Bölüm 13

1.3K 778 337
                                    

"Bu iş, bu kadar."

Giray Komiser'in büroya girerken genleşerek söylediği cümleye karşın benim içim çok huzursuzdu. Herkes bizi tebrik ediyor, bu kadar kısa zamanda olayı çözdüğümüz için kutluyorlardı.

Yaz-kış avcı yeleği giyen Mehmet Abi, yanıma gelip sırtımı sıvazladı.

"Can Kız, niye mutlu değilsin?" dedi.

Aslında büroda olduğum saatlerde pek neşeli olduğum zaten söylenemezdi. Genellikle ciddi bir yüz ifadesiyle etrafta dolanır, tebessüm edeceksem eğer bu, çoğunlukla nezaket gereği olurdu. Genç yaşta gülen yüzüm dört yıl önce solmuştu ve o zamandan beri de toparlandığım pek söylenemezdi. Yine de şu an ki yüz ifadem, her zamankinden daha bozuktu.

"Bak siftahını yaptın. Yüzün gülsün biraz. Diğer olay da zamanla unutulur."

"Ondan değil be abi. Doğru kişiyi yakaladığımızdan emin değilim. O kadar."

"Bazen insanın içine şüphe düşer öyle. Bak gör adam da yakında itiraf eder sen de emin olursun zaten."

Gülümsedim ve Mehmet Abi'ye baktım. Emekliliğe hak kazanmıştı ama hâlâ çalışıyordu. Babacan tavırları ve desteğiyle hep yanımdaydı. Geçen ay ki olayda bana destek veren tek kişiydi. Hatta en azından bürodakilere artık benimle dalga geçmemelerini söylemişti. Tabii bir de Giray Komiser vardı. Ne tepki verdiğini tam olarak hatırlamamakla birlikte benimle dalga geçmediğini net bir şekilde hatırlıyordum. En azından tarafsız kalmıştı.

"Çocuklar nasıl abi?"

"Ne bilem nasıllar? Telefondan başlarını kaldırdıkları mı var ki yüzlerini göreyim. Hanım desen hepsinden şikâyetçi. Ortanca bu yıl üniversite sınavında çuvallayınca evde sıkıyönetim ilan etti."

"Polisliğe başvursaydı ya abi."

"Ben de dedim ama hanıma dinletemedim. Kız kısmı polis olmaz diyor."

Bizi dinlediğini sonradan anladığım Giray Komiser, lafa karıştı.

"Bırak abi, ev hanımı olsun daha iyi," dedi.

Tepki vermeden masama döndüm. Kurbanın Vakko çantasının her bir noktasına baktım. Tek bir kâğıt parçası, not için her şeyi feda edebilirdim. Ama elimi neye attıysam kuru bataklıkla karşılaştım. Herkes katili yakalamış olmanın heyecanını yaşarken ben hâlâ delil arıyordum. Çünkü aklıma yatmayan noktalar vardı. Şüphelerimi amirlerime özellikle Giray Komiser'e nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Acaba tüm soruşturmalar bu kadar karışık mı oluyordu? Ya da bu kadar basit?

Cep telefonum çalıyordu. Yabancı bir numaraydı ve her zamanki gibi profesyonel bir ses tonuyla karşıladım.

"Polis Memuru Canfeza Korkmaz."

"Merhaba, ben Doktor Feride Alphan."

Soruşturmanın ilerlemesi ve şüphelerimi sağlam bir temele oturtmak için doktorun sesini duymak beni heyecanlandırmıştı ama bir yandan da rahatsız ediciydi. Ayrıca cep telefonu numaramı nereden bulmuştu?

"Merhaba, Doktor Hanım. Umarım bana iyi haberleriniz vardır."

Derin bir iç çekiş. Telefonun diğer ucunda saçını arkaya attığını hissedebiliyordum. Bu kadındaki cilvenin yarısı bende olsa çok farklı bir noktada olabilirdim. Neyse ki böyle bir isteğim yoktu.

"Kurban Özge Yeğin'in yakın zamanda kürtaj olmuş olabileceğini söyleyebilirim."

Tahminim resmi ağızdan onaylanmıştı. Ama hâlâ daha aklıma takılan şeyler vardı.

"Doktor Hanım, bir kadın ilişki yaşamıyor olsa bile doğum kontrol hapı kullanabilir mi?"

Altında "Sen ne kadar cahilsin," iması yatan bir gülümseme duydum.

"Elbette kullanabilir. Doğum kontrol hapları içeriğindeki yüksek orandaki östrojen ve progesteron hormonlarıyla istenmeyen gebelikleri önlemede kullanılır. Ancak âdet düzensizliği ya da ağrılı âdet yaşayan kadınlara da doktorları tarafından verilir. Sanıyorum siz kurbanın doğum kontrol hapı kullanıp kullanmadığını soracaksınız."

"Aslında evinde, öldüğü güne kadar düzenli olarak kullanılmış bir doğum kontrol tableti buldum."

"Kurbanın kan testinde LH ve FSH seviyelerinin yüksek olduğunu görüyorum. Yani evet. Doğum kontrol hapı kullanıyormuş. Bunun nedeni yüksek ihtimalle kürtaj sonrası rahmin toparlanması ve menstruasyonun düzene girmesini sağlamaktır."

"Teşekkürler doktor. Peki bir önceki gün işlenen kadın doğum doktoru olayını duymuşsunuzdur. Profesyonel yorumlarınızı alabilir miyim?"

"Otopsiyi yapan meslektaşımla görüştüm ve emniyete ortak raporumuzu ilettik zaten. Katilin aynı kişi olduğunu yüksek ihtimalle söyleyebiliriz. Ancak elimizde katile dair net bir delil olmadığından kesinliğinden bahsedemeyiz."

"Sağ olun. Çok yardımcı oldunuz."

"Görevimiz," dedi ve kapattı.

Şimdi ne yapacaktım? Hangi taşın altına bakıp cinayeti çözecektim? Belki de gerçekten katili yakalamıştık. Sadece nedenini söyleyip, nasıl işlediğini itiraf etmesi gerekiyordu.

Zihin haritama tekrar baktım. Elime keçeli kalemimi aldım ve Nihat Emre Kaya ismini yuvarlak içine almak için hareketlendim ama sonra kalemi elimden bıraktım. Katil o olamazdı. Bu hiç akla yatkın gelmiyordu.

Mesaim bitene kadar dosyaya yerleşmesi gereken evrakları düzenledim ve düşünmeye devam ettim. Okuduğum her polisiye, cinayet, gizem, gerilim romanlarını gözden geçiriyordum. Şimdi sırada ne vardı? Soruşturmayı sonlandırmak mı? Bu kadar kolay mıydı yani?

Giray Komiser, beni evime bırakırken yan gözle ona baktım. İçimi kemirip duran soruları sormalı mıydım? Bir yandan beni azarlamasından çekiniyordum bir yandan da bugünkü babacan tavrına sığınıp karın ağrımdan kurtulmak istiyordum. Ben daha ağzımı açmadan o konuşmaya başladı ve benim tedirginliğimi teşhis edercesine "Söyle de kurtul," dedi.

"Katili yakaladığımıza emin misiniz komiserim?"

"Geçen sene faili meçhul olarak kalan kaç dosya var biliyor musun Canfeza?"

"Sanırım altı," dedim.

"282 dosyanın altısı hâlâ aydınlatılamadı. Peki benim kaç tane faili meçhul dosyam var biliyor musun?"

Eve gelmiştik ama daha konuşmamız bitmediği için arabadan inmemiştim. Zaten Giray Komiser'de motoru kapatmış, hava gelmesi ümidiyle camları açmıştı.

"Bilmiyorum komiserim."

Başparmağı ile işaret parmağını birleştirip güzel bir yuvarlak yaptı ve "Sıfır," dedi.

"Anladım komiserim. Yani siz doğru katili yakaladığımızı düşünüyorsunuz," dedim.

"Ben öyle bir şey demedim. Ama şunu söyleyebilirim ki doğru kişiyi yakalamadan bu dosyayı kapattırmam."

Gülümsedim ve arabadan indim. İyi günler, iyi akşamlar ya da görüşürüz gibi ifadeler kullanmadan. Giray Komiser'in kibarlık edip bana cevap vereceğini sanmıyordum zaten. Ama onun gibi sicilimde tek bir faili meçhul dosyamın olmamasını temenni etmiştim. Başka davalarda birlikte çalışıp çalışmayacağımızı bilmiyordum ama garip bir şekilde ona alışmaya başlamıştım. 

İlk Korku #Aşk-ı Polisiye I#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin