BÖLÜM 10|

986 67 7
                                    

"İnanılmaz."
"Yarım saattir aynı şeyi söylüyorsun artık inanılmaz olan şeyin ne olduğunu söyler misin?"

Nefesimi dudaklarımı şişerek dışarı verdim. Steve ve Sam beni eve bırakmalarından sonra babamla birlikte yemek yemiş şimdi ise son yarım saattir babam HYDRA'nın bana vermiş olduğu serumun vücuduma ne yaptığına bakıyordu. Uzandığım yerde sırtım iyice ağrımaya başlamıştı. Babamın sahip olduğu teknoloji ile serumun ne işe yaradığı kısa sürede belli olabilirdi ancak babam birçok değerime bakıyor ve canımın daha çok sıkılmasına sebep oluyordu.

"Koluma taktığın şey canımı acıtmaya başladı."

Yüzüme bakmadan "J.A.R.V.I.S" diye seslendi ve hemen kolumun rahatladığını hissettim.

"Sana verdikleri serum Barnes ve Rogers'a verdikleri süper asker serumu değil Ashley."

Bakışlarını önündeki ekrandan alıp bana çevirdi.
"Aslına bakarsan evet süper asker serumu ama onlarınkinden oldukça farklı. Örneğin onlar serumu alınca vücutlarında gözle görülür bir değişiklik oldu."

Hemen önümdeki ekrana Steve'in serumu almadan önceki halini ve serumu aldıktan sonraki halini getirdi.

"Ama mesela senin vücudun böyle bir değişikliğe uğramadı. Evet vücudun daha dayanaklı bir hale geldi ama senin üzerinde uyguladıkları serumun asıl amacı sana kazandırdığı diğer güçler."

"O da bu oluyor." Parmaklarımı oynatarak mavi ışığın ortaya çıkmasını sağladım.

"Kesinlikle."
Ayağa kalkarak odanın içinde birkaç adım atmaya başladı.
"Verdikleri serum hücrelerini mutasyona uğratarak özel güçler kazanmanı sağlamış Ashley. İstediğin her şeyi hiç zorlanmadan hareket ettirebilirsin. Hatta öldürebilirsin. Bu güçle uçabileceğini biliyor muydun?"

Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Ama iyice baktım ve vücuduna zarar vermiyor. Yaptıkları serumu nasıl yaptılar bilmiyorum ama gayet başarılı olmuşlar."

"Uzun yıllardır bunun üzerinde çalışıyorlarmış."
Orada yaşadığım o günler tekrardan hafızamda canlanırken yutkundum. Ölebilirdim ya da çok daha kötü şeyler olabilirdi.

Babam aklıma gelen şeyi anlamış gibi yanıma geldi. O gelince uzandığım yerden kalktım ve yanıma oturması için kenara kaydım. Elini elimin üzerine koydu.

"Sana ne diyeceğimi bilmiyorum ama her zaman yanında olduğumu unutma. Bundan sonra çok daha farklı olacak söz veriyorum."

Buna inanmak istiyordum. HYDRA beni kaçırmadan önce çok daha farklı düşünüyordum ama artık bir şeylerin farkına varmıştım. Ona ihtiyacım vardı. Aramızda asla normal baba-kız ilişkisi olmamıştı ama belki de bundan sonra olabilirdi.

Ona verebileceğim en samimi gülümsemeyi verdim. O da bana aynı şekilde gülümsedi.
"Pepper yok mu?"

Başını geri doğru attı ve sanki bir şeyleri toparlamak istercesine düşündü.
"Aslına bakarsan biraz ara vermek çok daha iyi olabilir diye düşündük."

İkisinin ilişkisi beni ilgilendirmezdi o yüzden sadece kafamı sallamakla yetindim.

"Eee artık takımdan birisin diye düşünebilir miyiz?"
Gözlerini merakla açarak sorduğu sorunun cevabını beklemeye başladı.
Ağzımı bir şey demek için araladım ama sanki doğru şeyi demeyecekmişim gibi kapattım. Birkaç saniye düşündüm.

THE WINTER SOLDIER | Bucky Barnes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin