Bölüm 11

1.4K 788 604
                                    

Sonunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü görüş alanıma girince içimde anlamsız bir mutluluk duymaya başladım. Yaşadığım olaylar neticesinde polisliği seçmem bir zaruret gibi duruyordu ama işimi gerçekten seviyordum. Üstelik Giray Komiser'e rağmen.

Cinayet Büro Amirliği'nin koridorlarında yürürken öncelikle bana emanet edilen evrakları sahiplerine ulaştırmayı düşündüm. Ahmet Komiser, başka bir ofiste görevliydi ve kendisini bulamasam da ekibinden bir memura dosyaları teslim etmiştim.

Turgay Komiser ise bizimle aynı ofisteydi. Yakışıklılığıyla Defne'nin evlenilecek adaylar listesinin başında yer alıyordu. Bana karşı şimdiye kadar hep laubali demeyeyim de samimi olduğunu söylesem de ona karşı mesafemi korumayı başarmıştım. Turgay Komiser'e otopsi raporlarını teslim ederken doktorla Giray Komiser'in cilveleşmesi gözümün önüne geldi. Ağzından laf alma ümidiyle ben de Turgay Komiser'e doğru bir adım attım ve ilk defa gözlerinin içine baktım.

"Komiserim bugün nasılsınız?"

İşte benden beklenen en büyük cilveli cümle. Hareketlerim de o kadar çekici değildi. Ama Turgay Komiser'in tepkisini görünce bunun bile yeterli olduğu kanısına vardım. Şimdiye kadar hiç böyle davranmadığım için dikkatini çekmiş olmalıydım. Bana doğru bir adım atınca arkamdaki duvarı hissettim. Sevgililere has, kolunu duvara dayayıp "İyiyim Canfeza, sen nasılsın?" dedi.

Bu hareketinden rahatsız olmuştum. Ayrıca Defne'nin bakışlarının üzerimde olduğunu da görebiliyordum. Ona sakin ol bakışı attım. Tabii anlayabildiyse. Bir gün biriyle evlensem bile bu asla polis olmayacaktı. Ayrıca sarışınlardan hoşlanmıyordum.

"Ben de iyiyim teşekkür ederim. Parfümünüz çok hoş," dedim.

Nikotinden sararmaya başlayan dişlerinin hepsini göstererek gülümsedi. Burnunun kemerli yapısı dikkatimi çekmişti ve ona ayrı bir çekicilik katıyordu.

"Beğenmene sevindim ve sahaya çıkmışsın tebrik ederim. İşler nasıl gidiyor?"

"Soruşturmanın üstündeyiz."

Bir türlü konuya gelemiyordum. Turgay Komiser iyice dibime girmişti ve yoğun parfüm kokusunun sigara kokusunu bastıramayışına tanık oluyordum. Bir an önce masama gitmek istiyordum ama amacıma ulaşmadan hareket etmeyecektim.

"Sizin cinayet davası nasıl gidiyor? Katille ilgili bir ipucu var mı?"

"Hayır," anlamında başını salladı. Tam konuşacaktı ki cümlesini ağzına tıktım.

"Doktorun hasta kayıtları elinizde var mı?"

"Normalde resmi bir klinik ama yasadışı kürtaj yaptığını öğrendik. Bu da hastalarının ismini ya tutmadığına ya da başka bir isimle kaydettiğine bizi götürdü. Sen şimdi bunu neden soruyorsun ki?"

Kendimi çok çabuk belli etmiştim. Gözlerimi ondan kaçırdım.

"Sadece merak ettim. Acaba katili hastalarından biri olabilir mi?" diye konuyu toparlamaya çalıştım.

"Bu ihtimal tabii ki var."

"Anlıyorum," dedim.

"Baksana akşam arkadaşlarla sahile ineceğiz. Sen de gelir misin?"

"Üzgünüm, başka programım var."

Cümleye yalan olarak başlamıştım ama polis okulundan devre arkadaşlarımın akşam buluşacağını son anda hatırlamıştım. Günü sağ salim atlatırsam gitmeyi planlıyordum. Küçük mutluluğum tekrardan içime işlemişti.

"Sizin maktulün adı ne?"

"Efendim?"

"Sizin kurbanın adı neydi?"

İlk Korku #Aşk-ı Polisiye I#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin