BÖLÜM 18|

583 31 7
                                    

  🔞

Uzun bir aradan sonra iyi okumalar <3

Tüm bildiklerini unutabilir mi bir insan? Ya da unuttuğunu zannedebilir mi?

Şu an bu iki ayrımın arasında bir köprüdeydim hemen yanı başımda hala uyumakta olan ve saçlarına tüy kadar hafif dokunuşlar kondurduğum bedenin yanında.

Zaman kavramını yitirdiğimi söyleyebilirim. Yerimden kalkıp telefona bakma zahmetinde bulunmadım uyandığımdan bu yana. Büyüsü bozulurdu belki yaşadığım anın. Yerimden kalkınca geri dönerdim belki de kabuslarıma.

İçeri giren güneş ışınlarıyla anlayabiliyordum sadece henüz günün ilk saatlerinde olduğumuzu.

Rüya gibi bir güne uyandığımı düşündüm o an. Dün geceden beri kıpır kıpır olan içim daha henüz duruluyordu. Aklıma gelen anılar yüzümde ufak bir gülümseme getirdi.

Dün gece harika bir geceydi.

Yıllar sonra ikimiz de birbirime iyi gelmiştik ve doyumsuz gibi gözükebilirim ama yemin ederim bitmesin istemiştim o anın.

Sadece düşündüm şu an hemen yanımdaki bedenden gözlerimi bir an olsun çekmeyerek.

Başka şekilde tanışma şansımız olsaydı şu an ne halde olurduk?

Annemin, babamın yanımda olduğu ve Bucky'nin de babamla iyi anlaştığı bir evren.

Kulağa komik geliyordu ama ihtiyacım olan buydu.

İyi bir evlat olarak görmüyordum kendimi son olanlardan sonra. Belki de Zemo'nun her şeyi açığa çıkardığı o gün Bucky yerine babamın peşinden gitmeliydim.

Ama hayır. Bunun için pişmanlık duymuyordum. Bucky sadece anlayış bekliyordu. Onca şeyi yaparken kendisinde değildi. Ve bunun için pişmanlık duyuyordu.

Onu tekrardan hayata döndürmeli, kaldığı yerden yaşamasına devam etmesini sağlamalıydım. Geride kalanlar umut vadediyordu, onları kazanmalıydık ve Bucky bu kategoriye giriyordu. Bunu istiyorum diye kötü evlat olacaksam olurdum, hiç sorun değil.

Kirpikleri dokunuşlarımdan dolayı hareket etmeye başladığında parmaklarımı geri çekmedim. Hafifçe gözlerini açtı. O her zaman sevdiğim mavi gözleri beni bulduğunda kocaman gülümsedim ona.

"Günaydın ihtiyar."

Bir süre kendine gelmek için sustu. Gözlerini sıkıca kapatıp açtığında bu sefer gülümseyen o oldu.

"Günaydın." dedi.

Çıplak göğsüne yaslandım ve ellerimi oraya koydum. Saçlarımda hissettiğim dudakları içimi kor gibi yakıp geçti adeta.

"Her şey bitince herkesten uzakta küçük bir evimiz olsun."

Söylediği şeyle başımı koyduğum yerden kaldırıp ona baktım. Bu dediği şey çok... çok güzeldi.

"Olsun." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.
"Seninle her şeye varım."

Aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımızı birleştirdiğimde sanki bu anı kolluyormuş gibi sertçe karşılık verdi.

Pürüzlü dili benimkiyle buluştuğunda daha fazla dayanamayıp alta beni aldı ve üste çıkan o oldu. Dün gece bir ara taktığı kolyesi üzerime doğru eğildiğinde kendimi ondan geri çektim.

THE WINTER SOLDIER | Bucky Barnes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin