Lokantada iş bitmişti. Çıkış saatimiz gelmişti. Benden 2 yaş büyük olan Ceyda ile sandalyeleri düzelttikten sonra. Bir anda ışıklar kapandı.
"İyi ki doğdun..." Ellerinde pasta ile diğer 4 iş arkadaşıma şaşkınlıkla baktım. Mutluluktan küçük dilimi yutucaktım nerdeyse. Evet önemsemiyorum demiştim ama önemsiyordum işte. Bu 1 saniyelik mutluluk, cümlenin sonu gelince büyük bir hayal kırıklığına dönüştü. "Ceydaaa.." Ceyda elleri ile ağzını kapattı. Hayal kırıklığı içinde baktım. Şu dünyada yaşayabileceğiniz en kötü şeylerden biride buydu işte. Sizden daha çok sevilen biriyle doğum gününüzün aynı olması. Konfeti patladı. Ceyda'nın yanında olduğum için saçlarıma düşen konfetiyi silkeledim.
"İyi ki doğdun Ceyda. Kusura bakma benim bir işim varda kalamicam." dedim. Kıza sarıldıktan sonra üstümü değiştirip gittim. Saat dokuz buçuktu. Doğum günümü sadece 2 kişi kutlamıştı. Bir avea birde babam. Evdeyken babam arayıp doğumgünümü kutlamıştı. Eve gittim. Sosyal medyada 3 kişi kutlamıştı. Ama üçüde, kenarda "Bugün İpek Kara'nın doğumgünü" yazısını görüp nezaketten yazmıştı. Ama aralarından bir tanesi "D.G.K.O. İpek" yazdığı için zaten istemeden moralim bozuldu. Dünyanın en berbat doğum günü mesajıydı herhalde. Bir insanın ne kadar önemsiz biri olduğunu yüzüne tokat gibi vuran bir mesajdı. Bugün girmediğim derslere çalıştım. Ders çalışırken uyuya kalmışım.
Sabah okula geç kaldım. O yüzden 1. derse giremedim. 2. ders Matematikti. Matematik hocası ve ayrıca bizim sınıf hocamızdı. Aslı bize çok kızacağını söyledi. Hoca erkekti. Sınıfı taradı sonra gözlerini bana sabitledi.
"Sen dün nerdeydin kızım?"
Aslı'nın bana fısıldadığını duydum. "Yalan at!" diyordu.
Boğazımı temizledim. "Hocam, okuldan kaçtım." Sınıftan gülme sesleri yükseldi. Melih sırtımı dürttü. Yalan atsam ortaya çıkıcaktı. 3'ümüzde aynı anda hastalanmış olamayız ya.
"Okuldan mı kaçtın? Daha okulun 2. haftası..."
Hoca sözünü bitirmeden önümdeki çocuk "Bir daha olursa Allah yarattı demez." dedi bunun üzerine tüm sınıf gülmeye başladı. Aslı'da gülüyordu.
"Evet." dedi hoca. "Aslı ve Melih ile beraber mi kaçtınız?"
Onları ispiyonlayamazdım. "Yok hocam başka biriyle kaçtım." Yüzüm kıpkırmızı olsada bir kere ağzımdan çıkmıştı.
"Bu sınıftan mı?"
"Hayır yan sınıftan"
Doruk hızla kafasını bana çevirdi. "Kim?"
"Sarp." dedim. Doruk kaşlarını çattı.
"Aslı ve Melih siz?"
"Hocam bizde kaçtık." dedi Aslı çekinerek.
Hoca güldü. "Beraber kaçtınız yani."
"Sayılır." dedi Melih.
"Sözlünüz 40. Üçünüzünde. Şimdi oturabilirsiniz." dedi. Biz oflayıp puflayarak otururduk. Doruk hala bana bakıyordu. Sonra Ekim'de omzunun üstünden bana bakarak.
"2. haftadan aksiyon yaratmaya çalışırsanız böyle olur." güldü.
"Yinede değdi." dedim gülümseyerek.
Omuz silkip önüne döndü.
Öğlen yine Aslı'lar ile yemek yiyiyodum Öykü'de bize katıldı. Baran sevinçten göbek atıcaktı nerdeyse. Yemeğimizi yerken biri Öykü'nün omzuna dokundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Aya Aşık Olur
FantasyHayatım boyunca kaçarak yaşadığım hayatım annemin ölümü ile daha bir çıkılmaz hale gelmişti. Yeni bir hayat için, annem ve babamın daha önce yaşadığı yere, Sakarya'ya gitmiştim. Her şeyin daha güzel olacağına inanırken kaçınılmaz bir sırrın ortasın...