-8!Yeter!-

293 18 1
                                    

        "Günaydın" Sabah okula Öykü ile beraber gelmiştik. Aslı önce gitmiş. Sınıfa gittiğimde Aslı'ya selam vermeme rağmen bana cevap vermedi.

        "Günaydın." dedi Melih, Aslı'nın yerine. Çantayı sıraya koyup oturdum.

        "Neyin var?" Aslı bana bakmıyordu bile. 

        "Bir şeyi yok boşver." Melih yine Aslı'nın yerine cevap verdi. Arkamı döndüm.

        "Noldu ki?"

        "Nasılsın?" Melih konuyu değiştirmeye çalıştı.

        "Bilmem." Aslı'nın öyle davranması garibime gitmişti. Önüme döndüğümde Doruk sınıfa girdi. Geçen gün olanları hatırlayınca içimi alev bastı. Sonra sınıfa Ekim girdi. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Yanıma geldi. 

        "Seninle konuşalım mı?" diye sordu. Sesi göründüğü kadar sinirli çıkmadı.

        Kalktım. Ekim'le birlikte sınıftan çıktık ve lavaboya gittik. "Noldu?" Bugün bu soruyu daha kaç kişiye daha sorucam gerçekten merak ediyorum. 

        Bana döndü ve gözlerini kapatıp tuttuğu nefesini bıraktı. "Sen kim olduğunu sanıyorsun?" Soruyu çok ciddi sormuştu.

        "Bunu mu merak ettin? Sınıfta da sorabilirdin çok özel bir şey değil. Ben İpek Kara."

        "Doruk'un peşinden ayrıl!" Bu sefer sesi sinirli çıkmıştı. 

        "Doruk'un peşinde değilim." Geçen gün geldi aklıma. Bir yerden duymuş olabilir miydi?

        "O yüzden mi sevgilisi olan bir adamın evinde kaldın. Senin seviyen bu mu? Bu kadar sürtük bir misin?"

        Kalp atışlarım yükselmişti. Nerden duymuştu ki? Ne yapmam gerektiğini bilemedim. Evet sürtük gibi sevgilisi olan bir adamın evinde kalmıştım. Kendimi öyle kötü hissettim ki. Bunu yapan başka biri olsa ona iğrenerek bakardım. Fakat o hatayı ben yapmıştım. Ben Doruk'la yatmıştım. Sadece yatmış bile olsam, onun bir sevgilisi vardı.Doruk, benim ulaşamayacağım raftaki tabak gibiydi. Ben sınırları zorlayıp onu almaya çalışmıştım ve zarar gören yine ben olmuştum. Ekim fazlasıyla haklıydı. Vebunu kimin söylediğini çok iyi biliyordum. "Doruk'un evinde kalmış olsamda Doruk ile hiç bir şey yapmadık. Biz sadece Doruk ile arkadaşız." Bu cümleyi kurduğum için kendimden utandım.

        "Doruk ile arkadaş değilsiniz! Sen onunla hiç bir şey olamazsın." Yumruğunu sıktı. "Nasıl böyle bir insan olabilirsin? Buraya geldiğinden beri sorundan başka bir şey değilsin. Herkez için bir sorunsun. Kabul et kendin için bile sorunsun."

        Doğru söze bir şey diyilmez. Ama hatalı olsam bile kimsenin beni ezmesine izin veremezdim. "Ne düşünmek istiyorsan düşün." Benim yüzümden Ekim ve Doruk'un ayrılmasını istemedim. Ayrılmalarını çok isterim ama benim yüzümden değil. "Bu arada Doruk'un bir suçu yok."

        "Biliyorum."

        Tuvaletin kapısı açıldı ve baştan sona bizi dinlemiş olan Zeynep ile gözgöze geldik. Zeynep! Eğer Zeynep konuştuklarımızı duyduysa -ki duymamasının imkanı yok- Tüm okulun dilinden düşmezdim. Belki o kadar abartılı bir konu değil ama adı üstünde. Dedikodu. Değiştirilip abartılmış doğrular. Yabancı ülkelerde çok büyük bir şey olmasada Türkiye'de sokakta bir erkek ile bir kız el ele dolaşsa alay konusu olur. Bu kadar da çok yani. Yeter yahu. Bende bir nefes aliyim. Gerçekten bir insan bu kadar şeyi 1 yıl içinde nasıl yaşıyabilir ki. Biri bitiyor biri başlıyor. Ekim üzerine düşen görevi yapıp beni azarlayıp gitmişti. Şimdi ise sıra Zeynep'e gelmişti.

Güneş Aya Aşık OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin