki, ilişkimize, şirkete bişey olucağı için korkuyordu. Bunu görebiliyordum. Peşinden gidip şirkete girdiğimde, Namjoon'un bay Min'i Yoongi'ye karşı tuttuğunu gördüm. Bir kaç dakikada ne olmuştu böyle?

Bay Min
"Ne o şimdi de patronunun evine mi sığınıyorsun! Tam bir korkaksın!"

Jungkook
"Ayaklarınız yere değiyor değil mi bay Min! Hah işte sizde, ben bastığınız yeri ayağınızın altından kesene kadar cesursunuz!"

Sustu. Namjoon'un bile bakışları bana dönerken ilerledim ve arkama bile bakmadan seslendim.

Jungkook
"Namjoon parayı getir. Bay Min sizide sakince, Yoongi'ye bir daha bulaşmaksızın odama bekliyorum"

İçimden bir şekilde, gün daha yeni başlıyor Jungkook. Ayak uydurmalısın. Dedim.

Leave yourself to your daddy •|Yoonkook|•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin