2. ÖZEL BÖLÜME HOŞ GELDİNİZ
KOMUTANIMIN 4 MİLYON OLMASINA ÇOK AZ KALDI BUNUN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM ŞADŞGKADŞLGAKD
KOMUTANIMIN BİRİCİK KIZI OLAN AŞKININ KİTABI BÖLÜM SONUNDA
AYRICA AVUKAT ADLI KİTABIMDA YAKINDA 1 MİLYON OLACAK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM SİZLERE.
VOTE VERDİYSENİZ BAŞLIYORUZ.
---
Derin nefes alarak masada duran karneye yüzümü buruşturarak baktım. Fatih gözüne toz kaçmış yüzünü şekilden şekle sokarken kafamı Aşkına çevirdim.
Sen daha ilkokul bire gidiyordun. Senin matematik dersin nasıl bir olabilir ki?
Ağzım bir şey demek için açılınca geri kapanıyordu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Karşımda bir dişsiz bir şekilde sırıtan kızıma baktım.
Utanmıyordu.
Neden utansın Kiraz? Kız biri iyi bir şey sanıyor herhalde! Sayılarla arası iyi olsa bilirdi nasıl kötü olduğunu.
Beden dersi bile dörttü! Kafamı Fatihe çevirdiğimde Aşkına kollarını uzatıp, kucağına oturttu kızımızı.
''Güzel kızım seninle ne yapacağız biz?'' Fatih, Aşkına şu güne kadar ne sesini yükseltmişti ne de ters bir şey söylemişti. Bu durum Aşkında babaya güven duygusu değil de '
babam bile bağıramıyor bana siz kimsiniz?' havası veriyordu. Takıldığı tavır ve üslup bu yöndeydi.
''Bilmiyorum ki babam! Anneme soralım öğretmen olan o.'' Dediği şeyle çıldıracak gibi olsam da kendimi tuttum. Fatihin aklına daha yeni bir şey gelmiş gibi kaşlarını çatarak bana döndü;
''Kirazım harbiden sen öğretmensin bu kızın notları ne böyle?'' Böyle olmuyordu işte. Güzel kızımı ne zaman ders çalıştırmaya kalksam aklımı bir şekil çelip, tüyüyordu.
''Terzi kendi söküğünü dikemez baba.'' Kızımın dediği şeyle şokla ona baktım. En azından Türkçe dersi güzeldi. Fatih, Aşkının kafasına küçük bir buse kondurup;
''Haklısın kızım.'' dedi. O sırada içeri gelen annemle bakışlarım ona döndü. Elinde tuttuğu iki yüz lirayı Aşkına göstererek;
''Yerde para buldum kimin acaba?'' dedi. Aşkın normal bir şekilde para verildiğinde nedense almıyordu. Annemde böyle küçük oyunlara giriyordu.
''Üstünde Atatürk varsa benim!'' Fatihin kucağından atlayarak anneme koşmuştu. Annem onun elinden tutarak, odadan çıkardı.
Annem birkaç günlüğüne bizi ziyarete gelmişti. Girmiş olduğumuz yarı tatilde Fatihle birkaç gün kaçamak yapmamız için Aşkına bakacaktı. Fatih, Aşkının gitmesini fırsat bilip yanıma yanaştı.
Bir elini karnıma sarıp, hafifçe okşadı.
''Belki Aşkın ilk çocuk olduğu için böyle olabilir ama ben eminim ki oğlumuz doktor olacak.'' Şaka gibi doğmamış çocuktan medet umuyordu.
Ayrıca Aşkın geri zekalı değildi.
''Ben diyorum ki Aşkının Türkçe dersi zaten iyi. Daha iyi olması için onu özel derslere gönderelim mi?'' Mantıklıydı aslında.
Olmayan bir şeyi zorlamak yerine olana yoğunlaşırsak en iyisi olurdu. Simli kedimi kafamı sallayarak onayladım.
''Hem sen bavulları hazırla da oğlumuz daha fazla büyümeden özlemimizi biraz daha giderelim.'' Fatihin mırıldanır şekilde söylediği şeyle burnunu yanağıma sürttü. Hızlıca gülümseyerek ayağa kalktım.
''Daha cinsiyeti belli değil! Ne erkeği simli kedim?'' Fatih omuz silkerek ayağa kalktı.
''Ben anlamam hatun! Ben asker adamım hislerim kuvvetlidir.'' dedi. Gülümseyerek bende ayağa kalktım. Fatihin dudaklarına küçük bir öpücük kondurup, odama geçtim.
Gülümseyerek bavulları hazırlarken çalan telefonla elimi telefona attım. Kardeşimin aradığını görünce sırıttım.
''Dayıların en şerefsizi, ne haber?'' Kardeşim sadece Aşkın'ın doğum gününde burada olmuştu. Bir daha da gelmemişti.
''İyidir annelerin en güzeli. Nerede benim bal dudak yeğenim?'' Aradığı zamanda Aşkınla konuşmak için arıyordu. Yüzümü buruşturarak bavulu doğru adımladım. Açtığım bavula eşyaları yerleştirirken kardeşimle konuşuyordum.
Özlemiştim şerefsizi.
''Senin bal dudak yeğenin anneannesiyle markete gitmiştir.'' dedim. Annem genellikle Aşkınla sadece market konusunda anlaşabiliyordu.
Kibarca bir şey isterken kimse ona hayır diyemiyordu.
''Desene o zaman benim kart ekstraları yine dolacak.'' Ve evet alışverişin faturasını kardeşime kitliyorduk.
''Ama feda olsun Aşk kızıma! Diğer afacan ne zaman çıkıyor mapustan?'' Bir elim karnımı bulurken tekrar gülümsedim. Yine anne oluyordum.
''Dayısı onun gelmesine daha sekiz ay var.'' Karşıdan derin bir iç çekme sesi gelince duraksadım.
''Bir daha yatırmasın Allah!'' Yüksek sesli bir kahkaha attığımda kardeşimde gülmüştü.
''Her neyse ablaların gülü ben gidiyorum paydos bitti!'' Onun dediğiyle gülümsedim. Telefonda kısa bir vedalaşma yaşayıp, kapattık. O sıra konuşarak bavulumuzu hazırlamıştım.
Aşkını tek bırakıp, iki gün de olsa tatile gitmeyi hiç istemiyordum.
---
''Sen Atasözü biliyor musun peki Aşkın?'' Babam, Aşkını dizine oturtmuş sohbet ediyordu. Bir on dakika sonra gidecektik.
''Biliyorum tabi dede!'' Babam merakla Aşkını daha sıkı tutup, 'hımm'ladı.
''Peki ne biliyormuş benim Aşk kızım?'' Aşkın sanki çok önemli bir şey söyleyecek gibi babama eğildi.
''Aklına başıma gelirse ekime gelmezse ocak mart eylül.'' Ağzım şokla açılırken ayları yanlış saymasına mı yoksa Atasözü diye bildiği şeyin ne demek olduğuna mı şaşıracaktım?
Kendimi yerden yere atarak ağlayasım vardı.
İlk çocuğum nasıl büyümüştü böyle? Fatihin burada olmamasına sevinirken babam Aşkına nasihat veriyordu.
O daha çocuk!
Ne yapacağımı bilemez bir şekilde dururken Fatih bavullarla gelmişti. Bir elini omzuma koyarak;
''Hadi hazırsan gidelim Kirazım. Yolumuz uzun.'' Kafamı sallayıp, onu onayladığımda Fatih, Aşkına birkaç buse kondurup, şakalaşıyordu.
Ondan ayrı kalmamak için sürekli görev muafını kullanıyordu.
Ailemiz mutluydu, yıllar geçtikçe genişliyordu. Sekiz ay sonra aramıza katılan bir birey daha olacaktı.
Allah'ıma binlerce kez şükür olsun mutluydum.
Özel bölüm son
Hadi Aşkının kitabına gidelim her gün en az bir bölüm gelecek :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutanım -texting ✔️
Chick-LitTamamlandı. Bu kitapta kaos, mafya, üzüntü yok. Bol bol mizah var. Tamamlandı. Yetişkin içerik vardır, rahatsız olacaksanız okumayın. Kurgusu tamamen bana aittir. Siz: Nasıl arkadaşsın ulan sen? Siz: bir ceketini çaldım diye numaranı da değişme...