Gidelim

1.3K 146 80
                                    

"Efendim güzel saçlım." diye telefonu açan Denis'in sesi oldukça güzel geliyordu.

Titreyen sesimle "Çok işin var mı?" diye sordum.

"Senden önemli hiçbir işim yok. Senin sesin niye titriyor? Neredesin? Araz nerede? Hemen gelip alayım." dedi Denis.

"Şirketten çıktım öyle boş boş yürüyorum." dedim.

"Sen bana mevcut konumunu gönder. Hemen gelip seni alacağım." diyen Denis ile konuşmayı hoparlöre aldım ve WhatsApp'tan mevcut konumumu attım.

"Şimdi geliyorum." diyenin Denis'in koştuğu sesinden belliydi.

"Tamam." dedim.

"Neler olduğunu anlatmak ister misin?" diye soran Denis'e "Geldiğinde konuşsak olur mu?" diye sordum.

"Tabii ki olur. On beş dakikaya oradayım. Sakın ağlama." diyen Denis ile kendimi sıkarak "Tamam." dedim.

Şarjım az diye telefon bildirim gönderince "Şey ben kapatıyorum. Şarjım azalmış." dedim.

"Tamam, en hızlı şekilde geleceğim." diyen Denis ile telefonumu kapattım.

Bu hafıza kaybı işi oldukça can sıkıcıydı, şimdi kendimi iğrenç bir kişiliğe sahip olduğumu görüyordum.

Hafıza kaybından önce Denis'e karşı oldukça açık hislerim varken şimdi neden Araz'ı kıskanıyorum?

Ne oldu bana?

Gözyaşlarım yanağımdan süzülürken birisi kolumdan tuttu.

Arkamı döndüğümde tanımadığım ya da hatırlamadığım sarışın bir adam olduğunu gördüm.

"Buyurun." dedim.

Sarışın adam telefonunu yüzümün yanına tutup bir ekranındaki siyah elbiseli fotoğrafıma bir bana bakmaya başladı.

"Sen kayıp kadınsın." dediğinde "Kayıptım. Bulundum." dedim.

"Ama hala aranıyor diye gözüküyorsun." diyen sarışın adama "Bir hata olmalı. Arkadaşlarıma kavuştum." dedim.

"Müsaadenle amirlerime sorayım." diyen adam ile "Tabii." dedim.

Amirlerim dediğine göre bir polis olmalıydı.

Adam telefonunu çıkarıp konuşurken kaşlarını çatmıştı.

Telefonunu kapattığında "Benimle gelmelisin." dedi.

Denis ve Araz'ın dikkat etmem için söylediği sözler aklıma gelince geriye doğru bir adım attım.

"Hayır, gelmeyeceğim."

Adam anlamayarak "Neden?" diye sorduğunda "Ben sizin numaralarınızı yer miyim?" diye sordum.

Adam derin bir nefes verdi ve kolumdan tutup "Gidelim." dedi.

Adamın kolumu tuttuğu kolunu tutup hızla ters çevirdim ve hızla ittirdim.

Adam öne doğru sendelenirken yapabileceklerim aklıma geldi.

Bir mafya olduğuma göre iyi dövüşüyor olmam lazım.

"Sana vuramam, benimle gel." diyen adam bileğimi tutunca "Gelmeyeceğim diyorum!" diye bağırdım.

"Kızı duymuyor musun lan, it?" diye bağıran Denis koşarak yanımıza geldi ve adamın suratına yumruk attı.

Sarışın adam birkaç adım gerilediğinde Denis yakasından tutup sokak direğine yasladı.

Denis, "Şimdi defol git! Yoksa elimden bir kaza çıkacak." derken öfkesi sesini titretiyordu.

Adamı yakasından ittirdiğinde adam koşarak gitti.

Denis bana döndü ve boy farkından dolayı biraz eğilerek "İyi misin? O herif sana bir şey yapmadı, değil mi?" diye sordu.

"Yapmadı, iyiyim." dedim.

Denis derin bir nefes verdikten sonra bana sarılınca parmak uçlarıma çıkıp kollarımı boynuna doladım.

Denis kafasını boynuma gömerken geride koşmaktan nefes nefese kalıp uzaktan bizi izleyen Araz'ı gördüm.

Onu daha fazla görmemek için gözlerimi başka yöne çevirdiğimde sadece birkaç saniye dayanabildim.

Geri Araz'a baktığımda sinirle yere tekme atıp bize ters yönde yürüdüğünü gördüm.

Ne yapacağımı bilemezken sustum.

Denis benden ayrıldıktan sonra "Hadi, gel. Gidelim." dedi.

"Tamam." dediğimde Denis ne kadar çekinse de elinden tuttu ve yürümeye başladı.

Bu yaptığı hareket beni şaşırtsa da ses etmeden peşinden yürüdüm.

Yolun ortasına yamuk bir şekilde park edilen arabayı gördüğümde Denis, "O adamın seni rahatsız ettiğini görünce arabayı rastgele bırakıp koştum." dedi.

Bu dediğine gülümseyerek "İyi bir adamsın, Denis Hakanoğlu." dedim.

"Bir mafya ne kadar iyi olabilirse." diyerek kapımı açtığında arabaya bindim ve "Bir mafyaya göre çok da kibarsın." dedim.

BilinmezlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin