Bölüm 17

1.2K 773 440
                                    

Büroya gülümseyerek girerken masamda duran pahalı orkide çiçeğini görmek şaşırmama neden olmuştu. Bana çiçek gönderme ihtimali en yüksek olan kişi Giray Komiser'di. Şimdiye kadar kaba davrandığı için özür diliyor olmalıydı. Sabahtan beri birlikteydik ama belki daha öncesinden ayarlama yapmıştı ya da yolda halletmişti. Soruşturmamız henüz kapanmamıştı ama daha çok Turgay Komiser'in ekibi devralmıştı. Bu yüzden de yeni soruşturmalar için bana zeytin dalı uzatıyordu. Belki çiçekte bir not da vardı. Seninle ortak olmak istiyorum Canfeza.

Yüzümdeki şapşal ifadeyle koltuğuma oturdum ve aradığım kartı buldum.

Dün olanlar için üzgünüm.

Bir yanlış anlaşılma oldu sanırım.

Senin de bana karşı boş olmadığını biliyorum.

Görüşelim. Turgay Armağan.

Gülen yüzüm bir an da solmuştu. Aynaya bakmadan da suratımın kızardığını söyleyebilirdim. Ama sinirden. Ona karşı boş olmamak mı? Kartı avuçlarımda sıktım ve Turgay Komiser'i bulmak için dolanmaya başladım. Ekip odalarının neredeyse hepsine göz atmıştım ki kendisini koridorda yakaladım. Benden rütbece yüksek olmasına aldırmadan "Sen ne halt yediğini zannediyorsun?" diye çıkıştım.

Kolumdan sert bir şekilde tutup beni toplantı odasına çekti. "Bırak," diye bağırınca kolumu bıraktı. Çok sinirliydim ve ne diyeceğimi bilmiyordum. O yüzden kartı gösterdim.

"Bu, ne demek oluyor?" diye sordum.

Bana doğru bir adım attı. Parfümüyle sigara kokusu birbirine karışmış mide bulandırıcı bir hâl almıştı yine.

"Hadi ama Canfeza. Hislerimiz karşılıklı," dedi sararmaya yüz tutmuş dişlerini göstererek.

"Ben sana karşı bir şey hissetmiyorum," diye bağırdım. "Ayrıca tüm ekibin içinde bunu yapamazsın. Anlıyor musun? Bu, beni aşağılamakla aynı şey."

"Amma abarttın ha," dedi. "Sanki hoşuna gitmedi."

"Sen beni duymuyor musun?"

"Yoksa sen bana diğer mevzudan dolayı mı kızgınsın? Bağlantıyı benim bulmama."

"Hâlâ benim bulmam diyor ya," diye fısıldadım.

Ben ona ipucu vermesem en az bir hafta daha kıvranıp dururdu. Önünde sonunda bulurlardı ama bu kadar çabuk olmazdı.

"O mevzuda var tabii ki. Sizi tebrik ederim ama benim derdim, size herhangi bir duygu hissetmediğimi anlatmak komiserim."

Bana bir adım daha yaklaştı. Tek yanağı arkaya doğru seğirdi ve iğrendiğim gülüşünü ortaya çıkardı.

"Neden birden resmileştin Canfeza?" diye sordu.

"Komiserim, benden uzak durun," dedim ve çıkmak için kapıya doğru hareketlendim. Ama beni belimden tuttu ve toplantı odasının camekanına yasladı. Yanağını yanağıma dayadı.

"Bence hislerinin farkında değilsin," dedi.

Beni öpeceğini biliyordum. Dudaklarını dudaklarına yaklaştırdığında bilindik bir korku çemberi içerisine hapsoldum. Boğazıma bir yumru oturmuş gibiydi.

"Çığlık atmaya çalış Canfeza. Kendini zorla," dedim.

Yapabilsem bile yapmamaya karar verdim. Emniyette benimle bağlantılı yeni bir skandalı daha kaldıramazdım. En iyisi saldırmaktı. Polis okulunda iyi olmadığım tek şey, yakın dövüş sanatlarıydı. Kendi ellerimle bir canlıya zarar verme düşüncesi midemin bulanmasına yetiyordu. Ama şu an birkaç hareketi hatırlamanın zamanı gelmişti.

İlk Korku #Aşk-ı Polisiye I#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin