BÖLÜM 7|

1K 80 7
                                    

Birkaç saat önce Pierce'in çağırmış olmasından dolayı Kış Askeri gitmek zorunda kalmıştı. Ben ise birkaç saattir odamda kilit altında tutuluyordum.

Yine.

En azından kahvaltımı yapmıştım, karnım aç değildi. Ama aklım Kış Askerindeydi. Nereye gitmişti? Görevi neydi?

Yatağıma uzanmış bir şekilde vakit geçirmek amaçlı masadaki eşyaları "kazandığım güçler" ile hareket ettiriyordum.

Hayatımın sonuna kadar böyle mi yaşayacaktım artık? Hücrelerim bana vermiş oldukları serum ve radyoaktif dalgalar sayesinde değişime uğramıştı. Süper Asker olmak dışında bir de bu güçleri kazanmıştım.

Hafızamı sileceklerini söylemişlerdi. Bunun ne zaman olacağını bilmiyordum. Belki bugün, belki yarın.

Babamın kaçırıldığım hakkındaki gerçeği öğrendiğini ama HYDRA tarafından olduğunu bilmediğini öğrenmiştim. Şu an ne yapıyordu? Beni arıyor muydu?

Düşüncelerimi bölen şey kapının açılması oldu. Kapıya doğru baktığımda doktoru gördüm. Bana çok yaklaşmak istemediği açıkça belliydi, bu yüzden kapıya yakın duruyordu.

"Bazı testler yapmam gerekiyor Ashley. Benimle gelmelisin."

İtiraz edecek halde değildim, o yüzden yatağımdan kalkarak kapıya doğru yürüdüm.

Doktor geçmem için kenara çekildiğinde artık ezberimde olan yolu yavaşça yürümeye başladım.

İçinde bulunduğumuz binada kaç kişi olduğunu bilmiyordum. Ama bugün diğer günlerin aksine daha sessizdi.

Doktorun odasının kapısına geldiğimde doktorun benden biraz uzakta durduğunu gördüm tekrardan. Aramızda biraz mesafe bırakarak arkamdan gelmişti anlaşılan.

Göz devirerek odasına girdim. Artık yabancı olmadığım sedyeye uzandığımda doktor da eldivenlerini giyiyordu.

"Senden biraz kan almam gerekiyor, anladın mı?"

Başımı anladım anlamında salladım. Kan alacağı yeri temizledikten sonra koluma turnikeyi bağladı. Daha sonrasında ise iğneyi derime batırarak kırmızı sıvının tüpe dolmasını bekledi.

İğneden çok korkan bir insan değildim, o yüzden bu durumda bir sıkıntı çekmemiştim.

Dediği gibi çok fazla kana ihtiyacı olmadığı için işini hemen bitirdi. Arkasını dönüp eldivenleri çıkardıktan sonra masasında olan dosyalara göz gezdirdi.

"Kış Askerinin görevi ne?"

Sorduğum soruya cevap vermek için vücudunu bana döndürdü.
"Bu seni ilgilendirmez."

'Evet, ilgilendirir' dercesine ona bir bakış attım. Eskiden olsa bu bakışıma gülüp geçecek adam şu an korkuyla bakıyordu.

Kollarını göğsünde birleştirdi.
"İkinizin arasındaki ilişki durumu zora sokuyor. Sabahki durumdan Bay Pierce rahatsız olmuş."

Burada her şey herkese anlatılıyor muydu?
"Senin işin Kış Askerinin iyi hissetmesini sağlamak değil. Ya da askerin işi sana bebek bakıcılığı yapmak değil. Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma."

İstemsiz bir şekilde gülmeye başladım. Bu özgüvenim nereden geliyordu bilmiyordum.

"Komik bir şey mi var?"

THE WINTER SOLDIER | Bucky Barnes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin