BÖLÜM 26|

267 18 16
                                    

"Ashley gelsene."

Tanıdık bahçede adımlarımı anneme doğru attım. Her zaman yaptığı gibi çiçek ekiyordu. Babamın en sevdiği çiçekleri.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum onun gibi dizlerimin üzerinde eğilerek. Sadece gülümsedi.

"Baban bana bu çiçekten hep alırdı hatırlıyor musun?"

Hayal mayal hatırlıyordum. Babamla birlikte yaşadığımız zamanlarda babam bu çiçekle dönerdi eve bazı günler. "Hatırlıyorum."

"Burası neresi?"

Etrafıma bakındım bir müddet. Burası evimizdi biliyorum. Babamla beraber yaşarken bu evde kalıyorduk. Daha sonra  annemle babamın yanından bir gece ayrılmıştık. Sonrasında ise bazı günler babamın yanında kaldığımda gelirdim buraya. Belli bir yaşıma kadar bazı günlerde onunla buluşmuş sonrasında ise bağlantımı koparmıştım.

"Burası evimizdi Ash." dedi annem çiçek dikmeyi bitirip ayağa kalktığında. Ellerini önlüğüne sildi, sonrasında bana uzattı.

Elinden tutup kalktım ben de ayağa.

"Burayı hep sevmiştim. Bir gün gitmek durumunda kaldığımızda bile burayı hep sevmiştim. Şimdi burada olduğum için çok mutluyum."

Daha sonra yüzüme baktı uzun uzun.

"Ama senin burada olmaman gerekiyor. Daha değil."

Derin bir nefes aldım. "Neden? Ben seni özledim."

Saçlarıma dokundu. "Güzelim benim, ben de seni özledim. Ama sana ihtiyacı olan bir oğlun var. Söz daha sonra kavuşacağız."

Gözümden bir damla yaş süzülürken annem sildi yanağımı, sarıldı ardından da. "Seninle gurur duyuyorum."

"Seni çok seviyorum." dedim birden. Benden ayrıldığında yüzünde bir gülümseme vardı annemin. "Ben de seni çok seviyorum."

Gözlerimi araladığım an yoğun bir ışıkla karşılaştım. Oksijen alabilmek için derince nefes aldığımda ağzıma takılan maskeyi fark ettim.

Sağ elim birisi tarafından tutuluyordu. Ona bakmak istedim ve zorlukla da olsa başımı oraya çevirdim.

Bucky.

Sol elimle ağzımdaki maskeyi çıkardığımda hareketliliğimden dolayı Bucky de uyanmış oldu. "Güzelim?"

Ona gülümsemeye çalıştığımda Bucky de bana gülümsedi. Sonra Bucky aklına gelmiş gibi su doldurdu benim için ve kalkmama yardım ederek bana suyu içirdi.

"Neredeyim ben?" diyebildim suyu içtikten sonra.

Bucky geri sandalyesine oturduğunda dudaklarını araladı. "Hastanedesin. 2 gündür yatıyordun."

Aklıma önce Dean geldi. O neredeydi ve ne haldeydi?

Peki babam?

Ona bir şey olmuş muydu.

Ya da tamamen başarmış mıydık?

"Babam nasıl?"

Bucky derin bir nefes aldı. Göğüs kafesi şişti. Başını yavaşça aşağı yukarı salladı.

"İyi o da. Yan odanda."

Rahat bir nefes aldım ve gözlerimi kapayıp göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

THE WINTER SOLDIER | Bucky Barnes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin