Uçurum

1.3K 144 45
                                    

Denis arabayı bir uçurumun kenarına park ettiğinde merakla çevreye baktım.

Birkaç saat boyunca yol gitme sebebimizin neden bu uçurum olduğunu anlamamıştım.

Denis, "Hadi arabadan in." deyince arabadan indim ve "Buraya neden geldik?" diye sordum.

Denis uçuruma doğru yürürken "Buraya arada gelirdik. Burası içini döktüğün yer." dedi.

"Neden burası?" diye sordum.

"Dertlerini hiçbir zaman bize açmazsın. Hep içinde tutarsın ve dolarsın. Dolduğunu fark ettiğimde seni buraya getirirdim. Rahatlayana kadar bağırırsın, çığlıklar atarsın. Sonra kendin gelip bana içinde ne tuttuysan anlatırsın." dedi Denis.

Böyle birine açılıp dertleşen bir tip olduğumu düşünmemiştim zaten.

Denis elimden tutup beni uçurumun kenarına çekti.

Uçurum ile aramızda iki adım bıraktığında "Hadi, dene." dedi.

Derin bir nefes verdim ve kendimi hazırladım.

Gözlerimi kapattığımda çığlığı bastım.

Tüm sesim vadide yankılanırken daha fazla çığlık attım.

Gözlerimde tuttuğum yaşlar yanaklarımdan süzülürken dizlerimin üzerine attım kendimi.

Yumruklarımı sıkarken kafamı gökyüzüne çevirdim ve en yüksek çığlığımı attım.

İçim gerçekten rahatlarken Denis yanıma oturdu.

Çığlıklarım yerini ağlamaya bıraktığında Denis bir elini saçıma koydu ve yavaşça okşamaya başladı.

Kafamı göğsüne yasladığımda "Hadi, dök içini. Rahatla." dedi.

"Hafıza kaybı yaşıyorum, hiçbir şey hatırlamıyorum. Bu sorun değil, geçici olduğu düşünülüyor ama hatırlamak istiyor muyum, emin değilim. Kaç kişinin canını yaktım? Nasıl kötü huylarım vardı? Yaşadıklarımı hatırlamak istiyor muyum, emin değilim." dedim.

"Evet, hayatta tanıdığım en sert kızsın. Oldukça soğuksun, vicdansızsın." diyen Denis'e "Hiç yardımcı olmuyorsun." dedim.

"Hiç şu yönden düşündün mü? Neden böyle oldun? Dünya sana neler yaptı da sen acılarını böyle etrafa saçıyorsun?" diye sordu Denis.

"Neden?" diye sordum.

"Dünya bana ne yaptı da böyle oldum?"

Denis, "Öz ebeveynlerin seni hiç umursamadan yetimhaneye attı. Bebekken evlat edinildin ve bakıcın tarafından şiddet gördün. Elin ilk kez on beş yaşında kana bulandı, senden faydalanan adamı öldürürken." dedi ve derin bir nefes verdi.

"Nasıl? O adam bana..." dedim ve cümlemi bitiremedim.

"Evet, o iğrenç şeyi yaptı. O adamın göğsünden tam tamına yirmi sekiz kere bıçakladın. En sonunda boğazını kestin. Seni bulduğumuzda öfke doluydun. Sadece öfke dolu. Sen acılarını öfkeye dönüştürüp büyüyen bir kızsın, Erva."

Denis'in gözlerinin içine baktım ve "Başka?" diye sordum.

"On yedi yaşındayken de bir hafta boyunca kayıptın. O zaman Rasim'in babası, üvey babanın en büyük düşmanı seni kaçırmıştı. Sana bir hafta boyunca işkence etmişti. Sen on altı yaşında mafya oldun. Sırf intikamını alabilmek için..."

Merakla sordum. "İntikamımı alabildim mi?"

"Sana dokunan ellerini kırdın, sana iğrenç ithamlarda bulunduğu dilini kestin. Seni tehdit ettiği şeyi yaptın, acı çektirerek öldürdün. Onun sana yapmak istediği gibi çığlıklar attırarak öldürdün, onu." dedi Denis.

Yavaşça doğruldum ve "Peki, kötü biri miyim? Bu yaşadıklarımdan dolayı iğrenç, duygusuz, kötü huylu, acımasız, en önemlisi masumlara zarar veren biri miyim?" diye sordum.

Denis gözümden akan yaşı parmağı ile kırılacak, narin bir eşyaymışım gibi sildi ve "Duygusuz, acımasız bir insan buna önem verir miydi, Erva?" diye sordu.

"Bilmem, verir miydi?" diye sordum.

"Vermezdi." dedi Denis.

Gözlerimin içine baktı ve "Sen önem veriyorsun, umursuyorsun. Çünkü ne kadar sert ve soğuk olsan da en çok senin kalbin hassastır. İnsanlara göstermesen de her hareketini en ince ayrıntısına kadar düşünür, en doğrusunu yaparsın." dedi.

"Onca kötü anı saydın, peki iyi ne yaptım bu hayatta?"

BilinmezlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin