Kapının pervazına omzumu dayadım. Ellerimin arasında duran kutunun içinden sararmış kağıdı aldım. Kağıdı titrek ellerimin arasından açıp okumaya çalıştım. Ama daha ben okuyamadan gözlerim doldu ve yaşlar teker teker aktı yanaklarıma. Güçlü durmaya çalışarak yaşları silip annemin bana yazdığı mektuba yoğunlaştım.
Nefes’im…
Canım kızım. Öncelikle seni ne kadar çok sevdiğimi bilmeni istiyorum. Bilmeni istiyorum çünkü ben sana, sana olan sevgimi hiç gösteremeyeceğim belki. Bana sakın neden diye sorma kızım. Beni büyüdüğünde anlayacaksın. Çünkü sana şimdi yaşananları da senden neden uzakta kalacağımı da anlatamam. Sana bunu yapamam güzel kızım. Bu mektubu sen daha bebekken yazıyorum sana. Şimdi karşımdasın sen, uyuyorsun karşımda. Burnuma mis kokun geliyor. Ağlıyorum sana baktıkça. “Neden Allah’ım?” diyorum, “Neden beni kızımdan ayırmak zorundasın?”Bebeğim ne sen bana doydun ne de ben sana doydum. İkimizde birbirimize doyamadan ayrılacağız belki kızım. Hayallerim vardı benim. Seninle olan milyonlarca hayallerim… Seni ilk öğrendiğim gün ne yapacağımı bilemedim biliyor musun Nefes’im? Sonra günler geçti, aylar geçti ve sen geldin kızım kucağıma. Seni görür görmez durduramadım kızım gözyaşlarımı. Ne kadar silsem de faydası yoktu. İstemsizce akıyordu gözlerimden yaşlar.
Her ne kadar kötü şeyler yaşasam da bir mucize doğdu bana. Sonra seni kucağıma verdiler. Baktım uzun uzun yüzene. Dedim ki içimden “Allah’ım benim mucizem bu mu? Bütün kötü anıların yerini dolduracak bebek bu kucağımdaki tatlı bebek mi?” İnanamıyordum kızım. Bütün yaşadığım onca şeyden sonra mucizeme inanamıyordum. Beni iyileştireceğine, ufacık bedeninle benim büyük yaralarımı saracağına inanamıyordum. Ama sen gelince kucağıma benim inancım gerçek oldu. Çünkü artık benim mucizem kucağımdaydı. Başka mucizeye de ihtiyacım yoktu. Zira artık benim mucizem ellerimin arasındaydı.
Birlikte uzun yıllar, çok uzun yıllar yaşamak isterdim kızım. Hatta bunun için canımı bile verebilirdim. Ama olmadı kızım. Bize bunu çok gördüler. Önce hayat çok gördü beraber mutlu olmamızı, sonra da baban. Babandan bahsetmeyeceğim burada çünkü o benim hayatımı karartan adam! Ama şunu iyi biliyorum ki kızım o adam bana hayatı zindan etti ama seni çok sevdi kızım ve de çok sevecek. Çünkü sen onun kızısın, canından bir parçasın. İnsan canından, kanından olan birini nasıl sevmesin ki?Sakın şunu da unutma kızım annen de seni çok sevdi ve de ömrünün sonuna kadar çok sevecek. Çünkü ben senin yanında olamasam da annenim kızım. Sen de benim dünyalar tatlısı bebeğimsin. Şimdi sana bakıyorum da eğer bir gün seni görebilirsem hep bu bebek yüzünle hatırlayacağım.
Kızım… Benden sakın nefret etme olur mu? Çünkü yanında olamamamın milyonlarca sebebi var. Bunları babana sorarsan eğer cevap verirdir. Tabi yüreği kaldırırsa…
Senden çok özür diliyorum kızım. Belki yanında olamayacağım için, konuştuğunda, yürüdüğünde, dişini çıkardığında, düştüğünde, doğum gününde, canın acıdığında, aşık olduğunda, evlendiğinde, bebeğin olduğunda, ona bakarken yardım alman gereken kişi ben olamayacağım için çok özür dilerim… Eğer yanında olamazsam bil ki her şeyden çok isterdim yanında olmayı. Ama nasip değilmiş kızım. Olmadı işte. Çok istedim, çok zorladım ama olmadı…
Sana annenden kötü bir kadınmışım gibi bahsederler kızım belki. Ama sen sakın onlara inanma olur mu? Çünkü ben öyle biri değilim ve hiçbir zaman da olmadım. Bu dünya kötü aslında. Ve biz de kötülerin içinde kalan zavallı insanlarız. Hep yenilen, hep kaybeden tarafız. Aslında onlar kaybettiğimizi sanıyorlar ama bilmiyorlar ki asıl kazanan taraf biziz. Çünkü biz kötülerin içinde iyi olmayı başarabilen birkaç kişiden biriyiz. Evet, belki hep kaybederiz ama bizim kaybetmediğimiz şey vicdanımızdır kızım. Bizim kalplerimizde kötülük barınamaz. Çünkü biz kötülük görmemize rağmen kötü olmayı tercih etmiyoruz. Ve biz kızım ucunda ölüm olsa bile asla kötü taraf olmayacağız. Çünkü bizim vicdanımız var. Çünkü bizim göğsümüzde taş değil kalbimiz var!
Bu mektubu olmaması gereken bir gerçeklik yüzünden yazıyorum sana. Eğer bu mektubu okuyorsan bil ki ben yanında değilim. Sana dokunabilmeyi ne de çok isterdim ama ben çoktan o çok korktuğum derin sessizliğe sürüklenmişim. Kurtuluşum da yok buradan. Çok çırpındım kızım ama başaramadım. Öğrendiğim gerçekler yüzüme çarparken başaramadım. Eğer gerçekleri öğrendiğimi baban duyarsa beni yaşatmaz, biliyorum. Zaten bu yüzden yazıyorum bu mektubu. Sonumu görebiliyorum az çok ama sonum ne zaman, nerede gelir işte onu bilemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sessizlik
RomanceDenizleri aşmışız ama derede boğulmuş gibiydi hikayemiz. Tam her şey bitti derken başka bir şey vuku buluyordu hayatımızda. Kurtulmak istiyorduk tüm belalardan ama hayat peşimizi bırakmıyordu bir türlü. Biz birbirimize çok yakın ama bir o kadar da...