-1 ✔ Ukala ✔

536 26 0
                                    

        O gittikten sonra moralimi bozmayıp bende Sevim teyzelere gitmiştim. Sevim teyzenin kızı benimle yaşıttı. Küçükken onunla oynarmışız falan onları anlattı Sevim teyze. Aslı, çok neşeliydi. Ve çok konuşkan. Konuşkan insanları pek sevmezdim. Ne zaman onlara bir şey anlatmaya çalışsam anlattığım şeyin başında "Bende buna benzer bir şey yaşamıştım" diyip susturuyolar beni ve yarım saat onların anılarını dinliyorum. Daha önce bir çok kez bu tür arkadaşım olduğu için biliyordum. Yemekten sonra onun odasına çıktık. Sade turkuaz mobilyaları olan bir odaydı. Duvarda turkuazdı. 

        "Turkuazı çok mu seviyosun?" Söylediğim şeyin sonradan farkına vardım ama çok geçti.

        "Evet bayılırım turkuaza. Küçüklüğümden beri herşeyim turkuaz. Kalemlerim, Kalem kutularım, Çantalarım falan hep turkuaz. Sencede çok güzel bir renk değil mi insanın içini açıyor. Gözlerimin turkuaz olmasını çok isterdim. Turkuaz rengi; açık fikirli yardımsever ve gururlu kişilerin rengi olup, en üst düzeydeki bir değişimin ve dönüşümün sembolüymüş. Biliyor muydun? İnsanlar üzerinde istikrar sağlayan, dikkat ve konsantrasyonu toplamaya yarayan özelliği sayesinde kişiler kendilerini çevreye kolayca ifade edebilirlermiş. Bu renk geçmişten ders çıkarabilen ve gündelik, sıradan olaylara yeni bir bakışla bakabilen insanlar tarafındanda be.."

        "Aaa öylemi bense siyahı severim. Neyse benim evde işlerim var" Yanından geçip gittim. Günümün yarısınıda kapıda geçirdim nerdeyse. Sevim teyze "Gitme otur kahve falan içeriz." "Mısır patlatıcaktım Aslıyla beraber film izlerdin." "Sizin ev şimdi pistir istersen bugün burda kal."... Deliricektim galiba. Kırmakta istemedim kadını zar zor gidebildim eve. Evi baştan aşağı süpürdüm. Ev tertemiz olmuştu. Nedense burada fazla kalıcağımı sanmıyordum. Yan komşum insanı bezdirecek kadar konuşuyor. Karşı komşumda kendini beğenmiş ukalanın teki. Bir yeri ilk başta sevmediysem normalde hep böyle devam ederdi. 

        Evi falan temizledikten sonra iş aramaya çıktım. Çalışmam lazımdı. O adamların beni bulması uzun sürmezdi. Hem zaten bana bir yerden para gelmiyodu ki. Çalışmam lazımdı. Evden 100 metre kadar sonra marketlerin, mağazaların olduğu işlek yere geldim. Ama apartman falan hiç yoktu. 1-2 katlı evler, dükkanlar vardı. Aslında daha önce hep böyle bir yerde yaşamak istemiştim. Havasıda güzeldi. Starbucks bile vardı. Sokaklar insan kaynamıyordu ama boş değildi. 

        Sonunda Bir kafenin camındaki A4 kağıdına kötü bir el yazısı ile yazılmış olan "18-25 yaşlar arasında bayan eleman aranır bize ulaşmak için 05********* arayın" ilanın asılı olduğu kafeye girdim.         Kafenin içerisinde kırmızı ve beyaz renkler yoğunluktaydı. Duvar, raflar ve sandalyeler beyazdı. Masalar ve yerlerse kırmızıydı. İçi baya genişti. Garson olduğunu tahmin ettiğim bir kızın yanına gittim.

        " Ben camdaki ilan için gelmiştim."

        "Buyrun." Az ilerdeki beyaz kapıyı işaret edip "Oraya girip patron ile konuşabilirsiniz." dedi

       Kapıya gidip tıklattım.

        "Gir" diye bir ses geldi erkek sesiydi. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Ben nasıl bir yere düşmüştüm. Karşı komşumda tatlıydı ne kadar ukala olsada. Ve şimdi karşımda duran adam. Benimle yaşıt gibiydi. Koyu kahverengi, alnını kaptan saçları ve kahverengi gözleri vardı. Numarasız olduğunu düşündüğüm hafif büyük siyah gözlükleri vardı. Giydiği beyaz gömlek üstüne kusursuz bir şekilde oturmuştu. Masasındaki isimliğine baktım 'SARP ILICALI'. Gözlerini baktığı kağıttan bana doğrulttu.

        "Ne vardı?" dedi.

        "Ben iş için gelmiştim"dedim. Beni baştan aşağı süzdü. 

Güneş Aya Aşık OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin