Gitmek kolay mıydı, bunca yıllık emeğinden vazgeçilir miydi? Sevginden, aşkından, çocuklarının babasından gidilir miydi? Ama kalınmazdı da, ihaneti bile bile yüzüne bakılır mıydı onun?Her şey tek bir ihanetin bedeliydi. Yitip giden onca yılın bir anda bitmişti anlamı. Tüm saatler, tüm dakikalar durmuştu artık. Çünkü her şey anlamsızlaşmıştı.
Tek bir hareketti tüm bu olanların sorumlusu. Tek bir sözdü belki de. Oysa inkar etse, yapmadım dese, belki de olmayacaktı bu ayrılık. Çünkü sevda da aşk da buydu, her dediğine sorgusuz sualsiz güvenmekti.
Ama tüm güvenlerim boşa çıkmıştı artık. Kime güvendiysem sırtımda hançerini görüyordum onun. Güven kelimesi bile öyle boştu ki benim için, bir daha güvenebilir miydim birine?
Herkes hata yapardı. Belki çok kötü olmazdı hataları belki de çok kötü olurdu, ama adına hata denilirdi. İhanet ise hata değildi, çünkü sonuçlarını herkes bilirdi. İhanet yalan gibiydi, hata değil tercih meselesiydi.
Ve Tahir tercihini yapmıştı. On yıllık karısını ve yedi tane çocuğunu hiçe sayıp başka bir kadının kollarında aramıştı dermanı. Bu da onun sonucuydu işte: Ayrılık.
“Gitme Nefes!” dedi bir kez daha. Gitmek kolaydı peki ya kalmak? Her şeyi bilirken kalınır mıydı artık? “Anlatabilirim.”
“Hiçbir şey duymak istemiyorum. Hem neyi anlatacaksın ki nasıl birlikte olduğunuzu mu yoksa beni kandırmak için nasıl plan kurduğunuzu mu? Ya da o geceyi mi? Hangisini?”
“Ama ön yargılı davranıyorsun Nefes. Bence o gece mükemmeldi. Dinlemeni tavsiye ederim.” Ela’nın pişkince karşımda sırıtmasına tahammül edemiyordum. Hızla yanlarından ayrılacakken duymak istemediğim o sözlerle karşı karşıyaydım. “Ayrıca evine bayıldım Nefes, güzel seçim. Ama özellikle de yatak odana.”
“Sakın!” İşaret parmağımı tehdit edercesine salladığımda yüzündeki sinsi sırıtma ile afallar gibi oldum. Gerçek olamazdı değil mi, Tahir bunu bana yapmış olamazdı.
Aklıma üşüşen düşüncelerle birlikte Tahir’e dönerken birkaç damla yaş düştü yanaklarıma. İçimdeki yangının emareleri gibiydi damlalar. Zira yüzümde izlediği yol ardında yangından izler bırakıyordu.
“Tahir.” derken sesim titremişti istemsizce. Aklıma gelen şey canımı öyle yakarken nasıl dillendirirdim o lanet düşünceyi? “Yapmadım de Tahir.” Başını öne eğişi neyi kastediyordu? “O kadınla bize ait yatak odasında birlikte olmadım de. Anılarımızı kirli gerçeklerle silmedim de.”
Susuyordu, Tahir hiç beklemediğim bir şekilde susuyordu. Oysa inkar etmesi gerekmez miydi? Yapmadım demesi, seni kandırıyor demesi gerekmez miydi? Neden susuyordu o halde?
“Söylesene be adam! O adi kadını yatağımıza sokmadım desene!” Öfkem bir çığ gibi büyümüşken konuşmayı bölen sese yöneldim.
“Terbiyeli ol Nefes.” Ela’ya yandan bir bakış attığımda bozulmuş gibi bir hali vardı. Demek yaptığının adını söylemek onu bozmuştu.
“Hah, terbiyeyi senden mi öğreneceğim ben?” Küçümseyici bakışlarımla onu baştan aşağıya süzdüğümde yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirmiştim bile. “Senin öğrettiğin terbiye ancak olsa olsa kuşa laf anlatmak olur.”
“Sen beni küçümsüyorsun ama kocanı elinden aldım senin. Sence ben küçümsenecek bir kadın mıyım?” Sözleri zaten gergin bedenimi iyice gererken orada daha fazla duramayacağımı biliyordum. Geri geri giderken duymaktan kaçtığım o birkaç kelime ile baş başaydım artık. “Bu arada yatağın kuş tüyü müydü? Gerçekten çok rahattı da.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sessizlik
RomanceDenizleri aşmışız ama derede boğulmuş gibiydi hikayemiz. Tam her şey bitti derken başka bir şey vuku buluyordu hayatımızda. Kurtulmak istiyorduk tüm belalardan ama hayat peşimizi bırakmıyordu bir türlü. Biz birbirimize çok yakın ama bir o kadar da...