BÖLÜM 20|

303 24 12
                                    

21 gün.

Bilmiyorum belki de 22.

Günleri saymayı bırakalı çok oluyordu. Ama bildiğim tek şey şu an dünyanın yarısı yoktu.

Hala olayları tam olarak kavrayamıyordum. Her şey yolunda gidiyordu. Çok yaklaşmıştık kazanmaya. Thor çok yaklaşmıştı Thanos'u öldürmeye.

"Ashley iyi misin?"

Duyduğum ses irkilmeme sebep oldu. Sağ kolumu sıvazlarken Natasha'ya dönüp başımı salladım. "Yaklaşık 10 dakikadır aynı yere bakıyorsun." dedi yüzüne bir gülümseme kondurarak.

"Bir şey yok." dedim yalan söylemeyi tercih ederek. O günden sonra asla iyi olmamıştım. Son günlerde ise iyice dalgınlaşmış kendimi soyutlamıştım her şeyden.

Babamdan da haber yoktu. Nerede, ne yapıyor, o da toz oldu mu yoksa bir yerlerde yardım mı bekliyor?

Gözlerimi kapattığımda yüzü hep gözümün önüne geliyordu babamın. Aramız iyi değildi son olanlardan sonra. Onu görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki.

Bu süreçte hep beraber kalmıştık. Pepper ile daha yakındık. Eskiye oranla çok fazla iletişim kurmuyordum aslında kimseyle. Daha çok çevremi gözlemliyor ve yaşanılanları anlamaya çalışıyordum.

Bucky ise bu konuda canımı en çok acıtanlardan birisiydi. Onunla kavuşmak kaderimizde yoktu sanki. Karşılaştığımız ilk andan beri lanet bir türlü peşimizi bırakmamıştı. Ve bu sefer de yine ayrı düşürmüştü bizi.

Steve'in banyodan çıkıp yanımıza gelmesiyle Natasha ona çevirdi bakışlarını. Sakalları artık yoktu. Açıkçası bu hali daha çok hoşuma gidiyordu.

"Pepper nerede?" diye sordu Steve. Ona cevap vermek istesem de bu gücü kendimde bulamamıştım o yüzden Natasha yanıtladı onu. "İçeride, uyumasını söyledim. Yorgun görünüyordu."

Steve başını sallayarak Natasha'yı onayladığında bana çevirdi bakışlarını. Yanıma oturup sağ elini saçlarıma götürüp bir abi edasıyla okşadı. "Sen de pek iyi görünmüyorsun Ashley. İstersen dinlen sen de."

"İyiyim ben." dedim sakin bir ses tonuyla. Üstelemesini istemiyordum. Gücüm yokmuş gibi hissediyordum. "Pekala."

Tam da istediğim gibi yapıp üstelemediğinde derin bir nefes aldım. O esnada Raccoon yanımıza gelmişti ve o da tam karşımızda bir yerlere oturmuştu.

Gözlerimiz kesiştiğinde gülümsedi. Kendimi zorlayarak ona karşılık verdim. "Thor nerede?" diye sordum ona. "Son günlerde olduğu gibi içine kapanık ve kendisini suçluyor." diye karşılık verdi.

Bildiğim eğlenceli Thor gitmiş yerine bambaşka birisi gelmişti bu süreçte. Gerçi hepimizde gözle görülür bir değişim söz konusuydu. Ama o belki de kendisini en çok suçlayanımızdı. Thanos'u öldürmeye en çok o yaklaşmıştı ve elinden kayıp giden şans onu daha da yıpratıyordu.

Ağzımı aralayıp bir şey diyeceğim esnada Rhodes içeri girmesiyle geri kapattım. Nefes nefese kalmıştı, bu da onun koştuğunu gösteriyordu. "Çabuk dışarı çıkın. Görmeniz gereken bir şey var."

Yerimden doğrulduğum esnada diğerleri de çoktan ayaklanmıştı. Hepimiz geniş bahçeye çıkarken oldukça heyecanlıydık. Görmemiz gereken şey neydi?

Bahçeye çıktığımızda Pepper'ın orada olduğunu gördüm. Hemen arkasına biz de geçtiğimizde kafamı usulca yukarı kaldırdım ve adeta gördüğüm şeyle gözlerim büyüdü. "Bu da ne?" dedim sessizce.

THE WINTER SOLDIER | Bucky Barnes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin