34.BÖLÜM - NİKAH

40 0 1
                                    


"Bak kardeşim ben senin sevgilin olan Miray değilim anla artık şunu." Nazlı kapıya çıkıp "Kim gelmiş?" dediğinde "Demir'in kuzeni." dediğimde Ömer "Demir'in kuzeni mi?" diyerek salondan girişe geldi. Bu adam kimdi? Bana neden tanıdık geliyordu? "Biri artık bana o gece neler olduğunu ve de bu adamın kim olduğunu anlatabilir mi?" "Ben anlatayım." dedi Rüzgar denilen şahıs. "Şuan değil Rüzgar." dedi Ömer. "Yahu arkadaşlar bu zaman ne zaman gelecek. Nazlı'ya soruyorum şimdi değil diyor, Mert'e soruyorum tam anlatmaya başlayacak sonra boş ver deyip geçiştiriyor, e sen Ömer... sende zamanı gelince diyorsun. Yeter artık ben durumdan sıkıldım." cümlem bittiğinde bu sefer başka bir ses duydum. "Rüzgar, aşkım burada ne arıyorsun?" Bu ses, sanki ben bu sesi bir yerden hatırlıyorum. Allah kahretsin neden hiçbir şey hatırlamıyorum. Bu adam kimdi? Bu ses kime aitti? Ve bu adam neden elinde çiçekle sürekli benim kapıma geliyordu?

"Sanki ben bu hanımefendinin sesini bir yerde hatırlıyorum. Sizle daha önce karşılaştık mı?"

"Hayır." dedi ciddi bir şekilde. "Rüzgar büyük ihtimalle size geçmiş olsuna gelmiş elindeki çiçeklerle. Sonuçta kuzeni Demir'in kız arkadaşının arkadaşısınız."

Tam konuşacakken Nazlı araya girdi. "Birincisi Miray benim arkadaşım değil kardeşim. İkincisi bizim aile ilişkilerimiz seni hiç ilgilendirmez. Üçüncüsü ise nişanlanı da al git buradan Kübra." deyip koluma girdi "Hadi kuzum evimize geçelim." deyip eve girdik. Hala burada neler döndüğünü bilmiyordum ama öğrenecektim. Bende Miray isem bu olayın peşini bırakmayacaktım.

RÜZGAR

"Senin burada ne işin var lan?"

"Aşkım sakin ol. Seni falan takip ettiğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Benim evim çaprazdaki ev." eliyle işaret ettiği eve baktım. "Kübra ne saçmalıyorsun Allah aşkına. Defol git bi başımdan."

"Aşkım yemin ederim doğruyu söylüyorum."

"Aşkım falan deme bana."

"Ne diyeyim peki. Hem sen benim nişanlım değil misin, tabii ki aşkım diyeceğim." diyerek koluma girdi. "Hadi gel eve geçelim." deyince "Herkes kendi evine." diyerek kolumu çektim ve yönümü kendi evime çevirdim.

******

Gözlerimi evdeki anlamsız bir gürültü ile açtım. Aşağı indiğim zaman Kübra ve ailesi bizdeydi. Dün eve geldiğim zaman kendime bir söz vermiştim. Bundan sonra Miray'ın peşini bırakacaktım. Alya ve Demir haklıydı. Belki de Miray bensiz daha mutlu. "Hoş geldiniz." diyerek her zamanki oturduğum koltuğuma geçtim. "Hoş bulduk damat." dedi Aslan Bey. "Bak Rüzgar.." diye devam etti. "Seninle açık konuşacağım. Açıkçası buraya bu düğünü uzatmamanız gerektiğini söylemeye geldim. Hem fazla naz aşk usandırır oğlum. En iyisi biz bu düğün tarihini erkene alalım." dedikten sonra aklıma yine Miray'ım geldi. Ne kadar onu unutacağım desem de kolay geldi. Onca yaşanmışlığımızı bir kere de silip atamazdım. Ama bunu da yapmam gerekiyordu. Benim içinde en hayırlısı bu şekilde olacaktı. "Haklısınız Aslan Bey, bence de uzatmaya gerek yok." dediğim anda birden alkış sesleri duydum. Salon girişine baktığımda Alya ve Demir olduğunu gördüm.

"Bunlar kim Rüzgar?"

"Bu kız kardeşim Alya ve kuzenim Demir Aslan Bey."

"Öyle mi, hoş geldiniz çocuklar."

"Asıl siz hoş geldiniz Aslan Bey. Sonuçta burası ağabeyim ve benim evim." dedi Alya.

"Yakında üçümüzün olacak Allah nasip ederse." dedi Kübra. Alya altta kalır mı tabii ki hemen cevabını yapıştırdı Kübra'ya. "Yanılıyorsun güzelim. Sen ağabeyim ile evlendiğinde de bu ev sadece ikimizin olacak."

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin