31

94 10 0
                                    

Felix çok düşünde yaklaşık 10 dakika o storun arasında Minhonun sırtını izlemişti.

Ne düşünüyordu o kadar başını bile kaldıramayacak kadar.

Felix tüm cesaretini topladı ve yavaşça kapı kulpunu açıp kapattı.

Minho tabii ki merak edip arkasına dönmüş gelen sarı saçlıyla gülümsemişti.

Felix yavaşça gidip yanına oturmuş ve onun gibi bacaklarını suya sokup oturmuştu.

"Ne düşünüyorsun Hyung." demiş ellerini onun gibi iki yanına yaslayıp ayaklarıyla suyu ileri geri dalgalandırıyordu.

Minhodan bir süre ses gelmemişti ama nedense ona bakıyormuş gibi hissediyordu.

"Seni düşünüyorum." dediğinde Felix bütün kanın suratına yükseldiğini hissetmişti.

Parmak uçları karıncalanıyordu.

"Nasıl yani." dedi kekelemişti. 'Lanet olsun' diye küfretti kendine.

"Bildiğin işte seni düşünüyorum. Jisung'u düşünüyorum." dediğinde az öncekine göre tam zıttı duygular kaplamıştı içini hala kan beynindeydi elleri titriyordu ama bu sefer acıdandı. Kalbindeki acı bu sefer mutlu olduğu için değildi.

"Hala seviyor musun onu?" dedi bu sefer de sesi çatallanmıştı.

"Hadi ama Felix sen yapma bari neden herkes ağlıyor ki bugün." demişti biraz kızgın biraz da gülerek.

"Kim ağladı ki başka." dedi anlamamazlıktan gelerek. duymak istiyordu onun ağzından.

"Jisung da ağlıyordu belki de hala ağlamaya devam ediyor."

Felix onun için endişelense de o an onun yanından kalkmak istemedi. Onu sevmeyen adamın yanında oturmak istedi daha çok acı çekmek istermiş gibi bi hala vardı.

Gözlerinden akan yaşları silmek için elini bile kaldırmıyor kıpırdamıyordu.

Minho ise sadece izliyordu. elinden bu geliyordu. Duyguları yüzünden bu kadar cezalandırılacağını bilseydi bu gruba hiç girmezdi.

Jisung ağlarken bu kadar canı yanmamıştı ama Felix'in ağlaması onu çok üzüyordu.

"Belki ona teselli vermedim ama senin için geniş omuzlarım var Lixie gel buraya." demiş ve gülümseyerek onu kolunun altına almıştı.

Bedenleri kaygan zemin sayesinde birbirine hızlıca yaklaşmış ve Felix başını Minhonun geniş omuzlarına yaslamıştı.

"Belki sana bencilse gelecek belki kıskançlığımdan dolayı kızacaksın ama Jisungla aynı odada kalmanı istemiyorum Hyung." dediğinde Minho kıkırdadı.

"Sen istemiyorsan kalmam. Yer değiştirelim en iyi bu şekilde olacak hem birbirinize iyi geleceksiniz."

Felix başını sallamıştı ama ağlamasını durduramıyordu.

"Hadi ama ağlama artık." diyerek suratına bir avuç su fırlatmıştı Minho.

İkisi de birden kahkahalara boğulurken su savaşı içine çekmişlerdi birbirlerini çok kısa bir süre içinde ikili birbirini havuza itmiş ve tamamen ıslanmalarına rağmen hala su atıyorlardı.

O arbede sırasında Minho Felix'i bileklerinden tutup kendine çekmişti.

Felix anın etkisiyle bacaklarını Minhonun beline sararken kollarıyla da omuzlarından destek almıştı.

"Biraz uca gidelim." demiş ve sıkıca belinden tutup kıyıya doğru yaklaşmışlardı.

Felix sırtının duvara yaslanması ile biraz yukarı çıkmıştı minhonun karnında oturuyordu.

