"Kızlar bu Ömer, Ömer EROĞLU..."
*******
"Gel Ömer kızlarla tanış." Ömer babamın lafını ikiletmeden yanımıza geldi. Babam eliyle beni göstererek "Bu kızım Miray. Bu da..." diyerek bu sefer eliyle Nazlı'yı gösterdi. "Murat'ın kızı Nazlı."
Ömer sanki benimle daha önce hiç tanışmamış gibi elini uzattı. "Merhaba Miray, ben, Ömer." dedi. Başımla selam verip Nazlı'ya baktım. Ömer bu sefer elini Nazlı'ya uzatmıştı. Nazlı tam bir şey diyecekken babam ondan önce davrandı. "Kızlar Ömer bu arada Rüzgar'ın kuzeni. Rüzgar'ı tanıyorsunuz zaten." "Sanki Ömer'i tanımıyoruz." Sesli düşünmüş olmalıyım ki babam "Miray bir şey mi dedin kızım?" Başımı hayır anlamında salladım. "E hadi sofraya geçelim." Nazlı ile başımızla onaylayıp sofraya ilerledik.
"Esra 2 tane daha servis aç masaya." diye seslendi babam. "Baba, Esra'yı ne zaman bu evden gönderiyoruz?" O sırada Esra ile göz göze geldim. Başımı babama çevirdiğimde Esra'ya bakıyordu. "Ne oldu kızım?" "Ne zaman buraya gelsem 'Sizin burada ne işiniz var' diye soruyor." Babam Esra'ya dönüp "Öyle mi Esra?" diye sordu. Gözlerimi devirdim. Çünkü babamın şuan bana inanmaması sinirimi bozuyor. "Hayır efendim, ben Miray Hanıma neden öyle bir şey diyeyim." Esra'nın dediği şey şaşırmama neden oldu. Ben cevap verecekken konuşan Nazlı oldu.
"Neden yalan söylüyorsun Esra? Köksal Amca bu kız yalan söylüyor. Kapıyı açar açmaz 'Sizin burada ne işiniz var' diye Miray'a sordu. Ve nedense her defasında aynı şeyi yapıyor." Babam Nazlı ve bana bakıp daha sonra Esra'ya döndü. "Seninle daha sonra konuşacağız. Şimdi gidebilirsin." Esra babamı başımla onaylayıp salondan uzaklaştı. "Sen merak etme kızım ben bu durumu halledeceğim. Ama şimdi bu mutlu anımızı bozmayalım." "E hadi anlatın bakalım nereden aklınıza geldi İstanbul'a gelmek?" Nazlı ile birbirimize bakıp konuşmaya başladım. "Biliyorsunuz ki mezuniyetimize çok az bir zaman kaldı. bizde düşündük ki bu süreyi sizinle birlikte geçirelim, hem bayadır birlikte vakit geçirmiyorduk." Konuşan Murat Amca oldu.
"Çok haklısın kızım. İyi ki geldiniz." Tebessüm edip tabağıma masadakilerden azar azar aldım. "Miray Hanım bu kadar şeyle doyacak mısınız?" Ömer'in söylediği şey kısa süreliğine şaşırmama neden oldu. "Merak etmeyin Ömer Bey, doymazsam tekrar alırım."
Ömer'in burada olması iyice canımı sıkmıştı. İyi de babamla Ömer nereden tanışıyorlar ki?
Saate baktığımda 12'ye yaklaştığını fark ettim. Yemekti kahveydi sohbetti derken zamanın ne çabuk geçtiğini fark etmedik sanırım. Yol yorgunu olduğum için çok fazla uykumun geldiğini fark ettim.
"Lafınızı bölüyorum ama ben müsaadenizi isteyeceğim. Saat baya geç olmuş." "Ne demek Miray Hanım müsaade sizin. Ben de artık kalksam iyi olacak. Köksal Bey her şey için çok teşekkür ederim." Babam Ömer'e tebessüm edip "Ne demek Ömerciğim, yine bekleriz. Asıl ben sana teşekkür ederim. İyi ki geldin."
Babamın son söylediği şeye hak vermiştim. Ömer ile kötü bir başlangıç yapmış olsak da bu gece sohbeti ile gerçekten bana iyi gelmişti. Yüzümü güldürmeyi başarmıştı. Tıpkı Rüzgar gibi...
"Miray, iyi misin canım?" Nazlı'nın koluma dokunmasıyla irkildim. "E - evet iyiyim kuzum merak etme, sadece dalmışım." Nazlı başı ile onaylayıp "Hadi gel Ömer kapıda geçirelim onu."
Nazlı'yı başımla onaylayıp kapıya doğru ilerledim. "İyi geceler Miray Hanım." dedi Ömer. "İyi geceler Ömer Bey." diyerek karşılık verdim Ömer'e.
Ömer, babam ve Murat amca Ömer'i arabasına doğru geçirdi. "Miray sen bu adamı tanıyor musun?" "Evet. Rüzgar'ın kuzeni. Daha önce barda karşılaştık." "Neden hiç bahsetmedin?" Salona geçerken Nazlı'ya cevap verdim. "Nasıl bahsedebilirim ki? O gece Rüzgar ve Ömer kavga etmişti. Bardayken yani. Sadece o zaman görmüştüm Ömer'i... ta ki bugüne kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceSevmek. Tek bir kelime insanın hayatını değiştirir mi? Onların değiştirdi. Korkmadan sevdiler. Biri sevmeyi öğrendi, diğeri sevmeyi öğretti. Bazen korktular bazen acının üzerine koştular ama asla vazgeçmediler... ...