Giriş🔎

1.8K 118 94
                                    

Merhaba)

Umarım iyisinizdir.

Yeni bir tarz denemeye karar verdim ve 'Meçhul' polisiye türünde yazdığım ilk kitabım. Bambaşka bir dünyanın kapılarını açacağız. Polisler ve katiller, çözülmesi beklenen cinayetler ve değişik bir ekip...

Bugün benim doğum günüm. Ve bu hikâyemi 19 yaşıma hediye etmek istiyorum.

Sona kadar birlikte olmak dileği ile hikâyeme hoş geldiniz. 

10.08.2021 (İlk bölümün yayımlandığı tarihi hatıra olsun diye şuraya bırakayım, sonra unutuyorum)

Keyifli okumalar

Genç adam merdivenleri yavaşça tırmanırken etraftaki birkaç kişinin meraklı bakışlarına maruz kalmıştı. Bu bakışların farkındaydı fakat başını çevirip de kimseyle göz göze gelmemişti. Uzun kirpiklerin sardığı kehribar gözleri merdivenlerin sonunda, duvara parlak harflerle yazılmış cümleye takılı kaldı.

"İyi olmak kolaydır. Zor olan adil olmaktır.

Victor Hugo"

Dudaklarında silik bir gülümseme belirdi. Daha bir öğrenciyken defalarca kez duymuştu kulakları bu sözleri. Artık öğrenci değildi ve adil biri olmanın sanıldığı kadar da kolay bir şey olmadığını bizzat deneyimlemişti.

Uzun koridora çevirdi adımlarını. Sağlı sollu sırayla dizilmiş odaların kapılarına baktı. Birkaçının üzerini göz ucuyla okudu. Aradığını bulamamıştı henüz. Fakat nereye gideceğinden emindi.

Hızlı hareket eden birkaç kişi geçti yanından. Hepsi de son derece dinç görünüyordu. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen böyle olmalarını içten içe taktir etmişti genç adam.

Koridorun sonuna ulaşamadan aradığı odayı buldu. İşaret parmağını katlayıp kapıya iki kez vurdu. Çok geçmeden içeriden bir ses yükseldi.

"Gel."

Genç adam kapıyı açıp içeri girdiğinde masanın arkasında oturan kır saçlı adam başını önündeki bilgisayardan kaldırdı. Mavi gözleri karşısında gördüğü kişi ile hafifçe büyüdü. Mutluluğu dudaklarına ulaşıp gülümsetti onu. Ellerini iki yana açarak kalktı yerinden.

"Başkomiser Mahir Barutçu," dedi mutlulukla.

Başkomiser Mahir de onu yeniden gördüğü için memnundu. Kollarını etrafına dolayan adamın babacan sarılışında karşılık verdi.

"Hoş geldin evlat."

"Hoş buldum amirim," deyip yavaşça Nejat Amir'den ayrıldı Mahir. Adam, başkomiseri kollarından tutup tepeden tırnağa dikkatli bir şekilde süzdü. Gözleri samimiyetle kısılırken onun koluna vurdu iki kez.

"İyi gördüm seni."

"Çok şükür amirim. Sen nasılsın? Yolunda mı her şey?"

"Yolunda yolunda," derken Mahir'i oturması için koltuğa çekiştiren Nejat Amir, kendisi de onun karşısına yerleşti. Masanın üzerindeki telefonu alıp ikisi için de çay söylerken Mahir odayı dikkatle inceledi. Görmeye alışkın olduğu türden bir odaydı.

Pencerenin hemen önünde masa, sağ tarafta büyük bir dolap vardı. Sol duvarda ise Atatürk'ün büyütülmüş resmi asılmıştı. Kapı kenarında su sebili yerleştirilmişti. Onun da biraz ötesinde, Mahir'in adını bilmediği geniş yapraklı, boyu yarım metreden fazla olan bir bitki duruyordu.

Burası İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı İstanbul Cinayet Büro'nun amiri Nejat Selman'ın odasıydı. Başkomiser Mahir Barutçu, tayinatı Ankara'dan İstanbul'a çıktıktan sonra Nejat Amir'in özel isteği ile buraya gönderilmişti.

Meçhul (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin