20 ✔️

15.4K 335 45
                                    

Oy atmayı unutmayın (:
İyi okumalar.

——

"Sen hayatımdan çıkalı uzun zaman olmasına ve beni aldatmana rağmen buraya gelebiliyorsan amsalak herif, ya benim birileriyle yakın olmama sesini çıkarmayacaksın ya da buradan siktir olup gideceksin. Kalmaya niyetliysen de beni Onur'la görmeye alışsan çok iyi olur."

Benim sözlerimden sonra Onur sırıtmaya başlarken Mert kıpkırmızı bir suratla bana bakıyordu. Daha çok kızarıcaksın sen ibne.

"Uzaklaş buradan." dedim sakince. "Hemen!" diye kükrediğimde ikiside yerinde zıpladı. İçimden gülme isteği gelse de dişlerimi sıktım. Mert'e dik dik bakmaya başladığımda geri geri gitti.

"Kazanacağım seni. Benim olacaksın, yine. Gelirsin sen geri bana."

"Avuç için bile az kalır. Anca sikini yalarsın Mert!" diye bağırdım o geri geri giderken.

Kafede bizi izleyenlerden şaşkınlık nidaları çıkmıştı. Ancak Onur artık bu hallerime alışıyordu. Fazla küfür ettiğimi biliyordu. İbne kafeden çıktığında bende Onur'a döndüm.

"Kusura bakma Gece. Kendimi tutamadım." deyip mahcupça kafasını başka tarafa çevirdi.

"Sorun değil. O hep böyleydi." deyip gülümsedim. Onur'un kaşları çatıldı ve yutkundu.

"Hatırlamaya mı başladın Gece?" dediğinde "Onunla olan şeylerin çoğunu hatırlıyorum" dedim.

"Anladım." Bir şeyler hatırladığımı düşünüyordu. Düşünsündü. Gülümsemekle yetindim.

"Geç oldu. Kalkalım mı?" dedi. Kafamı sallayıp hesabı ödemek için kasaya gittim. Onur hızla gelip "Saçmalama güzelim. Ben varım burada"

"Ne saçmalıyorsun Onur? Benim param mı yok sanki?"

"Hayır yavrum ondan demedim. İlk defa adam gibi bir şeyler yaptık beraber. Sonu kötü olsa da yaptık yani. O yüzden izin verirsen ben ödeyeyim ha?" Dedikleri mantıklıydı. Kafa salladım mecburiyetle. 

Gülerek "Kantinden bir çay ısmarlarım artık" dediğimde küçük ama içten bir kahkaha attı. Güzel gülüyordu.

"Hayır demem bu teklife."

——

Birliğe geldiğimizde arabadan indim. Onur'da inip benim olduğum tarafa geldi. Beraber kantinin oraya geldiğimizde içeride timi gördüm. Bora, Tuğrul, Alp, Mehmet, Buğra, Cenk, İsmet ve yanlarında birkaç askerle birlikte oturuyorlardı. İçeri girip;

"Selam gençler!" dedim.

Bakışlar bize dönünce timdekilerin bazıları da ellerini kaldırıp "Merhaba" dedi. Onur'da onların yanına oturunca bende herkese çay almaya gittim. Çayları doldurup yanlarına da birkaç hazır kurabiye koydum. Tepsiye hepsini dizip çocukların yanına gittim. Çocuk demem ve çoğunun benden büyük olması ironikti. Tepsiyi masanın ortasına koyduğumda en çok sevinen İsmet olmuştu. Deli Rizeli.

"Oy gözünün yağunu yiyum da." dediğinde çoğumuz gülmüştük. Şiveli insanlar hem tatlı hem de biraz komikti. Hele de sinirli oldukları zaman...

"En çok sana afiyet olsun İsmet" deyip kıkırdadım. İsmet'te kocaman gülümseyip çayını yudumlamaya devam etti.

"Komutanım yarın akşam bi kebap gömer miyiz?" diye heyecanla konuştu Alp.

YÜZBAŞI|18+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin