Eve geçtiğimde annemler anında başıma üşüşüp yemeğin nasıl geçtiğini sormaya başlamışlardı. Bu halde olmamın sebebini orada bulduğumdan ve onu bir kez daha kaybetmemin farkında olmadan.
Onlara olabildiğince cevap vermeye çalıştım çünkü eğer bu hayatta biri üzülecekse o mutlaka ben oluyordum. Annem ve babamın daha fazla üzülmesini istemiyordum, üzmemeye çalışıyordum.
Annem ve babamı ise Arslan için feda etmem aklıma geldiğinde kendimden nefret ediyordum ama yine aynı durum olsa, aynısını yapacağımdan emindim.
Arslan'a hissettiğim şey aşktanda öteydi, bu hayata sadece onu sevmek için gelmişim gibi hissediyordum. Olan olaylarda bunu gösteriyordu.
Pencereden dışarı baktığımda yıldızlar görüş açıma girmişti, anında gözlerimi çevirdim. İtiraf edemesem de korkuyordum, bir daha o yıldızları görüp yeniden dengeyi bozacak bir dilek dilemeye.
Aldığım soluk bile canımı yakarken yatağıma geçip oturdum, gözlerimde yaş bile kalmamıştı. Ağlayamıyordum, sadece ruhsuz ruhsuz vücudumda oluşan kalp ağrısı, mide bulantısı, karnımın acıyla kasılması ile cebelleşiyordum.
Eve geleli yirmi dakika kadar olmuştu, annemlere bir dakika bilgi verip direkt odama geçmiştim. Kimseyi görmek istemiyordum, ne yapmak istediğimi bile bilmiyordum.
Telefonum çaldığında Beste'nin aradığını tahmin etmiştim. Çünkü geldiğimden beri sadece o arıyordu beni. Bugün onu da çok korkuttuğum için yatağın ucunda ki telefonuma uzandım ve alıp yeniden eski oturuş pozisyonuma geçtim.Telefonu açmadan önce gözlerim ile ekrandaki ismi yokladım, tahmin ettiğim gibiydi. Fazla bekletmeden telefonu açtım.
"Alo?"
"Alo," Arslan'ın sesini duyduğumda gözlerim irileşti. Oturduğum yerde anında ayağa kalktım. "Arslan ben Hazar."
"Evet..." dedim kekelememeye özen göstererek. "Tanıdım."
"Ya ben eve gidip gitmediğini merak ettiğim için aradım. Kapıdan girdiğini görmedim de merak ettim." ses tonu aynı geçmişte ki Arslan'ın sesi gibiydi. Daha doğrusu hissettirdiği duygular.
"Geldim, geldim." dedim heyecanımı gizlemeye çalışarak.
O sırada arkadan Merve'nin sesi geldiğinde dişlerimi sıktım. Başkası ile konuşuyordu, Arslan oldukları yerden uzaklaşmış gibiydi.
"Hah iyi," gerçekten rahatlamış gibiydi. İstemeden de olsa mutlu olmuştum bu bir parçacık değere. Bir süre durdu ve "Tamam o zaman, iyi geceler. Görüşürüz." dedi sessizlikten dolayı.
"İyi geceler." dedim, bir süre durduk.
Hatta bir on saniye kadar ama daha sonra Arslan telefonu kapattı. Niye beklemişti?
Telefon kapandığında bir süre ekrana baktım. Resmen birlikte olduğum, her şeyi paylaştığım sevgilim ufacık bir değer verdi diye karnımda kelebekler uçuşuyordu.
Telefonu kapatıp elimde tuttum ve pencerenin önüne gittim. Kafamı kaldırıp yıldızlara baktım.
"Sizce hissediyor mu?" diye sordum fısıldayarak.
Saniyeler sonra bir yıldız kaydı, gülümsedim.
"Hissediyor..." diye mırıldandım.
Onu kaybetmemiştim, hâlâ savaşabilirdim.
Yıldızlara gülümseyerek bakmaya devam ederken birden yüzüm asıldı.
"Gerçi size güven olmaz, her şey sizin yüzünüzden oldu." deyip yıldızlara trip attım ve açık pencereyi bir hızla kapatıp pencereyi çektim. İyice kafayı sıyırıyordum.
Kendimi yatağa bıraktığımda, uzun süre sonra ilk defa biraz da olsa mutlu hissediyordum.
****
Karamsar havadan biraz uzaklaşacağız, eğlenceli ve biraz da duygusal sahneler olacak...Çok sorulan sorulara cevap vereyim;
Hazar Arslan'ı geçmişte hangi yaşta gördüyse Arslan şu an o yaşta. Yani yaşında bir değişiklik olmadı.
Evet bu kadardı, çokta soru sorulmamış. Neyse görüşürüz ✨