19

748 73 27
                                    

İkili seungmin ve hyunjin'in odasına giderken seungmin diğerlerinin yanına mısırları bırakmak için geçmişti.

"Şimdi açıkça söylüyorum sizi satıyoruz, dedikodu yapıcağız."

Herkesin tabağını masanın üzerine koyduklarında diğerleri de masaya eğilip onları onaylamışlardı çünkü onlar da kendi aralarında konuşuyordu.

Seungmin arkadaşlarına hyunjin ile arasında olan şeyleri anlatmak istiyordu diğerlerinin de artık bilmelerini istiyorlardı.

Masanın üzerinden hyunjin'e doğru uzanmış ve dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp olabildiğince hızlı bir şekilde odasına koşmuştu.

Hyunjin olduğu yerde dona kalırken çocuklara bakmış ve birden gülmeye başlamıştı.

Zaten çocuklar aralarında olan şeyi bildiğinden dolayı bir şey anlatılmasına gerek yoktu. Sadece yeni öğrenmiş gibi davranacaklardı.

Seungmin odaya girdiği anda önce kızarmaya yakın yüzünü kapatmış ve kapıya yaslanıp kendini yere bırakmıştı.

Çocuklar şaşkınca onlara bakarken hemen ayağa kalkıp ikilinin yanındaki yerini almıştı.

"Şimdi anlatacağım birkaç şey var ama lütfen abartmayın bakın, lütfen."

"Hyunjin ile aranda bir şeyler var değil mi?" demişti felix sanki tahminde bulunur gibi.

Seungmin hafifçe gülmüş ve başını sallamıştı.

İkili ne kadar bilse bile ondan duydukları için sevinmişlerdi.

"Şimdi, biz o gün işte jisung hatırlıyorsundur gece gelmiştin ya ikimiz mutfaktaydık."

Jisung başını aşağı yukarı sallayıp felix'e dönmüş ve göz kırpmıştı.

"Hyunjin'in seungmin'i yediği günden bahsetiyoruz şu an."

"Yaa!" seungmin bağırıp kafasını yastığa gömmüştü.

"Tamam tamam utanma hadi gel."

Seungmin kalkmış ve saçlarını karıştırıp tekrar eski halini almıştı.

"O gün yakınlaştık, sonra ben de ona düşüneceğimi aramızda bir şeyin olduğunu ama ben duygularımdan emin olmadığımı söyledim. Biraz jisung ve changbin hyung'a benziyor ama ben bir teklif bekliyorum."

Üçlü gülüşmeye başladığında jisung'un aklına birkaç şey gelmiştir.

"Acaba benden bir teklif mi bekliyor ama açılan taraf ben oldum neden ben ona teklif edeyim ki?"

"Bazen de her şeyi karşı taraftan beklememek lazım ama belki iki tarafda birbirinden beklerken çok geç olabilir."

Felix derin bir iç çekip elleri ile oynamaya başlamıştı.

"Abi grubumuz neden böyle herkes birbirine aşık bu nasıl iş ya?" demişti gülerek ama gülüşün altındaki gözyaşları kendini belli etmişti. Eli ile gözlerini kapatıp gülüşü sönerken ufak bir hıçkırık bırakmıştı odaya.

"Yaa felix ağlama." ikili aynı anda konuşup felix'e sarılmışlardı.

"Yaa tamam ortamı duygusallaştırmayalım." demişti hem gülerken, hem de diğerlerini iterken.

"Hadi sen de anlat."

"Evet anlat hadi, minho hyung ile nasılsın?"

Biraz gülmüş ve burnu ile gözlerini silmişti.

"En son nasılsa öyle. Hep anlattığım gibi minho... Minho hyung bana karşı sizinkiler gibi değil. Ne yüzüme bakıyor ne adam akıllı konuşuyor ne umut, umut bile vermiyor ya. En azından umut verse bir şeyler düşünüp mutlu olurdum belki."

Dudakları titremeye başladığında jisung da seungmin de ağlamasını istemiyordu. Felix de dahildi.

"Hepimiz birine düşmüşüz, jeongin en şanslımız en anlayışlısına vardı, o da olsaydı var ya tadından yenmezdi ha şu ortam."

Felix'in komik benzetmesi herkesi güldürmüştü. Yaklaşık bir saat kadar birilerini çekiştirdiklerinde kapı çalması ile ortamları bozulmuştu.

"Çocuklar saat 2'ye geliyor, hadi gelin bir şeyler izleyelim." demişti hyunjin sadece kafasını içeri sokmuş ve seungmin'den gözlerini kaçırarak konuşuyordu.

"Tamam geliyoruz." demişti jisung ayaklanırken. Felix ve seungmin de onunla birlikte kalkmıştı.

Diğerleri odadan çıkarken hyunjin seungmin'in çıkmasını engellemiş ve beline kolunu dolayıp içeri almıştı bedenlerini.

Kendi sırtını kapıya yaslayıp hızlıca kendine çekmişti seungmin'i. Seungmin de istediğini anlayıp sıkıca sarılmıştı. 

Kısa süren sarılma faslı hyunjin'in çekilmesi ile sonlanmıştı.

"Düşündün mü?"

Seungmin bir nevi beklediği soru ile başını sallamıştı.

"Düşündüm, seni seviyorum baya da bi belli ediyorum."

Hyunjin seungmin'i biraz yukarı kaldırıp sıkıca sarılmış ve gülmüştü.

"Aman tanrım günlerdir beklediğim sözcük." dudaklarını birleştirip ufak bir öpücük verip tekrar sarılmış ve kafasını boynuna koymuştu boynuna da ufak bir öpücük kondurduğunda seungmin kıkırdayıp hafifçe itmeye çalışmıştı.

"Yaa! Huylanıyorum yapma şunu."

"O zaman?" kollarını belinden sıkılaştırırken seungmin de boynuna sarılmış ve saçlarıyla oyalanmaya başlamıştı. Alınlarını birbirlerine yaslayıp gözlerini kapatmışlardı.

"O zaman ne?" dedi seungmin mırıldanarak.

"Sevgilim olur musun?"

Seungmin başını hafifçe sallamıştı.

"İçeri geçelim mi? Sevgilim." başını kaldırıp hyunjin'in bellindeki ellere güvenip arkaya doğru gerinmişti.

"Hadi geçelim. Sevgilim." Yaklaşıp burnunun üzerine ufak bir öpücük kondurmuştu.

Hyunjin belindeki elleri ayırıp bir eliyle seungmin'in ellerini tutmuştu. Tam içeri çekiştiriyordu ki seungmin ellerini ayırıp bir saniye dercesine eliyle işaret yapmıştı.

Hyunjin'in sabah giydirmeye çalıştığı kazak ve eşofmanı üzerine geçirip tekrar hyunjin'in elini tuttuğunda hyunjin gülümseyip alnına ufak bir öpücük bırakmıştı.

"Aferin benim sevgilime."

İkili gülerek el ele diğer üyelerin yanına geçmişlerdi.

ne malım be

conflict/hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin