37-

941 63 6
                                    

Karan ile Kerem uzun bir aradan sonra eskiden olduğu gibi yanyana koltuğa yayılmış bir şekilde oturuyorlardı. Eskisinden esik olan şey ise neşeleriydi çünkü boş duvara asık suratlarıyla bakıp saatlerdir olduğu gibi sessizce oturuyorlardı.

Kerem öpüştükten sonra dizilerdeki utangaç kızlar gibi koşarak kaçtığı için kendine olan sinirini geçirmeye çalışırken, Karan Yağız'la son konuşmadıysan beridir aralarında oluşan garip soğukluğu anlamaya çalışıyordu.

Onunla bir anda konuşmayı kesmişti. Artık iş yerinde ciddi anlamda birbirilerini göremiyorlardı ve dışarıda zaten buluşmaları imkansıza yakın olduğu için uzaktan gördüğüyle yetinmeye çalışıyordu.

Dikkatini çekmek için yapmadığı saçmalık kalmamasına rağmen Yağız Nuh deyip peygamber demiyordu!

Onu özlemişti ...

Karan birini özleyince küçük bir çocuktan farkı kalmıyordu. Dudaklarını büzüp, kollarını birbirine bağlayarak dolu dolu gözleriyle özlediği kişiyi düşünmeye başlardı. Bu sefer bunlara ek olarak içinde ona karşı duygu yoğun arzu ve istekte vardı.

Günlerdir onu öpmemiş ve dokunmamıştı hatta kokusunu içine çekecek kadar yanına bile yanaşamamıştı . Geçen günler boyuncada Yağız giydiği gömleklerin düğmesini kapatmayı unutmuş gibi göğüsünün altına kadar açık bırakıyordu ve bu durum Karan'ı daha kötü etmekle kalmayıp ısınan havalara lanet etmesine neden oluyordu!

Havalar ciddi anlamda ısınmıştı ve Karan bile artık daha rahat kıyafetlerle işe gitmeye başlamıştı bunun için ona kızmak istemiyordu ama içten içe sinirini boşaltmak adına ona nispet yapar gibi giydiği kıyafetlerde içinin bir kısmını göstermeye dikkat ediyordu. Saçma bir kıskançlık ile bunları yapması da ciddi anlamda onu özlediği gösteriyordu.

''Kerem ben gidiyorum , gece gelmem belki .''deyip hışımla yerinden kalktı ve odasına geçti. Ardından ona nereye gittiğini soran adamı umursamadan üzerine aldığı ceketle ve anahtarlarıyla dışarı çıktı.

''Madem o gelmeyecek , ben giderim o zaman .''diye kendi kendine söylenip arabasına bindi ve beklemeden çalıştırıp park alanının dışına çıktı.

Geçen gün beraber işi ektiklerinde onun evinede gittikleri için yolu az çok biliyordu .

''Umarım evindesindir ... ''diye ani siniri geçince çaresizce mırıldandı. Gittiğinde evinde bulamazsa nasıl hissederdi ya da ne yapardı sonrasında bilemiyordu onun için evde olmasını diliyerek yoluna devam etti .

Nihayet evinin oraya vardığında korumayla olan kısa bakışlarının ardından bahçeye girip arabasını lar ederek seri adımlarla kapının önüne geldi .

Derin nefesler alarak titreyen elleriyle zile bastı...

Beklemesine rağmen hala açılmayınca bir kez daha bastı fakat yine sonuç alamayınca dudaklarını büzerek arkasına döndü.

''Önemli değil...''diye mırıldanıp yersizce dolan gözlerine eliyle hava gönderip yaşlarını geri göndermeye çalıştı.

Burnun çekerken yüzünü buruşturmadan edemedi, gerçekten aşırı bir özlem hissediyordu ve ailesinin ölüm yıl dönümüne bir kaç gün kalmışken sevdiği kişiden uzak kalmak onlara olan özlemini de tetikliyor gibiydi .

''Alacağın olsun .''diye titreyen sesiyle tekrar fısıldarken arkasından ''Ne alayım? '' diyen sesi duyduğunda şaşkınlıkla arkasına döndü.

Karşısındaydı. Ona gülümseyerek bakıyordu...

Gülmekle ağlamak arasında gidip gelirken bir kaç adım atıp kollarını sıkıca onun boynuna sardı. Nihayet hissetmek istediği koku burnuna doluyordu. Ayaklarını hafif kaldırmış bir şekilde boynuna sıkıca sarılırken dudaklarını omzuna bastırmıştı.

MİMAR -GAY- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin