Telefonumun alarmı ile uyandım. Doruk okul kıyafetlerini giymiş çantası ile aşağı iniyordu.
"Uyanmışsın." dedi beni görünce.
"Bekle bende giyinip geleyim." yerimden hızla doğrulup bavula yöneldim.
"Sen bugün gelme okula." diyince elimdeki kıyafetlerle ona baktım.
"Olmaz çok devamsızlığım var. Hem bu sene sınav var ve ben daha hiç çalışamadım."
"Sorun derslerse akşam sana ders anlatırım. Devamsızlığıda düşünme onu hallederim."
"Bana ders mi anlatıcaksın? Hepsinde iyisin o zaman?"
Gülümsedi. "Daha önce öğretmenlik yapmıştım."
Ağzım açık kaldı. "Yapamadığın bir şey var mı?" diye sordum merakla.
Kafasını iki yana salladı. Sonra çıktı. Elimdeki okul kıyafetlerimi tekrar katlayıp bavula koydum. Camdan onun gidişini izledim. Sonra dolapta olanlardan kendime basit bir kahvaltı hazırladım. Yedikten sonra sofrayı temizleyip içeri gittim. Saat erken olduğu için çoğu kanalda haber vardı. Bir çok kanala baktıktan sonra bir haberde karar kıldım. Uzun zaman sonra, izlediğim haberlerde bir çok cinayet görünce şaşırdım. Ama en çok dikkatimi çekense kayıp ilanı oldu.
"Sakarya'nın Huzur kasabasında bir kayıp daha!" Gözlerimi şaşkınlık ve korkuyla ekrana diktim. "1 haftadır aranan genç çocuk hala bulunamadı." Yandaki resime baktım. Bu, tanıdık daha 1 hafta öncesine kadar kahkahasını duyduğum Baran'ın resmi neden oradaydı? Spiker konuşmasına devam ederken kendimi yanlış gördüğüme inandırmaya çalıştım. 1 haftadır kayıp mı? Kalbime bir huzursuzluk saplanınca elimdeki telefondan hızla Baran'ı aradım. Telefonu kapalıydı. 'Daha demin haberlerde sana benzeyen birini gördüm. Kayıp diyorlar. Sen nerdesin? Beni ara hemen!'
5 dakika bekledim. Terleyen ellerimi pijamama kuruluyordum. Daha fazla bekleyemeyeceğimi anlayınca bavulumdan rastgele kıyafet alıp hızla giydim. Kot pantalonum sıkıyordu beni artık. Giydiğim t-şörtün üstüne bu sefer hırka giymeyi unutmadım. Acele hareket ettiğim için elim ayağım birbirine dolanıyordu. Tam çıkarken bıçağı hatırladım ve hemen onuda yanıma aldım. Çizmelik hava olmasada çizmemi giyip bıçağıda düşmeyecek veya rahatsız etmeyecek şekilde içine yerleştirdim. Öğreneceğim şeyden dolayı korksamda emin olmak için hızla yürüyordum. Yağmur yağdığı için hırkamın şapkasını kafama geçirdim ve kendi kendime tekrarladım. Bir şey olmayacak! O Baran değil.
Okula vardığımda, derste olacaklar ki dışarda fazla kişi yoktu. Fakat kapının orada bir kadın oturuyordu. Ağlamaktan gözleri şişmiş öylece uzaklara bakıyordu.
"İyi misiniz?" diye sordum kadına. Kadın hiç bakmadı bana. Tekrar sormama rağmen kafasını bile çevirmiyordu. Kadını boşverip içeri girdim. Bir Letal'a rastlamaktan korksamda Baran'ı kaybetmekten daha çok korkuyordum. İlk önce kantine gidip duvar saatine baktım. Zilin çalmasına 10 dakika vardı. Kalbim huzursuzluk ve korku ile atıyordu.
"Dışarıdaki kadın kim?" diye sordum kantinciye. Sorduğum soru karşısında kantinci adam iç çekti.
"Bilmiyor musun?" dedi. Soru sorar gibi değildi. Kafası ile bir yeri işaret edince otomatikmen oraya baktım. Duvarda bir ilan asılıydı. Baran'ın yakışıklı çıktığı fotoğraflardan birinin altında 'Allah rızası için görenlerin bu numarayı aramaları rica olunur.' yazılıydı. Tek cümle herşeyi açıklıyordu. "Baran'ın annesi. Baran okula gelirken kayboldu ya oğlunun gelmesini bekliyor." dedi. Ve bense bunu kimin yaptığını biliyordum. Saate baktım. Zilin çalmasına 7 dakika vardı ve bu beni durdurmadı. Beynimde tek komut yankılanıyordu. Merdivenleri 2'şer 3'er tırmanırken hiç yorulmamıştım. Vücudum nefret ile yanarken şu anda hiç bir şeyin umrumda olmadığını biliyordum. En üst kata vardığımda boş sınıfa baktım. Onu bulucaktım. Baran'ı kesinlikle bulucaktım. Sarp'ın sınıfının kapısını hızla çaldım ve içeriden ses gelmesini beklemeden açtım. Kalbim boğazımda atıyormuş gibiydi. Hoca bana baktı. Bir şey söylememi bekliyordu. Sarp'sa bana alayla bakıyordu. Onun için geldiğimi anlamış olucak ki;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Aya Aşık Olur
FantasyHayatım boyunca kaçarak yaşadığım hayatım annemin ölümü ile daha bir çıkılmaz hale gelmişti. Yeni bir hayat için, annem ve babamın daha önce yaşadığı yere, Sakarya'ya gitmiştim. Her şeyin daha güzel olacağına inanırken kaçınılmaz bir sırrın ortasın...