1.BÖLÜM - MERAK

1.7K 39 83
                                    


Miray

"Kızım uyansana derse geç kalacağım senin yüzünden."

Nazlı'nın beni dürtmesiyle midem daha çok ağzıma geliyordu. Başımın ağrısı ise dayanılmaz derecede kötüydü.

Dün gece kulüpte biraz fazla kaçırmıştım ve eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum. Sanırım yine Nazlı toplamıştı arkamı.

"Miray kalk artık hadi kalk kalk kalk ka-"

Daha fazla dayanamadım ve bir hışımla banyoya koştum.

"Bu kadar içecek ne vardı sanki. Kim dedi sana kulübe git diye. Hem gidiyorsun hem haber vermiyorsun. Haber ver en azından. Yollardan topluyorum seni."

Tahminlerimde yine yanılmamıştım. Nazlı da olmasa ne yapacaktım ben.

Nazlı'nın yüzüne baktım ve;

"Bitti mi?" diye sordum. Çünkü gerçekten daha fazla dinleyecek gücüm yoktu ve başım da çok fazla ağrıyordu.

Kusma işim bittiğinde elimi yüzümü yıkamak için saçlarımı toplamaya başladım. Nazlı gelip arkamdan saçlarımı tutmaya başladı. Ah canım arkadaşım.

"İyi misin Miray?" deyip endişeyle bana bakmaya başladı.

Ne kadar söylense de benim için endişelendiğini biliyordum. O benim çocukluk arkadaşımdı. Aslında arkadaş demek arkadaş kelimesine hakaret sayılırdı. Biz onunla kardeş gibiydik.

Nazlı'ya bir cevap vermediğimi hatırlayınca hemen konuşmaya başladım.

"İyiyim, sadece dün yeni bir şeyler denedim ve çok ağır geldi sanırım bu yüzden midem bulandı." Diye cevap verip odama geçtim. Nazlı da arkamdan geliyordu.

"Anlaşılan dün geceki doğum günü partisi baya olaylı geçti." Diye konuşup yatağımın yanındaki bülbül kafesi olan koltuğuma oturdu.

"Sen benim doğum günü partisinde olduğumu nerden biliyordun sayın baş komiserim?" diye dalga geçerek konuştum ve dolabımdan aldığım kıyafetleri üzerime giyinmeye başladım.

Nazlı gülerek bacak bacak üzerine attı ve;

"Biliyorsun ajanlarım var, bana her şeyi anında haber veriyor." Diyerek saçını arkaya savurdu.

" O Mert'i bulduğum yerde geberteceğim. Her şeyi söylemek zorunda sanki." diye söylendim. Eğer Nazlı'ya söyleseydim gitmeme izin vermezdi ya da oda gelirdi ve biliyorum ki Nazlı böyle yerleri hiç sevmezdi.

Ben eğlenmeyi çok seven birisiyim. Gürültülü ortamda bile uyuyabilme potansiyeline sahibim ama Nazlı asla gürültüde uyuyamaz. O daha sakin bir yapıya sahiptir. Fakat tabii ki ikimiz bir araya gelince çılgınlar gibi eğlenmesini de bilirdik.

"Miray eğer Mert haber vermeseydi neler olurdu bir düşün. Dün gece partisine gittiğin Melis denen kızın eski sevgilisi gelip olay çıkartmış. Ben geldiğimde sen kulübün kapısında yarı baygın yatıyordun." deyince gerçekten çok utanmıştım. Nazlı'yı böyle durumlara sokmayı sevmiyordum.

Nazlı utandığımı görünce hemen yanıma gelip bana sarıldı. Tabii ki bende ona sarıldım. Sarılmayı seven bir yapım vardır bu arada.

"Hey utanma kızmadım sana. Sadece haber ver bana giderken en azından nerede olduğunu bileyim."

Gerçekten Nazlı iyi ki hayatımdaydı. Onu çok seviyordum. Biraz daha konuşup Nazlı'nın hazırladığı kahvaltı masasına geçtik.

Kahvaltı esnasında Nazlı'yı soru yağmuruna tutmaya başladım. Ağzıma bir zeytin atıp;

"Ee sayın baş komiserim anlatın bakalım nereden öğrendiniz siz bu kadar olayı?" derken az daha boğuluyordum. Neden mi? Zeytin çekirdeğini yutacaktım az kalsın...

Nazlı bir anda panik yapıp sırtıma vurmaya başlayınca sırtımın kıpkırmızı olduğunu hissettim. Yahu bu kızın eli neden bu kadar ağırdı?

" Miray ağzında yemek varken konuşma diye kaç kere diyeceğim sana?" Nazlı söylenirken bende çayımdan bir yudum alıyordum. O sırada içtiğim çay da nefes boruma kaçınca beyaz ışığı gördüğümü hissettim.

"Ben diyorum ki..." Nazlı bana baktı. Büyük ihtimalle ne diyeceğimi merak ediyordu. "Ne diyorsun?" "Şurada birkaç ay sonra mezun olacağız. E malum babam da yurtdışına şirket açmayı düşünüyor." Evet anlamında kafasını salladı. "Hatta bunun için Köksal amca çok heyecanlı. Biz bile heyecanlıyız." "Evet. Ben diyorum ki o yurtdışındaki şirketin başına biz mi geçsek?"

İlk önce şaşkın bir şekilde yüzüme baktı daha sonra devam etti. "Olabilir neden olmasın. Peki bunu babanla konuştun mu?" Kafamı hayır anlamında salladım. "Daha değil. Derslerden vakit bulamadım." Deyince kahkaha attı birden. "Derslerden mi yoksa gece kulüplerindeki partilerden mi?" dediğinde hala gülüyordu. Ona gözlerimi devirip kahvaltıya devam ettim.

Maceralı kahvaltımızdan sonra masayı topladık. Nazlı'nın olayları nereden öğrendiğini de öğrenmiştim. Gittiğim kulüpteki Burak söylemişti. Burak o kulüpte yarı zamanlı barmenlik yapıyordu ve Nazlı'yı seviyordu. Burak için Nazlı deyince akan sular dururdu. Olayları anlatması için Nazlı'nın gülümsemesi yeterdi.

Benim bugün öğleden sonra dersim vardı. Nazlı'nın ise sabah dersi vardı ve geç kalmamak için arabasının anahtarını alıp hemen çıktı.

Nazlı hukuk bölümünde okuyordu. Çocukluk hayaliydi iyi bir avukat olmak. İkimizin de mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.

Ben ise mühendislik bölümündeydim. Yazılım mühendisi olmak istiyorum. Teknolojiyi, bilgisayarı deli gibi seviyorum. Aslında çocukken öğretmen olmak istiyorum derdim fakat daha sonra bilgisayara aşık olmaya başladım. Nazlı ile fakültelerimiz aynı kampüsteydi. Bu yüzden çoğunlukla hep beraber takılırdık.

Onun dersleri genelde sabah olurdu, benim ise öğleden sonra. Öğle aralarında beraber yemek yer Mert'i de aramıza dahil ederdik. Mert üniversitenin ilk senesinde tanıştığımız bir arkadaşımızdı. Arada pis işlere karışırdı ve bu yüzden arkasını toplamak zorunda kalırdık. Ama bu hayatta babamdan sonra tanıyabileceğim en iyi erkeklerden biridir Mert.

Babam demişken kendisi Öcal Holding'in sahibidir. Türkiye'de bir çok ilde şirketleri vardır ve bu sene de yurtdışında bir kaç şirket açmak için uğraşıyor.

Saate baktığımda bu yavaşlıkla öğleden sonra olan dersime geç kalacağımı düşünüp hemen sade bir makyaj yapıp bende arabamın anahtarını alıp evden çıktım.

Üzerime bugün sade bir şeyler giyinmeyi tercih etmiştim. Kot şort ve beyaz bir tişört kesinlikle vazgeçilmezimdi. Zor anlarda kesinlikle kurtarıcı parçalar oluyordu.

Yolda giderken Mert'i aradım. İlk çalışta açmadı. Tekrar aradım bu sefer tam kapatacakken açtı telefonu. Ses vermeyince ilk ben konuştum.

"Mert orda mısın?" dedim ve birkaç saniye bekledim. Sanki nefes almaya zorlanıyormuş gibi sesler çıkarıyordu. Değişik sesler duyuyordum.

"Mi- Miray" dedi ve sustu. O an bir şeyler olduğunu anlamıştım. Ben tam konuşacakken arkadan yüksek bir ses geldi.

"......."

Duyduklarım karşısında kesinlikle şoka girmiş durumdaydım.

Bu sefer sanırım Mert çok kötü batmıştı.




Herkese merhaba,

Yıldıza basıp oy verirseniz ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum. :)

İyi okumalar..


Instagram : siyah.hikayesi1

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin