176.GÜN

291 22 9
                                    


Yoon gözlerini yavaşça açtığında kendisini zift gibi suyun içinde uzun zaman sonra tekrar bulmuştu. Tanıdık aura bedeninin etrafını sararken, bu sonu belli olmayan, dipsiz karanlığın ucundan; dışarıya çıkabilecek bir yol olup olmadığını aramıştı. O anda bir şeylerin de aynı zamanda eskisi gibi olmadığını(ters gittiğini), bu sefer o yerde dururken nefes alamadığını anlamıştı.

Aldığı her nefes su kaçırıyordu.

Nasıl... Ne zaman... Buraya düştüm ben...?!

Rüya mı görüyorum yine?

Suruni...?

Yoon kafasını sağa sola çevirip yalnız olmadığından emin olmak istiyordu ama gördüğü tek şey mat katran renginden başka bir şey değildi.

"Suruni!!!! Gğğ--"

Yoon aniden su yuttuğunu anlar anlamaz ağzından yüzeye çıkan baloncukları umutsuzca eliyle yakalayıp tutmak istemişti. Nefesinin bu kadar basit bir şekilde gözünün önünden uzaklaşmasına inanamamıştı.

Rüya artık gereğinden fazla gerçekti ve en önemlisi, yalnızdı.

"Mhmmm!!!"

Ölmek istemiyorum--- Hayır--- Suruni...!!!

Arkasından uzanan çift kolla sarılan Yoon, gözlerini sonuna kadar açıp aniden eliyle suyu geriye itip arkasına dönmüştü.

"Suru---"

Ağzındaki son oksijeni de onun isimlerini ağzından fısıldamak için harcamasıyla gözleri kapanacak gibi olan Yoon'un dudaklarına sımsıcak başka dudaklar kilitlenmişti.

Kalbine, ciğerlerine kadar akan havayı ve canlılığı hisseder hissetmez en sonunda...

...Yoon, gözlerini bu sefer "gerçek" dünyaya açmıştı.

Göz gözü görmeyen yerde bir yerlerden keskin bir acı vücuduna yayılıyordu.

Ayaklarını kıpırdatamıyor ve alnından bir kan damlasının boylu boyunca aktığını hissedebiliyordu. Eliyle değip akıcılığından ve kokusundan kendi kanı olduğundan emin olmuştu. Bedenini, üzerindeki yıkılan kolondan hareket ettiremeyen Yoon, etrafına bakınsa da bir anlık bilincinin kapandığı sırada gördüğü zift gibi karanlığın hala etrafına hakim olduğunu sanmıştı. O yerden kurtulamamıştı.

O yerden çıkamamıştı.

Belki şuan kesik kesik nefes alabiliyor olabilirdi.

Ama ne zamana kadar dayanabileceğini bilmiyordu.


***


Suruni kanepede uyuyakalan Kinna'yı kucakladığı gibi yatağına taşımasıyla o an ilk defa bir kız bedeninin tüy kadar hafif olduğunu hissetmişti. Yoon'un ağırlığı ve avucuna sığan dolgunluğu Kinna'da yoktu. İstemsiz bunları düşünürken kızı tuttuğu omzunu ve bacak altını sıkmasıyla mırıldanan Kinna, Suruni'nin göğsüne sokulmuştu.

Ani yanaşmasına irkilen Suruni, kendi yatağına hızla kızı serip uzaklaşmaya yeltenince kolundan tutulması da bir olmuştu. Sarhoş ve uykulu mırıldanma altından, saatlerce gevezelik etmesine rağmen Kinna, o an yarı uykulu haliyle beceriksizce Suruni'nin kolunu ister istemez kavrayabilmişti.

"Pislik...herif... aptal beyinli.... kaslı patlıc-- mhm... beni..........."

Suruni kaşlarını kafası karışmış bir şekilde kısarak dediğini içinden geçirmişti, "kaslı patlıc-?"

321.GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin