2.5

112 17 1
                                    

Oy please 🙏
***
"Gel bacım bostan korkuluğu gibi dikilme."
Odama girdiğimizden beri cam kenarında sessizce dikiliyordu. Ben üstümü değiştirmiştim hâlâ aynı yerde duruyordu. Banyodan çıktığım da bana doğru döndü.
"Asel mutfakta abimle ne konuştunuz?"
"anlatıcam bacım önce üstünü çıkart rahatla."  kafasını sallayıp benim dolabımda olan kıyafetlerini aldı.

Geneldr birbirimizde kaldığımız için kıyafetlerimiz birbirimizde vardı.
Sümsüm üstünü çıkartıp geldiğinde balkona çıkıp masaya oturduk.
"Anlat" dedi düz sesi ile.
"Abin'e biri mesaj atmış." dedim duraklayarak.
"kim atmış biliyor musun?"
"Hayır kim olduğu belli değil. Adam hasta ruhlu biri olduğu çok belli.
Mesajları kendime attım." 
Telefondan tuğra dan kendime attığım mesajları açıp ona uzattım.
"Al oku"

Mesajları okurken gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile.
Hafif bir konu değildi ki bu. Bir kızın onuru ile oynayıp, iftira atmak ne kadar hafif bir konu olabilirdi ki zaten.
Hem biz'e ne olmuştu ya? Ben böyle oturup olay çözecek bir kız değildim.
Benim işim gücüm gırgır şamata.

"Bu...bu...bu ben değilim." dedi sümsüm kekeleyerek. "Bu kim bilmiyorum ama tek bir bildiğim var. Bu fotoğraf taki vücut benim değil. Bir de boynuna yaklaştırınca shop olduğu çok belli oluyor" fotoğraf ı bana gösterdiğinde haklıydı. Boyun tarafında hafif bir şekilde lila renk tuniği belli oluyordu.
Bu da demek oluyordu ki sümsüm ün instaya attığı her hangi bir fotoğraf ını alıp çıplak bir kadınla shop yapmışlardı.

"Şimdi anladım" dedi oturduğu yerde dikleşerek. "Bu adam mesaj attı, sonra ben de hamileyim diye salakça bir şaka yapınca oda inandı." oflayarak masaya başını koydu. "Tamam sakin ol. Çözeceğiz biz bu işi. Kimmiş bu putperest pezevenk göreceğiz"

Aklıma birisi geliyordu ama sümsüm'e bunu söyleyemezdim. Eğer o değilse kötü olurdu. Şimdi iş tuğra öküzüne olayları anlatmaktaydı.

Sümsümle biraz daha olay hakkında konuşup içeri geçtik.
Sümsüm uykusu gelince yatmıştı.
Sabahı bekleyemediğim için tuğra'ya mesaj attım.

Siz: Tuğra buluşmamız lazım.

Tuğra : bakıyorum da beni ne çabuk özledin. Sabah olsun buluşuruz.

Siz : Tuğra seni kezzap'a batıra batıra döverim.

Tuğra : tamam. Yan apartmanın kapısında bekliyorum.

Siz: 10 dakika içinde 2 arka sokaktaki parkta ol.

(görüldü)

Mesajlardan çıktım. Üzerimde ki hayalet casper 'lı pijamanın üstünü çıkartıp siyah t-shirt giydim. Telefonumu cebime koyup sessizce oda dan çıktım.
Ana kraliçe' ye yakalanmadan evden çıkmam gerekiyordu. Parmaklarımın üstünde yavaş yavaş kapıya ulaştım.
Anahtarı da alıp evden çıktım.
Gece asansör'e binemediğim için merdivenlerden indim.

Park'a geldiğimde Tuğra banka oturmuş karşıdaki şelaleyi izliyordu.
"selam" yanına oturduğumda kafasını bana doğru çevirdi.
"selam. Ne konuşacağız."
"Şu iftiracı putperest pezevenk'i''
Kaşlarını çattı." küfür ağzınıza hiç  yakışmıyor. Söyleme bir daha " dedi.
Hah onane  acaba?
" Konu o değil. Konu mesajlar. "
" Oo  sayın dedektif Asel Mina Derin izlerin kaynağını buldunuz mu? Ah saygıdan olmayan çekrtimin düğmelerini ilikliyorum." alayla söylediği şeye göz devirdim. Telefonu çıkartıp fotoğraf'ı açtım. Boyun kısmını büyültüp gösterdim.  Başka birinin çıplak vücuduna bakmasın bir zahmet. Zaten göstereceğim yer orası ondan yani sadece orayı büyüttüm.

" Bak burda hafif lila rengi kumaş gözüküyor. Yani bu sümsüm'ün tuniğinin parçası. Gözden kaçırmış olmalılar. Bak şimdi" süm'ün instagram'ına girip o fotoğrafı gösterdim. 2 fotoğraf da aynıydı. Sadece biri çıplak biri kapalı.
"Bak burda şalları aynı ve tunik lila rengi.
Anladın mı?" dedim ona doğru bakarak.
"Ya insanlarla oyun oynayan bir sığır yada sizi tanıyan ve sizi sevmeyen biri."
Kaşlarını çattı ve sessiz kaldı. Düşünüyor  gibi gözüküyordu. "Kim olabilir sence?" dedi bir anda bana doğru dönerek.
"Benim aklıma biri geldi ama günahını almak istemiyorum. Tahmin diyelim biz ona" dedim.

"kim" diye sorusunu yeniledi. "Bir çocuk vardı adını tam hatırlamıyorum. Sümsüm'e takık birisiydi. O olabilir ama o uzun zamandır orta da yok. Bir de Burak diye biri var. O da süm'ün eski sevgilisiydi. 1 ay filan oluyor ayrılalı. Senin geldiğin zamanlarda ayrılmışlardı.
O olabilir ama olmaya da bilir. "

Sinirlendiği kasılan çenesinden çok net belli oluyordu." Sikim oğlum ben böyle işi. O piç yüzünden kardeşimi üzdüm hemde hiçbir  suçu yokken. O piç'i bulduğum yerde güzelce sevmezsem neyim lan ben. "  ellerini saçlarına geçirip ofladı.
" Polise verelim bence onlar halletsin."
Elleri arasındaki kafasını bana çevirdi.

" o piçi polis ten önce bulup 7 sülalesini seveceğim. " Kavgadan nefret ederdim.
Tamam izilemeye bayıldırdım ama beni alakadar etmeyen kavgaları izlemeyi severdim.
"Tuğra sakın yanlış bir şey yapma. Bul adalete teslim et."  kafasını ikü yana salaldı.
"Adalet miş peh, ne adalet ama değilim mi? Kadınlar erkeklerin oyuncağı olmuş, istedikleri gibi öldürüyorlar, sövüyorlar, sonra kadınlar adalete sığınıyor. Noluyor adamın arkasında 'adalet mülkün temeli' yazıyor. Yazının önünde adaletsizlik yapıyor. Ellerinden gelse niye öldün sen diye kadına ceza verecekler. "

Haklıydı, onca kadın ölmüştü. Hemde bir ömür paylaşmak istediği kocalarından, sevgilerinden, kimi ise ruh hastaları yüzünden hayata gözlerini kapatmışlardı.

" Hadi eve gidelim geç oldu. " başımla onu onayladım. Ev'in önüne gelince vedalaşıp ayrılmıştık.
Eve girip direkt yatağa attım kendimi.

"Aselll abim geldi kalkk" kafamda cır cır öten sümeyyenin sesi ile yüzümü buruşturup diğer tarafa döndüm.

"Asel bak abim içeri girecek uyan lan artık." söylediklerini kâle almayıp uyumaya devam ettim.

O sırada kapı açıldı ve adım sesleri geldi.
Biri elini saçlarımda gezdiriyordu. Ama gözümü açacak halim yoktu.
"Asel" kulaklarıma erkeksi bir ses dolunca hızlıca gözlerimi açtım.

Karşımda bir çift siyah gözlerle karşılaştım. Tuğra?
Bunun burda ne işi var.

"Napıyon lan sen burda?" ayağımla pikeyi atıp yataktan çıktım.
"Saat 2 olmuş Asel. Kuluçkaya ya mı yattın mübarek"
O kadar olmuş mu lan.
"Sanane lan. İstediğim kadar uyurum ay mal ya. Öff ne güzel uyuyordum. Neyse hadi ikile üstümü değiştireceğim.

" Hızlı giyin işimiz var. "

Bir şey dememe izin vermeden odadan çıktı. Lavaboya girip rutin işlerimi halledip çıktım. Siyah crop t-shirt ve kahverengi mom jean giydim.
Oda dan çıktığımda oturma odasında annemle konuştuklarını gördüm.
"Ben hazırım nereye gidiyoruz?"

"Tahminin doğru Asel. Doğu atmış mesajı" dedi sümsüm ayağa kalkarak.

Doğu şu sümsümün peşindeki saplantılı.
Allahım neyle sınıyorsun bizi?
Annemle vedalaşıp evden çıktık.
"Ben pezevenk'in evine gidiyorum. Sizde polise gidiyorsunuz. İkiletmeyin beni."
Ne alaka olum.?

"Napıcan dövcekmisin Tuğra? Hayır hep beraber polise gideceğiz." Bana doğru döndü. Çenesi seğriyordu.
"Dediğimi yapın."  bir şey dememize iizn vermeden arabaya binip uzaklaştı.

"Karakol'un yolunu biliyor musun?"
Nerden bilelim ki yolumuz hiç düşmemişti. Rabbim nasip etmesin bir daha.

"Hayır. Navigasyondan bakarız hadi atla gidelim."

Yol boyu sümsüm abisinin gelişini olayları nasıl açığa çıktığını ve ondan özür dilediğini anlattı.

Hayret öküz bey özür mü dilemiş ay ben şok.

Karakol'a geldiğimizde şikayetimizi söylemiş ve mesajalrı göstermiştik. Bundan sonrası onların işiydi.

***
Ayy bittii.
Biraz geç geldi ama olsun. 🧡
Bu aralar mood'um çok düşük.
Medya daki şarkıları bölüm'ü yazarken dinledim. İsterseniz sizde dinleyebilirsiniz.

Saygılarımla
-Merak.

Kızıl / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin