Bölüm 7

1.6K 816 1.3K
                                    

Tüm gece rüyamda Y kesiği olan vücutlar, tartılan organlar görmüştüm. Üstelik otopsiyi yapan kişi de Giray Komiser'di. Alnına düşen siyah saçlarının arasından kehribar renkli gözleri adeta bir vampire aitmiş gibi ışıldıyordu. Bir otopsiden diğerine geçiyor kesik bedenleri üst üste yığıyordu. Son ceset, dünkü kurbana aitti ve Giray Komiser, kalbini çıkarıp elime veriyordu.

"Tüm hayatın buna bağlıymış gibi tut Canfeza," diyordu.

Uzun bir süre kalbi elimde tuttum ama kollarım yorulmaya ve titremeye başlamıştı. En son dayanamadım ve kalp elimden düşüp adeta cam parçasıymış gibi bin parçaya ayrıldı. Kurban o sırada gözlerini açtı ve "Lütfen, katilimi bul," dedi.

Soluk soluğa uyandığımdan beri kendime gelememiştim. Güya erken yatıp dinç kalkmayı hedeflemiştim ama kâbusum buna izin vermemişti. Koşu bandında bir saatlik koşunun ardından elli mekik çekmiş ve duşumu almış her zamanki sıradan hâlimle hazır bekliyordum. Kusma riskine karşı kahvaltı yapmamıştım. Tam evden çıkacaktım ki cep telefonum çalmaya başladı. Arayan Giray Komiser'di. Günümün neşe kaynağı diye alaycı bir yorum yaparak telefonu ilk çalışta açtım.

"Buyurun komiserim."

"Hazır mısın?"

"Evden çıkmak üzereydim efendim."

"Seni almaya geliyorum, bana konum at," dedi ve kapattı.

İtiraz etmeye, nedenini sormaya fırsat bile bulamamıştım. Emrine itaat edip konumu gönderdim ve dava dosyam elimde apartmanın önüne çıkıp beklemeye başladım. Gökyüzünde hiç bulut yoktu ve bugün de sıcak olacakmış gibi duruyordu. Neyse ki morgda yeterince serinleme imkânı bulabilecektim.

Birkaç dakika geçmemişti ki motor gürültüsüyle kendine baktıran bir araç, sokağıma girdi. Giray Komiser, bal rengi bir Range Rover'ın içinde bana bakmaktaydı. Memur maaşıyla bu cipi nasıl almıştı acaba? Dibimde durunca hayretimle birlikte yüksek arazi aracına tırmanarak bindim.

"Kemerini tak."

Sanki o demese ben kemerimi takmayacaktım. Herkesten önce bizim kurallara uyarak örnek vatandaş olmamız gerekiyordu. Sabahın bu erken vaktinde Giray Komiser'in moralimi bozmasına izin vermeyecektim. Olabilecek en şirin hâlimle konuştum.

"Günaydın Komiserim."

Cevap yok. Kot pantolonunun üstüne bu sıcakta uzun kollu, açık mavi, markalı bir gömlek giymişti. Ama gömleğini dirseğine kadar sıvamıştı. Gömlek dar olmamasına karşın belindeki silahını algılayabilmiştim. Bense silahımı kolumun altında taşımayı seviyordum. O yüzden kalın askılı atletimin üzerine koltukaltı silah kemeri giyiyordum. Onu kapatmasını ümit ederek de gömleğimi.

Range Rover'un koltukları çok rahattı ve benim arabamdan hatta ekip arabalarından daha geniş olduğu için Giray Komiser ile aramdaki mesafe artmış ve beni daha da rahatlatmıştı.

"Güzel muhit."

Sonunda konuştu. Hem de azar yerine normal bir muhabbete girerek.

"Evet. Burayı seviyorum. Hoş bir mahalle."

Durdum. Açıkçası konuşmaya devam etmeye çekiniyordum.

"Beni almanıza gerek yoktu komiserim. Teşekkür ederim ama buradan yürüyerek bile emniyete gelebilirim."

"Benim sorumluluğundayken seni her gün ben bırakırım ve ben alırım."

Cümlesini o kadar net söylemişti ki itiraza açık olmadığı ortadaydı. Ayrıca beni sorumluluğunda olan bir kız çocuğu olarak görmesi de utanç kaynağıydı. Ne demişti? Polis bebesi. Rütbesi benden yüksek olsa da ikimiz de polistik. Kendimi korumayı biliyordum ve kimsenin himayesine ihtiyacım yoktu.

İlk Korku #Aşk-ı Polisiye I#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin