1.bölüm🔎

1K 103 104
                                    

MEÇHUL

1.BÖLÜM

"Hacer Yıldız'ı neden öldürdün?"

Komiser Leyla Karanfil, ifadesiz bir yüzle masanın karşı tarafında oturan adama bakıyordu. Odanın loş ışığında bile elmas gibi parlayan gözlerinin ateşi güzel yüzüne yerleştireceği binlerce ifadeye bedeldi. Eğer gözler konuşabilseydi, Leyla'nın gözleri kesinlikle çok şey anlatırdı. Her şeyi biliyorum, derdi, her şeyi görüyorum, aradığım suçlu sensin.

Karşısında oturan adam onun bakışlarının ağırlığı altında ezilmemek için yutkundu. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip başını arkaya atarak Leyla'nın sinirini bozmaya yetecek kadar gür kahkahasını serbest bıraktı. Bunu yaparken sandalyesi zeminde kaymış, tiz bir ses çıkarmıştı. Leyla sese karşı yüzünü buruşturma isteğini içinde boğup aynı ifadesiz tavırla adamı izlemeye devam etti. Adam, ellerini ikisinin arasındaki masanın kenarlarına yerleştirip bedenini öne doğru eğdi. Kahkahası git gide silikleşirken ikisinin gözleri buluştu.

"Ben kimseyi öldürmedim," dedi sertçe.

Leyla dolgun dudaklarını birbirine sıkıp adamı özensizce süzdü. Otuzlu yaşların sonunda, seyrek saçlı, uzun boylu bir adamdı. Yüzü kemikliydi. Göz altları uykusuzluktan kararmıştı. Beyaz gömleğinin üzerinde nezarethanenin tozu vardı.

Genç kadın başını sallayıp sandalyesini geriye iterek ayağa kalktı. Siyah kazağının kollarını aşağı çekip başıyla yanında oturan yardımcısına kalkmasını işaret etti. "Madem öldürmedim diyor..." dedi çenesiyle adamı göstererek. "O zaman bizim burada işimiz kalmadı."

Adamın şaşırdığını açık kalan ağzından anlamıştı Leyla. Sorgunun bu kadar çabuk biteceğini tahmin etmiyordu. En azından konuşmaya zorlanacağını düşünmüştü.

Fakat bilmediği bir şey vardı. Karşısındaki kadın, Komiser Leyla Karanfil'di. O istediğini almadan hiçbir yere gitmezdi.

Genç kadın kapıya doğru biraz yürüdükten sonra durdu. Aklına bir şey gelmiş gibi parmağını şaklatıp arkasını döndü. "Gitmeden sana çok sevdiğim bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Ne dersin anlayım mı?"

Adam afallayarak "Ne?" diye mırıldandı.

Leyla ise onu duymasına rağmen tepki vermeden yeniden sandalyeye oturdu. "Ben bu hikâyeyi çok seviyorum. Eminim sen de seveceksin," dedi. Hevesli hâli adamı mümkünmüş gibi daha çok şaşırtırken "Sen neden bahsediyorsun?" diye sordu.

"Sessiz ol da anlatayım." Adama kızdıktan hemen sonra diliyle dudaklarını ıslattı. "Bir kadın var. 27 yaşında ve son derece güzel, bakımlı biri. Böyle herkesin sevdiği sarışın, mavi gözlü olanlar var ya, onlardan. Bu kadın bir adamla evli ama hiç mutlu değil. Kocası onu bırakıp iş için yurtdışına gitse de kadın bu işin başka bir iş olduğunu biliyor," deyip göz kırptı.

"Bizim bu güzel kadın da kocasının onu aldatmasına çok üzülüyor. Bu sırada onu teselli edecek o asil kahraman ortaya çıkıyor. Tam karşı komşusunun kocası." Aradığını bulmuş gibi parmaklarını şaklattığında adamın gri tonlardaki gözleri korkuyla büyüdü. "Bu hassas kalpli komşu da uzunca bir süre teselli ediyor kadını. Tabii bunların hiçbirinden komşunun karısının haberi yok. Zaman su gibi akıp giderken aralarında yasak aşk başlıyor."

Eliyle bir saniye işareti yaptıktan sonra masanın kenarındaki şişenin kapağını açıp sudan birkaç yudum aldı. Kapağı kapatması için şişeyi yanı başında duran çocuğa uzatıp yeniden konuşmaya kaldığı yerden devam etti. "Sarışın kadın komşunun kocasından hamile kalıyor. Adamı sevdiği için bebekten de vazgeçmiyor. Hayali var çünkü, ikisi de eşlerinden ayrılacak ve mutlu mesut yaşayıp gidecekler. Ama işler istediği gibi gitmiyor. Çünkü adam bebeği istemiyor. Zaten adamın 3 çocuğu var. Düşünüyor tabii, üç çocuk neyime yetmiyor da dördüncü gelsin. Karısından da boşanmak istemiyor."

Meçhul (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin