Diğer elini de sağ yanıma koyduğunda "Baş başa kaldık, çirkin ördek yavrusu." dedi.
"Burada benden başkasını göremiyorum." dedim.
Araz, "Beni adamdan saymıyor musun?" diye sorduğunda gülerek "Galiba saymıyorum." dedim.
Araz bu dediğime güldükten sonra derin bir nefes verdi.
Gelişen olaylar onun için de oldukça tuhaftı.
"Ee bir şey demeyecek misin?" diye soran Araz'a "Ne diyebilirim?" diye sordum.
Araz sesini incelterek "Çok yakışıklısın, ah sana aşık oldum, seni deliler gibi seviyorum, lütfen benimle ol..."
Araz'ın cümlesinin bitmesine izin vermeden yakasından tutup kendime doğru çektim.
Araz ellerini duvardan çekip öne doğru birkaç adım geldiğinde "Ben öyle konuşmuyorum." dedim.
"Öyle konuşuyorsun, çirkin ördek yavrusu." diyen Araz, gözlerimin içine bakıyordu.
"Öyle konuşuyor olsam bile yakışıklı değilsin." dedim.
"Gözlerin niyeyse tam tersini söylüyor." diyen Araz ile gülümsedim.
"Sadece gözlerinden kendimi gördüm. Çok güzelim." dedim.
Araz bu dediğime kahkaha atarken bir anda dudağına yapıştım ve gözlerimi kapattım.
Kollarımı boynuna dolarken Araz, ellerini belime koymuştu.
Araz'ın kalp atışlarını hissetmek kendimi ona bırakmama sebep olurken oldukça huzurluydum.
Gözlerimi yavaşça açarken Araz dudaklarımızı ayırmıştı.
Konumlarımızı değiştirmezken "Hafızam yerine geldiğinde seni bırakıp üzeceğimi söylemiştin. Buna dayanamam, bu yüzden olmayalım da demiştin. Ne değişti?" diye sordum.
Araz gözlerimin içine bakarak "Ayrılacaksak da ayrılalım. Seninle olduğum her anı değerlendirmek istiyorum." dedi.
"Araz seni hafızam yerine geldiğinde bile bırakmayacağım. Eminim, sana aşığım." dedim.
"Peki, hafızan varken Denis'e olan tavrının sebebi neydi?" diye soran Araz'a "Galiba bunun cevabı hafızam yerine gelene kadar sır olarak kalacak." dedim.
Araz bu dediğime iç çekerken "Kafanı fena vurup kişiliğini değiştirmiş olabilirsin fakat bilek gücün yerinde olduğuna teminat verebilirim. Biraz da silah becerini gösterip Erva olduğunu kanıtla." dedi.
Gülerek yere düşen silahı aldım ve "Nasıl bir gösteri istersiniz, Araz Bey?" diye sordum.
"Etkile beni." diyen Araz ile gözlük ve kulaklığı tekrardan giydim.
Poligondaki üç farklı uzaklıktaki hedeflere baktıktan sonra gözlerimi kapattım.
"Bu mu yani?" diye soran Araz ile tabancayı sol elime aldım.
Derin bir nefes aldıktan sonra hedeflerin yerini ve bana olan uzaklıklarını hayal ettim.
En soldakinin kafasına sıktıktan sonra ikinci ve üçüncünün kalbine sıktım.
Gözlerimi açtığımda tahmin ettiğim yerlere tam birden atış yaptığımı gördüm.
Gözlüğü ve kulaklığı çıkardıktan sonra "Ee etkilendin mi?" diye sordum.
"Eh işte." diyen Araz'a "Beyefendiye bakın hele, beni beğenmiyor." dedim.
Araz, "Kendine ayıp ediyorsun, yine giderin var." dediğinde "Elimde silah var, bence söylediklerine dikkat et." dedim.
"Çenemi kapatıyorum." diyen Araz'a gülerken ikimizin telefonuna da aynı anda bildirim geldi.
Araz kendi telefonunu çıkarıp bildirime baktığında "Bu akşam yedide, toplantı varmış." dedi.
"Ne toplantısı?" diye sorduğumda Araz, "Mafyalar toplanıyor. Büyük ihtimalle konu senin hafıza kaybın." dedi.
"Toplamda kaç mafya toplanacak?" diye sordum.
"Bizimle birlikte on kişi. Hepsi en büyüklerden. Bu on büyük mafya ülkedeki tüm mafyalar ile bağlantılı ve emir verenler." dedi.
"Oldukça havalıymış." dediğimde Araz gülümseyerek "Havalı olduğumu düşündüğünü biliyordum!" dedi.
"İlla kendine pay çıkaracaksın." dediğimde Araz sırıtarak "Tabii ki." dedi.
Silahı masaya bırakırken "Acıktım gibi, gidip bir şeyler yiyelim mi? Sonra toplantıya gideriz." dedim.
Araz elimi tutup "Gidelim." dedi.
Birlikte atış poligonundan çıkarken ona baktım.
Bu adama ciddi anlamda tutulmuştum.
"Nazar değdireceksin, önüne dön." diyen Araz'a gülerek "Egoist." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezlik
Чиклит"Kendini nasıl hissediyorsun?" diye soran adama baktım. Daha birkaç dakika önce hastane odama dalan bu adam sanki her şey çok normalmiş gibi benimle muhabbet etmeye çalışıyordu. "Sanki bir bilinmezliğin içindeyim. Dört bir yanım karanlık ve o karanl...
