36. BÖLÜM: "MEZAR KAZICISI VE TANRI ULAĞI"

1.6K 80 82
                                    

🗝️

Merhaba,

Okunma sayımız güncel olarak 55.700 oldu, yeni gelen herkese hoş geldiniz demek istiyorum, hikayenin bir parçası olduğunuz için çok mutluyum.

Hazır sayımız artmışken sizden daha fazla destek beklediğimi söylemek istiyorum, yorumların ve oyların hikayeyi yazmayı sürdürürken nasıl motive ettiğini size anlatamam. Herkes destek yorumu atsa eminim istediğim sayıya kolayca ulaşabiliriz, bölüm sonuna sizler için sorular bıraktım belki bakmak istersiniz. İlk soruyu lütfen cevaplayın, hikayenin devamı için oldukça önemli.


50 oy ve 100 yorum diyelim mi?


yazar ig; rbabacann

kitap ig; tanvaktiofficial

kitap ig; tanvaktiofficial

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






36. MEZAR KAZICISI VE TANRI ULAĞI





Başımda keskin bir ağrı vardı, tüm düşüncelerimi alt üst eden ve uyuşmuş bedenimi kendine getiren. Uykunun en ağır safhasında gibi hissediyordum kendimi, uyanıp alarmı beş dakikalığına ertelediğin ama gözünü açtığında bir saatten fazla geçmiş olduğunu fark ettiğin o andaki gibiydim.

Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım, kuruyan boğazımın su hasretini dindirmek istiyordum ayrıca ağrı içinde ağrı kesici alsam fena olmazdı. Bilincim yarı yerindeydi ama yine de bu yeterli değildi, başımın dönmesinden ve zihnimle bedenim arasındaki itaatsizlikten bunu anlayabiliyordum.

Gözlerim aralandığında ise büyük bir şaşkınlığa uğradım çünkü gün daha neredeyse aymamıştı, Okan'ın beni yukarı taşımasından sonra sadece birkaç dakika geçmiş olmalıydı. Belki on dakikadan azdı, emin olamıyordum.

Baş dönmesini göz ardı ederek yavaşça ayağa kalktım, ellerimden destek alarak doğrulduğum anda tüm dünya başıma yıkılmış gibiydi. Zil zurna sarhoştum ve Okan'dan bu kadar şey saklarken nasıl bu kadar çok içki içtiğimi anlayamıyordum, belki o an bu tehdit aklımın ucuna bile gelmemişti belki de önemli olan uyuşmaktı, her ne pahasına olursa olsun uyuşmak.

Bu düşünce tüylerimin diken diken olmasına neden oldu, çünkü bana ait bir düşünce değildi beynime daha sonradan ekilen keskin ve güçlü kökleri olan bir fikirden ibaretti fakat bu fikri zihnime eken kişinin saygımı kazanmış olması bilinç altımdaki güçlü etkiyi kolayca açıklayabiliyordu.

Sonsuz yasın eşik bekçisi, diğerlerinin tabirine göreyse Ulaş Saylan, kapımı çaldığı bir gün barda kendinden geçene dek içtiğinde söylemişti. Demişti ki 'İçiyorum ama unutmak için değil, uyuşmak için. Çünkü kanayan yara unutulmaz, sadece kendini yarayı düşünemeyecek kadar uyuşturabilirsin.'

TAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin