Oy atmayı unutmayın (;
——
"Şimdi siktim seni orospunun dölü" diye kükreyip hızla itin üstüne atladım.
Ben itin üstüne atlarken bizimkilerde Onur'u çıkartıyordu. Yumruklamaya devam ederken ne kadar zaman geçtiğini bile bilmiyordum. En sonunda geri çekildiğimde ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Beter hale gelmiş sevgilim kısık sesiyle "Yavrum hadi. Dayanamıyorum" dediğinde benim için ipler kopmuştu. Hızla kafamı sallayarak onun yanına ilerledim.
Bizimkiler Onur'u yavaşça kaldırdıklarında kolunun altından geçtim. "Ağırlığını bana ver sevgilim." dediğimde ikiletmeden ağırlığının birazını bana verdi. Helikoptere kadar zar zor yürümüştü. Helikoptere biner binmez yarbaya durumu bildirdim. Askeriyeye geldiğimiz an revire gittik. İlk askeri hemşireye gösterdik ve o fazlasıyla yarası olduğunu, ameliyata girmesi gerektiğini söyledi. Odama giderek telefonumu, cüzdanımı ve araba anahtarını alıp çıktım.
Askeriyeden hızla çıkıp en yakın hastaneye gittik. Acilde gören hemşireler hemen sedye getirmiş, Onur'u ameliyata sokmuşlardı. Çökmüştük resmen hepimiz. Sandalyelerden birine geçip oturdum. Yarım saat sonra Aden ve Kara içeri girmişti. Aden ağlıyordu. Beni gördüğünde hızla yanıma geldi. "Gece'm ağabeyim iyi mi?" diye sordu ağlamasına devam ederek. "Güzelim bilmiyorum. İçeri aldılar şimdi." demekle yetindim. Kafasını sallayarak yanımdaki sandalyeye bıraktı kendini.
Bir buçuk saat sonra içeriden doktor çıktı. Hepimiz ayaklandığımızda doktor "Hastanın durumu iyi. Ancak ameliyat zorluydu. Bu olay nasıl geçekleşti?" diye sordu. Alaycı sesimle "Olayın nasıl gerçekleştiği sizi neden ilgilendiriyor?" dediğimde doktor da aynı alaycı sesiyle "Yüzündeki yumruk izleri, ellerinde ve ayak bileklerinde ip izleri, verilen uyuşturucu sıvı ve sakinleştirici -mal eden cinsten- iğneler, kemikleri bile gözükecek kadar aç bırakılmasının sebebini bir doktor olarak sormak hakkım diye düşünüyorum" demişti. İçim yanarken sırıtmaya devam ettim. "Üsteğmen Onur Yılmaz bundan 6 ay önce kaçırıldı" dediğimde memnuniyetle sırıttı. "Geçmiş olsun. Birazdan daha fazla bilgi vermek için geleceğim" diyerek uzaklaştı.
Aden daha da yüksek sesle ağlıyordu doktorun dedikleriyle. Dayanamıyordum. Hızla ayağa kalkıp hastane çıkışına ilerledim. Arkamdan bağıran kimseye umursamadan ilerledim. Hastanenin yakınında olan bir taksiye binip adresi vererek arkama yaslandım.
Onur hayatıyla cebelleşirken kendimi bana en iyi gelen yere atmak içimden gelmese de onun karşısına kötü bir halde çıksam vicdan azabı çeker, onun yüzünden bu halde olduğumu düşünürdü. Her zaman yalnız kalmıştım. 16 yaşına kadar güzel bir ailem vardı. Sonrası ise sadece yalnızlık. Tam ergenlik zamanlarımda yalnızlık yaşadığım için bana her ilgi gösterenin ilgisini iyiye, güzele yormuştum. Mert'in ilgisi gibi.
Ancak Mert gibi insanların asıl amacı istediğini aldıktan sonra şutlamaktır. O'da aynı böyle yapıp, istediğini aldıktan sonra şutlamıştı beni. Sonrasında ise psikolojisi bozuk bir genç kız. Kadın olmak zorunda bırakılmış bir genç kız...
Ne kadar kötü olursan ol insanlar seni iyi bilmeliydi. İnsanlara kötü olduğunu gösterirsen ezilir, güçsüz duruma düşerdin. Bu yüzden annem ve babam gittiği andan beri ne kadar ağlasam da kimseye göstermedim. Kimsenin yanında kendimi küçükleştirmedim. Ağlamak kötü değildir hatta fazlasıyla rahatlatır ancak birinin yanında ağlamak, belki de ona kötü davranan, canını yakan birine sığınmak hayattaki çoğu aciz şeyden biridir.
Ne edebiyat yapıyor bu diyebilirsiniz ama hayatımda gördüğüm bazı şeyler bundan ibaretti. Herkesin karşısında dik dursam da perdenin arkası hiç de öyle değildi. Kaç gece hıçkırarak ağladığım, artık iyiyim ağlamıyorum derken gelen ağlama isteklerim o kadar fazlaydı ki.
16 yaşımda anne olmuştum ben. Kendim daha küçükken kardeşime annelik yapmıştım. Çok soğuk görünürdüm dışarıdan ancak içimdeki o 16 yaşından önceki kız o kadar neşeliydi ki. Her yerde güler yüzüyle insanları da güldüren bir insandım zamanında. Hatta ciddi durmaya çalışırken bile dayanamayıp sırıtırdım. Şimdi ne kadar istesem de gülecek bir şeyim bile yoktu.
"Geldik kızım" diyen taksiciyle düşüncelerimden sıyrıldım. Taksiciye parasını uzatıp iyi günler dileyerek indim. Tuzlu suyun kokusu, dalgaların kıyaya vuran sesleri, ateşin etrafında oturup gitar çalan ve sevgilisiyle şarkıya eşlik eden gençler, midyeci, pamuk şeker ve mısır diye bağırarak gezen insanlar...
Kendimi tek rahatlatabildiğim yerde, sahildeydim. (Iğdır'da sahil var mı bilmiyorum, ama var gibi düşünün) Bulduğum bir bakkala girerek iki bira, yer fıstığı ve fındık alıp parasını ödeyerek çıktım. Sahilde denize en yakın olan boş bulduğum bir yere oturup telefondan müziklerime girdim. Gördüğüm şarkıyla derin bir nefes alarak şarkının oynat tuşuna bastım. Biramı ve fıstığı da açıp hem denizin hem de müziğin tadını çıkardım.
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Elin yine ellerimde
Gözlerin ağlamaklı
Gözyaşlarını sildim anneCamlar düştü yerlere
Elim, elim kan içinde
Yanıma gel, yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul, beni bul anneCamlar düştü yerlere
Elim, elim kan içinde
Yanıma gel, yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul, beni bul anneDün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Gözlerinden akan bendim
Düştüm göğsüne
Söyle canın yandı mı anne?Camlar düştü yerlere
Elim, elim kan içinde
Yanıma gel, yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul, beni bul anneCamlar düştü yerlere
Elim, elim kan içinde
Yanıma gel, yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul, beni bul anneCamlar düştü yerlere
Elim, elim kan içinde
Yanıma gel, yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul, beni bul anne----
Kestik
Bölüm geçiş bölümü gibi düşünün, okuduğunuz için teşekkürler.
Oy atmayı unutmayın (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZBAŞI|18+
ActionGece; "Fotoğraf" Gece; Kızlaar şu sütyene bakın yeni aldım (8 Ağustos 2019) Gece; Aşırı beğendim aşırrııı Onur; Kimsin sen? (18 Ocak 2020) Onur; Bu sütyen fotoğrafı ne lan? Gece; Hassiktir Gece; Ulan görmedim ben bunu attığımı ya • Argo,küfür,cins...