İkisi de hala suyun içindeydi.

"Felix." dedi Minho ve ardından alınlarını birbirine yaslayıp gözlerini kapattı.

Felix ise mırıldanmıştı. "Hm."

"Senden bir şey istesem bana kızar mısın?" Yüzlerini aynı hizaya getirip Felix'in yüzünü kapatan ıslak kaküllerini yana atmıştı.

"Ne Hyung."

Minho yüzlerini daha da çok yaklaştırdı.

"Seni öpebilir miyim?" dediğinde Felix'in heyecandan kalbi teklemişti.

Minho sessizliğini bir cevap olarak kabul edip tam dudaklarını birbirine değdirmişti ki Felix başını çevirip onu reddetti.

"Şey ben istemiyorum." dediğinde Minho başını öne eğip onayladı onu.

"Anlıyorum seni bana güvenmiyorsun." dediğinde Felix yüzünü elleri arasına alıp onu tekrar reddetti.

"Hayır Hyung ben sana güveniyorum ama sen sadece beni sevmiyorsun ve ben kullanılmış gibi hissetmek istemiyorum. Sen şu anda Jisung'u seviyor-" Felix'i susturan şeyler beklenildiği gibi Minhonun dudakları olmuştu.

Şok etkisinden hızlı çıkıp Minho ya karşılık vermeye başladığında ikili ne kadar ateşli öpüştüklerini geç fark etmişti.

Minho ikiliyi hızla sudan çıkarıp Felix'i sırt üstü soğuk mermere itmiş dudaklarında hiç ayrılmadan üstüne çıkmış ve alt dudağını dişleri arasına alıp sertçe emmeye devam etmişti.

Felix de aynı şekilde üst dudağıyla ilgilenirken birden minhonun dilini ağzına göndermesi ile inleyip utancından geri çekilmişti.

"Hyung istemediğimi söylemiştim." diye kızgınca bakarken Minho kahkaha atmış ve kendini yanına atmıştı.

"Hiç istemiyor gibi durmuyordun ama lixie."

Felix biraz yan dönüp sertçe göğsüne vurduğunda minho göğsünü tutup oturur pozisyona gelmişti.

"Ben Jisung'u sevmiyorum tamam mı? Ben sadece bak ona da söyledim. Kalk bi." demiş ve onu da oturtmuştu.

Ellerini bırakmadan gözlerine bakarak konuştu.

"Ben sadece duygularımı o kadar hızlı unutamayacağımı söyledim. Onu hala sevdiğimi söylemedim. Ben galiba senden etkilendim birden ve son birkaç gündür kalbimi hızlandırıyorsun Felix. Sen yanıma gelince o kadar hızlanıyor ki az önce öleceğimi bile düşündüm. Herkesi ağlarken görmeye razıyım ama senin ağlamana dayanamıyorum. Yani açıkcası seni seviyorum artık."

Felix'in gözleri mutluluktan dolarken birden kendini minhonun üstüne atmış ve sıkıca sarılmıştı ona. Uzun bir süre sarıldıktan sonra biraz geri çekilip dudaklarını kısa ama bol bol öpücük kondurup çekilmişti.

"Ben de seni seviyorum Hyung beni... Ne kadar mutlu ettiğini tahmin edemezsin."

Minho Saçlarını geriye atıp sıkıca sarmalamıştı Felix'i. "Sen hep mutlu ol güzelim. Her şeyi yaparım ben sizin için."

Felix sıkıca sarılırken Minho yavaşça ayağa kalkmış ve birlikte şezlonglardan birine uzamışlardı. yan taraflarındaki battaniyeyi alıp üzerine örtmüş ve sıkıca sarılarak biraz uyumuşlardı.

Sanırım herkes yavaş yavaş düzelecekti.

...

Saçmas mı oldu bu fici daha fazla uzatıp uzatmamakta kararsız olduğum için böyle bir şey yazdım

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

conflict/hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin