24

309 27 12
                                    

bu benim en sevdiklerimden biri hatta belki en sevdiğim ama 01/09/21 tarihinde yazmışım en son ve tarihe bakıyorum 23/02/23
yazı tarzımda değişmeler olabilir eskisi kadar yazamıyorum artık
ama hep daha doğrusu devam ettirmeyi en çok istediğim fic bu
yüne yıllar sonra gelip never again i bok ettim inşllah bunun başına da öyle bir şey gelmez

...



Saat 7.15' e geliyordu.

Üyeler salonda tedirgin bir şekilde bekliyorlardı.

En sakin kişi Felix'di. Minho'nun göğsüne yaslanmış uyuyordu. Minho ise sadece saçlarını okşuyordu.

Kafasını koltuğun arkasına atmıştı.

Hyunjin ve Changbin fısır fısır konuşuyor ve ne yapmaları gerektiği konusunda düşünüyorlardı.

Seungmin ve Jisung ise iç içe girmiş ayık kalmaya çalışıyordu.

Chan yaklaşık yarım saat önce aramıştı. Siniri ise telefonu delip geçecek seviyedeydi.

Felix'in açtığı yayın yüzünden başları beladaydı ve JYP'nin en katı kuralı sarhoşken hayranlarla iletişime geçilmesidir.

Felix bunu çiğneyerek büyük bir hata yapmıştı.

Kapının açılıp sertçe kapanması ile Felix başta olmak üzere herkes irkilip kalkmıştı.

"Lee Felix. Sen ne yaptığının farkında mısın!?"

Chan kıpkırmızı olmuştu sinirden ve var gücüyle bağırmıştı.

Gözlerinden uyku akan Jeongin onu kolundan tutup sakinleştirmek için adım atmıştı ama başarısız olmuştu.

Yol boyunca da sakin olması hakkında uzun bir konuşma yapmıştı.

"Sen kendinle birlikte hepimizi uçurumun kenarına sürüklediğinin farkında mısın?"

Sinirini sadece Felix ten çıkarıyordu. Bu Minhoyu sinirlendirmişti.

"Chan Hyung! Biraz sakin konuşamaz mısın? Şu an çok hassas çünkü."

"Katılıyorum Hyung." demişti Seungmin de.

"Siz... Kafayı yemişsiniz. Hassas olup olmaması şu an bizim kariyerimizin tehlike altında olduğu gerçeğini değiştirmiyor ama."

Bir an sakinleştiğini düşünseler bile daha da çok sinirlendiğini anlayamamışlardı.

"Ya JYP Felix'i kovarsa ne bok yiyeceğiz. Biz onsuz ne yapacağız. En katı kuralı çiğnedi. Yıllar önce adını anmak istemediğim aptalın neden atıldığını hatırlamıyor musunuz?"

Herkes tamamen unuttukları kişi aklına geldiğinde tedirgin olmuştu.

"Felix ve o gerizekalıyı aynı cümlenin içinde bile birbirine benzetme sakın." demişti Minho sinirle.

"Minho durumun ciddiyetine varır mısın biraz elimde kalacaksın yoksa."

"Öyle mi ya. Göster bakayım o nasıl oluyormuş."

Minho ayaklandığında Chan da ona bir adım atmıştı Fakat Jeongin önlerine geçmiş Felix dışında herkes kalkıp müdahale etmek için beklemişti.

"Ben sizin liderinizim. Bunu geçtim ben sizin abinizim. Benim dediklerime varmayacaksanız neden biz bir grubuz. Keşke sizi en başında bir araya getirmeseydim. 3Racha olarak devam etseydik. Ünlü olmamaya bile razıydım."

Chan gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silmiş ve onu sıkıca tutan Jeongin'i kendinen uzaklaştırmıştı.

"Kimse arkamdan gelmesin. Gidip pisliğinizi temizlemeye çalışacağım. Ben haber verene kadar yurttan kimse dışarıya adımını atmayacak! Duydunuz mu beni!"

Sinirle bağırıp odadan çıkmıştı.

Fakat arkasında bıraktığı 7 kalbi de kırdığının farkında değildi. Çünkü kendi kalbi de kırılmıştı.

Onlara hiç mi abilik yapamamıştı da onu dinlemiyorlardı.

Odadaki tüm gözler Felix'in üzerindeydi şu an.

O tepkisiz bir şekilde oturuyordu sadece. Bir süre herkes ona bakmıştı ama onun yaptığı tek şey koltukta uzanıp arkasını dönüp uyumak olmuştu.

"Ne yapacağız şimdi." Jeongin tedirgin bir şekilde elleriyle oynamaya başlamıştı.

"Bilmiyorum. Tek bildiğim Chan Hyung'un söylediklerinde ciddi olmadığı. İçten değildi. Eminim buna."

Jisung ortamı biraz olsun yumuşatmaya çalışmıştı.

"Minho'nun da sarhoşluğuna verelim. Aklı başı yerinde değil hala. Kolay bir an da atlatmadı."

Ortamın biraz da olsa gerginliğini almıştı.

"Tanrı aşkına. Biri bana ne olduysa doğru düzgün anlatabilir mi? En azından döndüğünde ben sakince anlatayım ona."

"Jeongin siniriyle şimdi sana da patlamasın."

Hyunjin bir nevi onu düşünmüştü.

"Ya bana bir şey olmaz patlasa da ben çok takmam siz önemlisiniz anlatın hadi."

Hyunjin her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı. Ne olduysa tek tek söylemişti.

"Öncelikle sizi tebrik ederim Hyung. Ondan sonra ise geri kalanınızı tebrik ediyorum aferin. Grup JYP yi beklemeden dağılmış ki resmen. Bu nasıl bir kısır döngüdür ya. Tanrı aşkına ne günah işledik biz de bunlar başımıza geliyor."

Herkes sadece susmuş ve sonucu beklemişlerdi.

15 dakika sonra yurdun kapısı açılmıştı.

Chan ağlayarak içeriye girmişti.

"Düşüneceğini söyledi. O süre zarfında Felix'e süresiz izin verildi. Tebrik ediyorum sizi. Gerçekten tebrik ediyorum. Başka da hiçbir şey söylemeyeceğim. Her şeyi kendi başınıza göre yapmaya alışıksınız zaten."

Chan ağlayarak odasına gittiğinde hepsi arkasından bakakalmıştı.

Ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Herkes ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

"Jeongin. Sen git yanına yalnız kalmasın." Başını aşağı yukarı sallayıp içeri koşmuştu.

Aslında ilk anda gitmek istemişti. Fakat onun tarafındaymış gibi görünmekten korkmuştu.

Herkes odada mışıl mışıl uyuyan Felix'e baktı uzun uzun. Chan rahattı söylerdi o her şeyi. Herkes onu dinlemek zorundaydı.

Fakat onun Felix'e bunu bir daha söylemeyeceğini, JYP'nin bu süreçte asla ikili iletişime geçmeyeceğini biliyorlardı.

Ona nasıl söyleyeceklerini düşünmeye başlamışlardı kara kara.

Gerçekten Stray Kids'in sonu mu geliyordu yoksa?





allahım sen yardım et
nasıl bir yol izlemem gerek bilmiyorum

hyunmin hikaye ama onlar zaten birleşti öyle devam ettirsem sıkıcı olur

conflict/hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin