Sabah olana kadar düşünecek çok zamanım olmuştu. Düşüncelerimi sıralandırmış mantıklı düşünmeye çalışmıştım. Midemin bulanmasına rağmen orada öylece oturmuş ne yapıcağımı düşünüyordum? Sarp'ın siyah kanı insan kanından daha kötü daha keskin kokuyordu. Ama burnum alıştığı için artık koku almıyordum. Çalan telefonumu kanın yapış yapış olan kanına sürülmüş elimle açtım.
"Alo." sesim titremişti. Sanki heran biri Sarp'ı öldürdüğümü anlayacak ve beni öldürecek gibi hissediyordum.
"Nerdesin?" Doruk'un sesi çok telaşlı çıkmıştı. Elvan'ı bir daha kaybetmekten çok korkuyordu.
"Ben.." Sarp'ın korkunç yüzüne baktım. "Bana yardım et!"
"Nerdesin?" Azarlar gibi söylemişti.
"Ben kafedeyim. Galiba.. Sarp öldü." Son kelimeyi söylerken sesim kısılmıştı.
"Bekle hiç kımıldama geliyorum." telefon kapandı ve 10 dakika boyunca Doruk'u bekledim. Kapının kırarcasına tıklanması ile hemen kapıyı açtım. Doruk çok korkmuş olmalıydı.
"Bu halin ne?" dedi şaşkınlıkla. Şişen gözüm hala acıyor omurgam sızlıyordu.
"Sarp.." Yerdeki cesedi işaret ettim. Hemen oraya baktı ve içeri girip kapıyı kapattı.
"Kahretsin!" Sarp'ın yanında eğilmiş öldüğünden emin olmaya çalışıyordu.
"Ne olucak şimdi?"
"Onu gömeceğiz."
"Bu konu böylece kapanacak mı yani?"
"Ne yapmamızı istersin? Seni polise bu cesedide hükümete mi verelim?"
"Öykü.." Dolan gözlerimi elimle savuşturdum. " muhtemelen benden nefret edecek."
"Hayır merak etme. Şimdi ben Sarpı çıkarıcam burdan ben gelene kadar temizle burayı. Anladın mı?"
"Ta..tamam." Doruk mutfağa gidip büyük bir çöp poşeti getirdi ve Sarp'ı onun içine koyduk. Bu filmlerde gördüğüm korkunç şeyi asla yapacağım aklıma gelmezdi. Her filmde cesedi poşete koyan veya halıya sarıp gömen insanlara küfür etmiştim. Şimdi başka çarem olmadığını biliyordum. Birinin canını almıştım ve bunun en kötü yanıda hiç pişman olmamam. Kendimden iğrenecek kadar rahattım. Tek korkum farkedilmekti. Ben Sarp'ı öldürmüştüm ve hiç pişman değildim. Doruk'la cesedi poşede koyduktan sonra Doruk gitti ve bende hemen temizlik aletlerini getirip yerdeki kanı temizledim. Kafede birinin öldürüldüğüne ve kimin öldürdüğüne hiç iz bırakmayacak şekilde temizledim. Sonra Doruk geldi.
"Eve gidelim." Bana döndü. "Sarp'ı ben öldürdüm tamam mı?"
"Olmaz. O zaman Öykü senden nefret eder!"
"Öykü bu yüzden kimseden nefret etmeyecek." derin bir nefes verdi. "Bunun senin yaptığını bilirlerse senin için zor olur. Çünkü Sarp benden nefret ediyor ve onu ben öldürdüm diye bilinirse kimse bir şey demez." Sonra cebinden bıçağı çıkardı ve temmiz bıçapı bana uzattı. Bıçağı alıp botuma koydum. Doruk elimi tuttu "Korkma! Seni öldürmeye çalışıyordu o anladın mı? Onu öldürmende kötü bir şey yok!"
Yutkundum. "Teşekkür ederim."
"Gidelim." dedi ve el ele onun evine yürüdük.
Eve gidince Doruk bana içeride beklememi söyledi ve yukarı çıkıp ilk yardım çantasını getirdi. İlk önce gözüme bir şeyler sürdü. Sonra omurgama bastırarak ne kadar acıdığını falan sordu. Sonra da bir doktor edasıyla kırık olmadığını sadece ezildiğini söyledi. "Daha önce doktorluk da yaptın değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Aya Aşık Olur
FantasyHayatım boyunca kaçarak yaşadığım hayatım annemin ölümü ile daha bir çıkılmaz hale gelmişti. Yeni bir hayat için, annem ve babamın daha önce yaşadığı yere, Sakarya'ya gitmiştim. Her şeyin daha güzel olacağına inanırken kaçınılmaz bir sırrın ortasın...