"Matt! " evet gençler yine ağlıyorum fakat bu sefer mutluluktan.
"Doğum günün kutlu olsun güzelim. Hayatım boyunca başıma gelen en güzel iki şeyden biri seninle tanışmak ikincisi ise seni sevmek. İyi ki o gün evren bizi bir araya getirmiş."
"İyi ki."
Babamın aramasından sonra Matt ile lunaparka gelmiştik. Hiç binmediğim o dönme dolaba binmiştik. Tam dönme dolabın tepesinde iken Matt elinde baklava kutusu ve üstünde ise mum ile doğum günümü kutluyordu. Evet arkadaşlar pasta değil baklava ile. Zaten pastadan çok baklava aşığı bir kızım. Baklavanın üstünde ki mumları üfledikten sonra Matt elinde ki kutuyu bırakıp bana sarıldığında bende ona sarıldım.
"Mutluluktan bile olsa ağlamandan nefret ediyorum. Sana gülmek yakışıyor bebeğim. Ağlamak asla sana yakışmıyor."
......
"Matt! Artık yeter be yakışıklım. Önümüzde ki koskacaman bir gün daha var. Hadi otele gidelim bak senin de gözlerinden uyku akıyor resmen."
Şuan saat sabahın 04.51 di. Ve biz bu saate kadar lunaparkta oyuncaklara bindik daha sonrasında deniz kenarında Matt ile oturup hayal kurmuştuk. Tabii hayal kuralım dedik ama yarım saatin sonunda denize girmiştik. Hasta olmazsak iyi. Şimdi ise Apollon tapınağına gelmiştik.
"Mızmızlanma ilk defa doğum gününde beraberiz... Gel hadi şuraya oturalım."
Matt'in gösterdiği yere oturduğumuz da
"Karadut lekesini sadece kendi yaprağı çıkarttığını biliyor muydun?"
Karadut ne alakaydı şuan?
"Hayır bilmiyorum. Hem karadut ne alaka ki?"
Matt bana dönüp gözlerimin içine bakarak o sıcacık gülümsemesi ile bakarken ben gülüşüne kitlenmiştim resmen çok güzel gülüyordu.
"En sevdiğin meyvelerden biri olduğu için. Hikayesini anlatmamı ister misin?"
"Evet."
Matt kolunu omzuma attıp gökyüzüne baktığında bende tapınağı incelemeye başladım.
"Babil ülkesinin en güzel kızı Thisbe diye biriymiş. Bence o zamanlarda yaşamış olsaydık o senin yanında güzel olamazdı."
"Ya Matt alakası yok. Beni senin gözünde güzel yapan şey sevgin. Sevmeseydin senin gözünde normal bir insanım. Birini güzel olduğu için sevemezsin sen sevdiğin için güzel olur o kişi. Çünkü ona gözlerinle değil kalbinle bakarsın."
"Doğru olabilecek bir söz. Ama sen yinede çok güzel birisin. Neyse hikayeye devam edelim. Bu Thisbe'nin de sevdiği biri varmış. Onun adı ise Pyramus. Thisbe ve Pyramus, birbirine komşu olan evlerinin duvarında ki çatlaktan konuşurlarmış-"
"Neden oradan konuşuyorlar ki? Madem evleri yakın çıksınlar kapının önünde konuşsunlar."
Matt beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme baktı sonra eski pozisyona döndüğümüzde konuştu.
"Ekşın olsun diye değil herhalde güzelim. Aileleri bu iki aşığın beraber olmasına karşılarmış."
"E iyi de kız annesine babasına çeşmeden su doldurmaya gideceğim desin. Ya da arkadaşı Afrodit'in yanına dedikoduya gidiyorum desin daha rahat olur."
"Lena güzelim hikayenin içine sıçtın. Hem sen bu bahaneleri kullanıyorsun herhalde ."
"İhtiyaç duyacağım bir durum olmadı. Teyzemler anlayışlı olmasalar şuan seninle sabahın dördünde burada oturamazdık. Ha eğer babam olsaydı izin vermese de bu yalanlara girişmezdim. Çünkü yalan söylemeye tenezzül bile etmem. Hem hikayeye devam etsene merak ettim. Sonunda kavuşacaklar mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RETROUVAİLLES-ABİLERİM
Teen FictionKlasik karıştırılan çocuklar kitaplarından biri gibi gözükse de aslında bir çok farkı olacak bir kitap yani bence öyle. "Retrouvailles". Uzun bir aradan sonra sevilen kişiyle tekrar karşılaşmaya veya ayrı düşen kişilerin birbirini bulmasından duyduk...