-5 ♫ Sarp ♫

247 19 10
                                    

        Okul çıkışı Sarp'ı bulamadım. Hem konuşmak istiyor hemde kayboluyor. Bende onu aramadan eve gittim. Yolda Doruk yanıma geldi. Çoğu erkek gibi yanında çantası yoktu. Kitapları vardı elinde. 

        "Selam." dedi. Konuşmayı onun başlatmasına şaşırarak karşılık verdim.

        "Selam."

        "Niye teksin Aslı gitti mi?" diye sordu. Aslı'nın ismini bilyorsa benimkini hayli hayli biliyordur. Umarım.

        "Biriyle bir şey konuşucaktım o yüzden Aslı önden gitti."

        "Kimle?"

        "Niye merak ediyorsun?" 

        "Matematik sorusumu sorayım? Merak ettiğimden değil konu olsun diye soruyorum."

        "O zaman bende konu kapansın diye söylüyorum. Seni ilgilendirmez."

        Tek kaşını kaldırıp bana bakınca durmak zorunda kaldım. "Noldu?" 

        "İlk defa bir kız tarafından geçiştiriliyorum. Normalde kızlar benimle konuşmak için can atar. Biriyle konuşmasan bile birini uydurabilirdin." Güldü.

        Alaycı bir tavırla güldüm. "Doruuuk seninle konuşmak için can atıyoruuuum." sesimi incelterek onunla dalga geçtim.

        Dibime kadar gelerek "Biliyorum." dedi ciddi bir tavırla. Bunun üzerine gerçekten kahkaha ile güldüm. O da benim Sudan çıkmış fok balığı gibi dizlerime vura vura gülmeme karşı gülümsedi. Doruk'un Biliyorum demesi gözümün önüne geldikçe kahkahamı tutamıyordum. Gülmekten dolan gözlerimi ovuşturdum. Sonra tekrar yürümeye başladık. 

        "Sen neye güldün o kadar?" diye sordu.

        Omuz silktim. Normalde kızlar yavaş adımlar atar ama ben annem sayesinde hep hızlı yürümüşümdür. Annem yavaş yürüyen insanların uyuşuk olduğunu düşünür. Bende fazla uyuşuk olmasamda yeri geldiğinde çok uyuşuk olurdum. Mesela telefonumdan şarkı dinlerken sevmediğim şarkı çıksa bile sırf değiştirmeye üşendiğim için onu dinlemek zorunda kaldığım oluyordu. Her neyse Doruk ile adımlarımız birbiriyle çok uyumluydu. Sağ ayağımız aynı anda kalkıp aynı anda iniyordu. Eve vardığımızda birbirimizle vedalaştıp ayrıldık. Eve girerken omzumun üstünden Doruk'un gidişine baktım. Yavaş adımlarla ilerliyordu. Eliyle saçlarını karıştırdı. Geçen sene sosyal medyada okuduğum yazı aklıma gelince kalbim tekledi. "Erkekler, sevdikleri kızın yanında yürürken adımlarını ona ayak uydururlar"  

        Eve girince böyle aptalca bir şeyi birdaha düşünmemem gerektiğini hatırlattım kendime. Camdan tekrar ona baktım anca kapıyı açıyordu. Derin bir nefes aldım. Sonra gözüm 1 hafta önce aldığım duvar saatine gitti. İşe geç kalıyordum. Hemen giyinip işe gittim. Burasıda haftalık veriyordu 150 civarında veriyordu. Ayda 600. Kısacası dilensem belki daha fazla alırdım. Faturalar falan derken elimde 200 kalıyordu. Matematiğimi bu konuda gerçekten çok iyi çalıştırabiliyordum. Ve 12. sınıf olduğum için daha bir sürü test kitabı almam lazımdı. Cidden bu seneyi bir atlatıyim rahatlicam. Bazen keşke sağlık lisesine gitseydim diyordum. O zaman en azından az çok bir maaşım olurdu. 

        1 hafta geçmişti. 1 hafta bile olsa okula baya alışmıştım. Cuma günü müdürden izin aldım ve Pazartesi günü Konya'ya gittim. Aslı'ya, Öykü'ye falan ordaki arkadaşlarımı ziyarete gidiceğimi söyledim. Babam'ın annemi öldürdüğünü, babasız büyüdüğümü söylemek istemedim. Çünkü büyük ihtimalle bana acıyacaklardı. Doruk gibi. 

        Konya'ya gidebilmek için patrondan 2 haftalık maaşımı almıştım. Konya'ya gider gitmez babamın bulunduğu karakola gittim lise 1'i burda okuduğum için buraları az çok biliyorum. Ne yapıcağımı bilmiyordum ama. Karakola'a girip Cengiz Kara ile görüşmek istediğimi söyledim. Polis "Kızı olmalısın değil mi?" diye sorduğunda çok şaşırdım. Babam hergün beni anlatıyormuş. Benimle görüşmek için polislere çok yalvarmış. Polis beni bir odaya götürdü filimlerdeki gibi bir odaydı. Odada sadece bir masa 2 sandalye vardı. Sandalyeye oturup babamı beklerken ağladığım belli olmasın diye gözyaşlarımı sildim. Kapı açıldı. İster istemez ayağa kalktım. İçeri giren adam annemi öldüren adama zerre kadar benzemiyordu 3 ayda yaşlanmış gibiydi. Zaten kırışıklıkları olan adam ilk bakışta 60 yaşlarında bir adamı andırıyordu. Gözleri kanlanmıştı. O gün gördüğüm adamın grimsi bol saçları vardı. Şimdi karşımdaki adam ise keldi. O kadar çaresiz bakıyorduki. Zayıflamıştı. Doruk'un, evimde bulduğu resimdeki adamı hatırladım, hiç mi hiç benzemiyordu. Babamın arkasından gelen polis kapıyı kapatıp içeride durdu. Babamın yanına gittim. O gün hiç düşünmeden silahını çekip annemi vuran adam nasıl 3 ayda bu hale gelmişti. Bir tarafım babama sarılmak istiyor bir tarafımsa babamla konuşmayıp burdan gitmemi söylüyordu. Ben bir şey yapamadan babam kollarını kocaman açıp bana sımsıkı sarıldı. Karşılık veremedim. Babamsa bana sımsıkı sarılmıştı. Benden ayrıldığında ağladığını farkettim. 

Güneş Aya Aşık OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin