170.GÜN

332 23 10
                                    


"İçeri direk dalıyor muyuz komiserim?"

"Hayır."

"...?!"

"....! Neden efendim?!!"

İki polis memuru da komiserlerinin yanında o, dalmış bir şekilde gözlerini Suruni'nin dairesindeki pencerelerden ayırmazken,

"Durduk yere dalamayız, elimizde yeterli miktarda delil olması lazım", demişti.

"Ama---"

"Komiserim bu civarda yaşayan sadece o! O kaçırmış olmalı! Belki Bayan--"

"Dinleyin beni, ikiniz de gözünüzü buradan ayırmıyorsunuz. Bay Suruni hakkında hala canımı sıkan bazı şeyler var. İki kayıp olayının da ucu ona mı değiyor yoksa olayla hiçbir alakası yok mu daha hiçbir kanaata varmadan net bir şey söyleyemeyiz. Buraya tefeciler, dilenciler bilmem kimler daha geliyor.. Burası yasak bölge ama onlara cennet. Anladınız mı? Bu alanı iyice gözlemleyip kim çıkıp giriyor elimizde net sonuçlar olmak zorunda. Dikkat de çekmeyin, onu kuşkulandırırsak daha kötü olur."

İki polis memuru da aynı anda,

"Anlaşıldı efendim", demesiyle Komiser Madgo arabasına binip o bölgeden hızla uzaklaşmıştı.


***



------**yıl önce------

"Suru-- Kaptan nerede?"

"Alet deposuna baktın mı?"

"Baktım."

"Hm... Sınıftadır belki hala?"

"...Peki, teşekkür ederim."

"Onu görürsen koçun, takım formalarıyla alakalı konuşmak için müsait bir zamanda yanına gelmesini istediğini söyle. Ben iletecektim ama senin yolun düştü."

"Tamamdır, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Kiruno, Yoon'un yanından uzaklaşmasıyla Yoon, B blokta kalan sınıflara arka bahçeden, içeri girmeden, sadece pencereden bakarak Suruni'yi gözleriyle aramaya başlamıştı.

Nerede o aptal...?

Yoon aniden esen sert rüzgarla gözüne çarpan kuru yaprakları elinin tersiyle engelleyip, tam sağına bakınca perdenin altında beliren Suruni'yi görmesiyle nefesinin kesilmesi bir olmuştu.

Sıranın üstüne sağ kolunu uzatarak üzerinde uyuyakalmış Suruni'ye bakarak Yoon bir anda aklından, "huzur dolu uyuyan ifadesinin üstüne, havanın ılık esintisinin yanı sıra bulutların gölgesi de düşerken ona pencereden bakmamak sanırım imkansız olabilirdi", diye geçirmişti. Etrafına bakınıp pencereye daha çok yaklaşarak her rüzgarlanmada havaya kalkan perdenin altındaki yüze gözlerini kısarak istemsiz bakmaya devam etmişti.

Ona içi çekiliyormuşçasına sömürülen dalgınlığına hakim olamıyordu.

Arada kapının dışındaki koridordan geçen insanları görse de, o an sadece kolunu pencere kenarında kırıp Suruni'ye bakmaya devam eden Yoon, zamanın durduğunu hissedebiliyordu, en azından kendisi için.

Ah... Ağlayacak gibiyim...

Parmak uçlarını pencereden içeri uzatıp yanağına yaklaştırsa da en fazla kabaran saç teline dokunabilen Yoon, gülümseyerek o telleri tırnağının ucuyla itekleyip derin nefes almıştı.

321.GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin