18.bölüm🔎

638 76 31
                                    

Merhaba)))
Umarım hikayeyi unutmamışsınızdır.
Keyifli okumalar❤️

MEÇHUL

Ölüm; yarım kalmış cümlelerin sonuna acımasızca koyulan bir noktaydı. Ani ölümler hayalleri yarım bırakırdı, umutları, sevinçleri, sevgileri yarım bırakırdı. Bazen bir insanı, bazen de bir aileyi eksik bırakırdı.

Mahir ve Egemen beyaz kefene sarılmış Ahsen'i mezarın içinde ayakta bekleyen babasının kollarına bırakırken adamın dudaklarından bir hıçkırık kopmuştu. Dudaklarını ısırıp kollarında küçücük kalan kızını göğsüne bastırdı. Yeni doğulmuş bir bebeği beşiğine bırakır gibi bıraktı mezara.

Eğilip başından öptü onu. Oysa hayattayken hiç sevgisini gösterememişti kızına. Nasıl yapsın ki? O da böyle görmüş, böyle büyümüştü. Kaç kere gülümsemişti kızının yüzüne, hatırlamıyordu bile. Acı içinde gülümsemesi kendine sitemiydi aslında. Kaç kez kızının o güzel saçlarını okşamıştı şimdi okşadığı gibi? Kaç kez göğsüne bastırmıştı onu? Kızının bebekken göğsünde uyumasını hatırladı. Bakışları mezardaki cansız bedene çevrilince minik bebeği geldi gözlerinin önüne. Dizlerinin bağı çözülmüş gibi mezara düştü. O sert adam kızına sarılıp yana yakıla ağlamaya başladı.

Mezarın üstünde onu izleyen Mahir dolan gözlerini kaçırıp yan tarafına baktığında Egemen'in iyi olmadığını fark etti. Genç adam arkasını mezara çevirmiş, ıslanan yeşil gözlerini eliyle kabaca kuruluyordu. Mahir bu manzaranın Egemen'i kendisinden daha çok etkileyeceğini anladığı için elini onun omzuna koydu.

"Sen merkeze dön istsersen," dedi kısık sesle.

Egemen başını hızla iki yana salladı. Burnunu çekip arkasını döndü. "Birlikte döneriz," dedi.

"Kızım!"

Acı çığlıkla herkesin bakışları sesin geldiği yöne çevrildi. Mezardan uzakta Su ile birlikte duran Leyla, sesin sahibi fark edince hemen ona doğru atıldı. Ahsen'in annesi koluna tutunduğu polis memuru ile birlikte mezarlığa gelmişti. Ayakta zor duruyor, adım atınca bacakları birbirine takılıp neredeyse düşmesine neden oluyordu.

Leyla kadının diğer koluna girip genç kıza, "Burada ne işiniz var?" diye çıkıştı.

"Komiserim, özür dilerim. Ne kadar çabalasam da durduramadım, kızımı göreceğim diye tutturdu."

Leyla ona bir şey demeden kadına dönüp, "Neriman hanım, lütfen geri dönelim. Sağlığınızı düşünmeniz gerek. Burada olmasanız daha iyi," dedi. Kızının ölümü ile hastalığı iyice ağırlaşan kadın göz yaşları içinde Leyla'ya baktı.

"Gencecik çocuğumu toprağa gömüyorlar," dedi, ağlamaktan kısılan sesiyle. "Ben nasıl gideyim?"

"Neriman hanım..."

"Beni yavruma götür kızım," dedi. Polisin yerine geçen Su, annesini vazgeçirmeye çalışsa da kadın daha çok inat etmiş, "Ahsen!" diye bağırmıştı. "Ben geldim annem, ben geldim kuzum."

Açık mezarı fark edince hastalıktan güçsüzleşip iyice cılızlaşan bedenini oraya attı. Egemen'in ayaklarının ucunda yere düştü. Herkes onu kaldırmak için atılırken onun gözleri sadece mezarın içindeydi. Kızının yanına uzanmış kocasına baktı. Onu da ağlar görünce hıçkırıkları yükseldi.

"Güzel gözlüm. Ah benim kınalı kuzum, ah benim bahtsız kızım. Sana bunu mu reva gördüler? Nasıl kıydılar sana yavrum?" Başını gökyüzüne kaldırıp öyle bir ah çekti ki, güneş utandı parlamaya, bulutlar da ağladı haline. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı. Yere düşen her yağmur damlası ile toprak kokusu yükseliyordu.

Meçhul (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin