22. BÖLÜM: "LA BOHEME"

1.5K 109 49
                                    

🗝️

Michele Morrone - Feel It

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Michele Morrone - Feel It

Beats And Beds - My Universe

22. LA BOHEME


Sahile vardığımızda saat üç buçuk civarıydı, gökyüzü siyahın en koyu tonuna hapsolmuş martılar sahil boyunca uçuşup bağırtıları eşliğinde sessizliği bir bıçak gibi kesiyorlardı. İskelenin tahtası biz gelmeden önce çiseleyen yağmur yüzünden kızıllaşmış, ağırlığımızı tarttıkça gıcırdamaya başlamıştı.

İri, çıplak ağaçların ardında kalan Kiev şehri gecenin karanlığına bürünmüş, birkaç plazanın renkli yansıtmalarından başka hiçbir ışık kümesini üzerinde bulundurmuyordu. Ölü bir şehri andıran Kiev'in üzerinde yarın gece yaşanacak kasvetin ağır izleri bulunuyordu.

İskelenin iki ucunda da Ukrayna'ya bayrağı dalgalanıyordu ama rüzgar bir meltemi andırdığından birkaç kez havalanıp ardından tekrar kapanıyordu bayrak. Biri diğerine göre daha büyük ve genişti diğeri ise daha küçük boylarda ama sahil kısmından da görülebilecek bir yere yerleştirilmişti.

Kenan ve Erdinç yanlarında getirdikleri bavulları sırtlarına alıp iskelenin üzerinde hiç durmadan yürümeye başladıklarında kapüşonumu başıma geçirdim ve Okan'ın eğilip kaptanın iskelenin kenarına üst üste bıraktığı valizleri eline almasını izledim. Okan doğrulduğu sırada iskelenin sonunda doğru yürümeye başladım. Okan parmak uçları kesik yarım eldiveniyle sağ elimi kavradığında ellerimin bu kadar üşümüş olduğunun farkında değildim.

Elini sıkıca kavradığımda başımı kaldırıp karanlığın arasına kamufle olmuş yüzüne baktım. Beresi alnının büyük bir kısmını örtüyordu, çatık kaşlarının altına ilişmiş yorgun gözlerini depodaki sıcak çatışmanın işareti irice morluklar ortaya çıkarıyordu. Elmacık kemiğine yer yer ağır morluklar etrafını ise daha açık ezilmiş et çevriliydi. Patlamış dudağı ise karanlıkta belli olmuyordu ama gün ışığında aldığı tüm darbeler ortaya çıkıyordu. Benim için aldığı darbeler.

Okan başını çevirip alt dudağını dişledi yüzündeki o tatlı gülümsemeyle. "Ne o Melsa Güner, bu gece gözlerini üzerimden alamıyorsun." Dedi.

"Manzaranın tadını çıkarmak istedim." Dediğimde yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.

"Kızlar genelde bu görüntüyü görünce geri kaçıyor ama tabii yine de sen bilirsin."

Başımı hayır anlamında sallarken bakışlarımı son model spor arabaya Kenan'la binmek zorunda kaldığı için suratı sirke satan Erdinç ile sonunda arabaya bineceği için mutluluktan dört köşe olan Kenan'a çevirdim.

"İşte bu büyük bir yalan kızlar kötü çocuklara bayılır bilirsin, efendi çocuklar çemberin dışında kalmaya mahkumdur."

Okan derin bir iç çekerken başını göğe doğru kaldırdı. "Sence ben kötü çocuk muyum?"

TAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin