16.bölüm

175 18 4
                                    

Sadece ikimizdik sanki. Tek onun o mavi gözleri vardı. Gülümsedim o da gülümsüyordu ve samimiydi. Biranda kapı açıldı ve ikimiz de hemen ayrıldık. Ben camın oraya koştum. Bulut piyanonun başına geçti. Bu olanlar ışık hızı ile olmuştu sanki. İçeri müzik hocası girdi ve bize gülümsedi. "Böyle öğrencilerim olduğu için şanslıyım. Ama siz ayrı gruplarda değil miydiniz?" diye sordu hoca. Ben hemen "Evet hocam ama ben rakibimi dinlemeye geldim. Ve dinledim de. Ben gideyim." dedim ve hızla çıktım müzik odasından. Derin bir nefes alıp tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda gülümsüyordum. Aahhh niye bu gülümseme yüzümden silinmiyor ki? Şarkı söylemeye başladım ve dans etmeye. Ama önce kabinlerde biri var mı diye baktım. Sonra kimsenin olmadığından emin olunca "Napardım bilmemm Bulut'u birgün bile görmesem. Paçalı don gibi olmasa ne yapardım bilmemm!" diye bağırıp. Dans ediyordum. Ki arkamı döndüğümde Okulumuzun kantininde çalışan Muhalleme teyzeyi gördüm. Bana baktı bir süre. Kızarmıştım. "Tövbe tövbe. Yavrum iyi misin sen ha kızım? " dedi ve bana yaklaştı alnıma dokundu. Kızarmıştım. Resmen yerin dibine girmiştim. "Bak kızım en yakın zamanda psikolojik destek şart." dedi ciddice. "Off ben iyiyim. Abartma Muhalleme teyze." dedim o da başını salladı. Sonra her zamanki dediğim şeyi dedim. "Muhalleme teyze biliyor musun her ismini söylediğimde aklıma muhallebi geliyor. Acıkıyorum yahu." dedim. O da güldü ve "Seni kızlar tuvaletinin önünde mavi gözlü çok taş bir çocuk bekliyor." dedi. Oha Muhalleme teyze demin taş mı dedi. Ona ayıplayan bakışlar atarak çıktım tuvaletten ve kahkaha atan Bulut ile karşılaştım. "Neyin var senin?" dedim ciddice. O da sesini inceltti. "Napardım bilmem Bulut'u birgün görmesemmm." dedi. Sinirle ona baktım ve koluna geçirdim bir tane. Sonra Nefes'in deno ile tam karşımda olduğunu gördüm. Ve Bulut'a kaş göz işareti yaptım. Anladı ve sırıtıp gitti. Arkasından bön bön baktım ve denonun yanına gidiyordum ki biri kolumdan tuttu. Güneşti. "Kızzz bir saattir sana bakıyorum. Ayy yoksa!!! Bak ben dedim ama. Kızım çok belli oluyo zaten. Melodi bir tatlı duruyorsunuz." dedi ve bana sarıldı. Mert yanımıza geldi. Kaşlarını çattı ve " Birgün Melodi veya Deniz'e satıldığın gibi bana sarılmadın." dedi. Güneş kahkaha attı ve Mert'e sarıldı. Bende ona "Heyy!" dedim o da "Mert ergen işte kanka. Anla beni. Küsüyor sonra." dedi. Mert de onu gıdıklamaya başladı. "Sen kime ergen diyorsun!!!???" diye bağırdı. Güneş kahkahalara boğuldu. Biz Bulut ile hiç böyle olamayacaktık. Hem Bulut aşırı öküzdü. Hemde Nefes öğrenemezdi. Suratımı astım. Ve denonun yanına oturdum. Suratı asıktı. Nefes de sinirliydi. "Yani anlamıyorum seni. Ben seni seviyorum diyorum. Sen napıyorsun kıskanıp bana kızıyorsun. Ha anladım tamam kıskan ama benim suçum ne!??" dedi Nefes. Deniz de "Suçun ne biliyor musun? Bir sevgilin olduğunu unutuyorsun Nefes!" dedi. Nefes de "Öyle mi?" dedi Deniz de "Evet öyle." dedi. Sonra sessizlik oldu. "Peki söylesene bir erkek olsa bana her sabah sarılsa. Sürekli iltifatlar etse bende yüz versem. Naparsın?" dedi Deniz. Nefes de sinirle "Onu doğduğuna pişman ederim. Ayrıca ne biçim konuşuyorsun sen??!!" dedi Nefes. Deniz de "Senin tarzında konuşuyorum. Anlarsın ya!" diye bağırdı ve kalkıp gitti masadan. Ooo çok pis laf soktu. "Şimdi naptı yani?" dedi bana bende hemen "Valla kanka çok pis laf soktu sana." dedim ve kalktım masadan. Sıkıcı derslerden sonra prova vakti geldi. Tabi sıkıcı dedim ama biz tüm derslerde Bulut ile bakıştık. Sadece bakıştık. Tamam işte. Sahneye çıktık. Güneş hazırdı. Bizi bekliyordu. Nefes gitarının akorunu yaptı. Deniz de kemanını çantadan çıkardı. Bende mikrofonu kontrol edecektim. Ama ilk defa bukadar kalabalık karşısındaydım. Nefes sırtımı sıvazladı. Ona baktığımda sanki gözlerinde bir söyleyeme bittin sen kızım diye bir anlam yatıyordu. Seyircilere baktım. Bulut ile göz göze geldim. Sırıtıyordu. Herzamanki gibi. Yiğit de oradaydı. Heyecanlı gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Se- ses bir iki drei vier fünf sept neun dix yürüyen uçah!" dedim. Nefes öldün sen bakışları attı. Güneş ve Deniz ise kıkırdıyordu. Tüm salon kahkaha attı. Üçünde başımı salladım ve parçayı çalmaya başladılar. Hemen Bulut'a gözlerimi çevirdim. Ve sadece o varmış gibi söylemeye başladım. "Kendi başına buyruk! Herkes peşimde kuyruk. Parmağımın ucuna doladığım herkesin ahını almışım ki..." diye devam ediyordum. Sonra nakarata geçerken Bulut gerçekten gülümsedi. Sırıtmayı kesti ve gülümsemeye başladı. Gülümsedim ve "Napardım bilmem seni bir gün görmesemmm ,Sesini bile duymasaamm napardım bilmemm!" diye söyledim nakaratı. Tüm salon dans ediyordu. Şarkı bittiğinde herkes ayakta alkışlıyordu. Bulut da. Nefes derin bir Nefes verdi. Ve kulağıma fısıldadı. "Öldün sen." dedi bende "He ya he." dedim ve grup sarılmasından sonra sahne arkasına gittim. Bulut bana sarıldı. Sonra "Napardım biliyorum." dedi. Kaşlarımı kaldırdım ve ona baktım. "Seni bir gün görmesem ve sesini duymasam yaşayamazdım." dedi. Gözlerim doldu. Ve yanağını öptüm. O sırada Yiğit içeri girdi. Ama kaşları çatıktı...
Seloooom !!! Kısa bir bölüm ama bu saatte sizin için uğraştım. Yoksa buaralar hem moralim pek yerinde değil hemde hala biraz hastayım o nedenle pek ilham gelmiyor. Sinemim canım benim eksik olma hikaye kapağı için saol bitanem. Hepinize çok teşekkür ederim sevgili okuyucularım. Yorumlarınızı lütfen yazın. Sınır 7 vote. Sizi sefiorummmm...

SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin