44. BÖLÜM: "DÜN BUGÜN VE YARIN"

628 39 402
                                    

Merhaba,

Adım adım artık sondayız.

Final bölümünün gelmesi için 500 yorum ve 70 oy diyelim.

Keyifli okumalar.

yazar ig; rbabacann

🍷

44. DÜN BUGÜN VE YARIN


Dün, bugün ve yarın.

Elimde bir bilmece.

Yarın dünün aynısı, bugün hiç yaşanmıyor bile.

Sorular doğurgan, cevaplar kısır.

Ama elimdekiler her zaman prangalara mahkum bir salise.

Gerçek, yalan ve şüphe.

Elimde bir tekerleme.

Gerçek ve yalan birbirinin aynı, şüphe hiç silinmiyor bile.

Günahlar keskin, cezalar ödenmiş.

Ama elimdekiler her zaman düşürülmüş bir mahkeme.


🍷




Keskin bir baş ağrısı hissediyordum, saniyeler önceki tüm o kargaşa şimdilerde yerini derin ve korkutucu bir sessizliğe bırakmıştı. Karanlığın galip geldiği içsel dünyamda kendimi bulmaktan korktuğum yerde volta atarken zihnimin uzaklardan yankılanan acı yakarışlarını duyuyordum, bir an önce kendime gelmem gerektiğini haykırıyordu bu ses ama ikimizde biliyorduk ki söylenilen kadar basit değildi bu.

Ayaklarım bir uçurumun kıyısında sallanıyordu, aşağısı dipsiz kuyudan halliceydi ve başımı kaldırıp etrafıma baktığında bir yaz meltemini andıran esintiden başka hiçbir şey hissedemiyordum. Tam bu düşünce aklımın içerisinde kocaman bir düğüm olmuştu ki elimde tuttuğum ipin kıpırdadığını hissettim. Bu his karşısında geriye dönüp baktım, bunun bir metafor olduğunu biliyordum, karanlığın içerisindeyken geçmiş ve gelecek nerede bilemiyordun.

Eskilerden çözülen bu düğüm yüzüme yaz meltemiyle karışık yağmur tanelerini taşıdı, artık uzakta fırtınanın hakim olduğu düşüncesine sıkı sıkıya sarılabilirdim. Beni neyin karşılayacağını bilmiyordum bu yüzden sessizce bekledim, fırtınanın esintileri iyice etrafıma hakim olduğunda ciğerimi yakan o acı kokuyla yüzleştim. Her taraf buram buram lavanta kokuyordu.

Burayı ilk o zaman keşfetmiştim değil mi?

Etrafıma bakındım, ben bakındıkça birbirini kovalayan onlarca ateş böceği etrafı aydınlatabilmek için baktığım noktalara doğru hareketlendi. Ellerimden destek alarak çukurun dışarısına çektim kendimi ama biliyordum ki fazla uzaklaşamayacaktım.

"Anne?"

Kendi sesimi duyduğumda mideme inen keskin bir bıçak darbesiyle irkildim, birkaç metre uzakta üzerinde pijamalarım, kesilmiş saçlarım, çelimsiz bedenimle öylece dikiliyordum. Çaresiz ve korkmuştum, ne yapacağımı bilmiyordum ne söyleyeceğimi bilmediğim gibi, işte bu yüzden tüm çocukların tek dermanı olan şeyi mırıldanıyordum, "Anne!"

Oysa annem doğduğum günden itibaren tepkisizdi bana, duymazdı sesimi, bir gün olsa görmezdi beni. Kapalı odalarda, koltukların arkasında gizlenerek büyümüştüm. Onu bir an olsun üzmemek için kendimi her seferinde şiddetinden kurtulamadığım babamın karşısında bulmuştum.

TAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin