Nazlı
Bu hayatta hep kaybettim. Çocukken çok içime kapanık biriydim. Miray çıkardı beni o kapandığım yerden.
Çocuk parkında yere düşmüştüm, Miray tuttu elimden. Bir daha da bırakmadı. İyi ki bırakmadı.
İlk okul, orta okul, lise ve üniversite..
Hep beraberdik. Lise de birini sevmiştim, Miray çekti aldı beni o sevgiden.
Üniversitenin başında Onur'u sevmiştim. Yine Miray kurtardı beni.
Hep yanımda oldu. Asla bırakmadı.
Çünkü yanlış tercihler yapıyordum. Lise aşkım yanlıştı. Onur yanlıştı. Demir..
O yanlış değildi, hissediyordum.
Yüreğim evet diyordu. Evet, o doğru kişi.
Geçmişimde hiç kaybetme korkusunu yaşamamıştım.
Şuan her şeyi yaşıyordum. Acı, kaybetme korkusu, hüzün..
Yeni yeni sevmeye başladığım adam o masada yatıyordu. İyi olsun istiyordum. Oradan kalksın yanıma gelsin istiyordum.
Yaşasın istiyordum.
Her şeye razıydım. Yeter ki yaşasın.
Hiç kaybetmedim. Kaybedeceğim ilk insanın o olmamasını diliyordum.
Kapının önünde Miray'ın kollarına yığılması gitmiyordu gözlerimin önünden. Ne yapacağımı bilmeden bakıyordum sadece.
Ne olduğunu idrak edemiyordum ki bir şeyler yapayım. Demir'i yere bırakan, ambulansı arayan da Miray'dı.
Ben sadece bakıyordum. Bakarken ağlıyordum.
Son günlerde benim için önemli biri olmuştu Demir.
Şimdi o masada yatarken ben sadece ameliyathane odasına bakıyordum.
"Nazlı, otur istersen durma öyle ayakta."
Mert konuşunca ona sadece ağlamaktan kızarmış gözlerimle baktım. Oturamazdım. Demir oradan çıkınca ona koşmam, elini tutmam gerekiyordu.
Yanında olduğumu bilmeliydi. O, orada canıyla boğuşurken ben nasıl oturabilirdim?
Başımı olumsuz anlamda salladım ve ameliyathane kapısının önünde beklemeye devam ettim.
Nasıl anlatılırdı ki içimde ki bu duygular. Hislerimi hala çözememiştim fakat onu seviyordum. Sevgimin boyutunu bilmiyordum ama seviyordum.
Sadece seviyordum.
Birini kaybettiğinde ya da onunla tüm bağlarını kopardığında içinde bir boşluk hissedersin. Canın yanar, nefes alamazsın.
Olduğun yerler boğar seni, duramazsın.
İçimde öyle bir boşluk vardı. O boşlukta kaybolmaya başlamıştım şimdiden..
Boğazım düğümleniyor, konuşamıyordum.
Konuşsam belki de neler anlatacaktım.
Ameliyathanenin kapısına bakarken aklıma Fransa'da 'gitme, benimle kal' demesi geldi.
Gitmedim Demir. Ben buradayım.
Ama ne olur sen gitme.
Dayanamam.
Okulun bahçesinde onu ilk gördüğüm anı hatırlayınca tekrar hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Dizlerim artık beni ayakta tutmuyordu.
Üzerimdeki kıyafete aldırmadan kendimi kapının önüne bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomantizmSevmek. Tek bir kelime insanın hayatını değiştirir mi? Onların değiştirdi. Korkmadan sevdiler. Biri sevmeyi öğrendi, diğeri sevmeyi öğretti. Bazen korktular bazen acının üzerine koştular ama asla vazgeçmediler... ...