Kuğu

1K 152 27
                                    

Erva'nın bıraktığı poşeti açtığımda telefon, tabanca gibi işime yarayacak birçok eşya vardı.

Bu yaptığı beni gülümsetirken poşeti alıp evden çıktım.

Araz'a baktığımda arabasına yaslanmış beni bekliyordu.

Metehan da onun bacak boyundan oldukça kısa olmasına rağmen yanında arabaya yaslanmış bana bakıyordu.

Bir de ikisi de güneş gözlüğü takmıştı.

"Birdi, iki oldu." diye söylenirken yanlarına gittim.

"O poşet ne?" diye soran Araz'a "Erva benim için hazırlamış." dedim.

"Anladım. Hadi, arabaya binin." diyen Araz ile arka koltuğun kapısını açtım.

Metehan ile arka koltuğa oturmayı planlıyordum.

Metehan ise dayısına ön koltuğun kapısını açtırmıştı.

"Hey! Ön koltuk benim hakkım olmalı." dedim.

"Ama şen ayka kapıyı açtın." diyen Metehan ile Araz, "Abla öne otursun mu?" diye sordu.

Metehan surat asarken "Benim daha iyi bir fikrim var." dedim ve ön koltuğa oturdum.

Metehan bana bakarken "Hadi, kucağıma otur." dedim.

Metehan sırıtarak kucağıma oturunca Araz kapımızı kapattı.

"Dayım şenin bir kuğu olduğunu söyledi." dedi.

Bu dediği gülümsetirken Araz şoför koltuğuna oturdu.

Araz, "Metehan, sen çirkin ördek yavrusunun hikayesini bilir misin?" diye sordu.

"Bilmiyoyum. Hem öydek nasıl çiykin olabiliy? Ben onları çok çok çok sevimli buluyorum!" dedi Metehan.

Araz bana bakarken "Ben de öyle buluyorum." dedi.

Bu dediği utanmama sebep olurken Araz, "Çirkin ördek yavrusunun hikayesini anlatayım o zaman." dedi.

Metehan heyecanla Araz'a bakarken Araz arabayı çalıştırıp hikayeyi anlatmaya başladı.

"Bir çiftlikte bir ördek ailesi yaşıyormuş. Bu ördek ailesinin tam tamına yedi yumurtası varmış."

"O yumuytalay onlayın yavyulayı mı?" diye soran Metehan ile Araz, "Evet öyle." dedi.

"Güneşli bir sabahta altı yumurta çatlamış ve ördek yavruları hayata başlamışlar fakat aralarındaki en büyük yumurta çatlamamış. Tabii anne ördek endişelenmiş. Gecikmesine rağmen en büyük yumurta da çatlamış." diyen Araz ile Metehan heyecanla "Kaydeşleyi ile oyun mu oynadı?" diye sordu.

"Maalesef oynayamadı. Çünkü kardeşlerine hiç benzemiyormuş. Diğerlerinin aksine gri tüyleri varmış. Bu sebepten herkes ona çirkin diyerek dalga geçmiş."

"Ama bu çok kötü!" diyen Metehan ile "Bence masalın sonu güzel bitecek." dedim.

"Çirkin ördek yavrusu her gün farklılaşmış, ördeklere göre çok büyükmüş. Bir gün canına tak etmiş ve evinden kaçıp gitmiş. Aylar, yıllar geçmiş ve bir kış yağan kardan ötürü hastalanmış. Onu fark eden bir çiftçi ise onu iyileştirmek için yanına almış." diyen Araz'ın sözlerinin arasında Metehan'a baktım.

Ağzı açık heyecanla Araz'ı dinliyordu. Araz ise yola odaklanmasına rağmen hikayeyi anlatmaya devam ediyordu.

"Yıllar geçmiş ve bizim çirkin ördek yavrusu çok güzel bir kuşa dönmüş. Onu görenler tekrar dönüp dönüp bakıyorlarmış. Çirkin ördek yavrusu bulunduğu durumdan memnun olsa da içini bir soru rahatsız ediyordu. Ben kimim?"

Araz göz ucuyla bana baktığında bu çocuk masalının benimle ne kadar çok uyuştuğunu fark ettim.

"Çok güzel olan bu çirkin ördek yavrusu tekrar yola koyulmuş. Kendisine benzeyen birilerini bulmaya çalışmış."

Metehan heyecanla "Bulabilmiş mi?" diye sordu.

"Evet, bulmuş. Meğerse bizim çirkin ördek yavrusu yanlışıkla ördek yumurtalarına karışan bir kuğuymuş."

Araz cümlesini bitirirken elimi tuttu.

"Şen bu yüzden mi bu abladan kuğu diye bahşediyoysun?" diye soran Metehan ile Araz, "O daha çirkin ördek yavrusu." dedi.

"İşmini hatıylayınca kuğu olacak!" diye bağırdı Metehan.

Yaşına göre oldukça zeki bir çocuktu. Hemen olaylar arasında bağ kurup yorum yapmıştı.

"Evet, kuğu olacak." diyen Araz ile gülümsedim.

BilinmezlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin