17.bölüm

220 16 5
                                    

Yiğit'e boş boş baktım. Kaşları hala çatıktı. "Ben gidiyorum sonra görüşürüz beyler." dedim ve dışarı çıktım. Aslında ne konuştuklarını merak ediyordum. Bulut Yiğit'e kızgın bakıyordu Yiğit de ona. Ayrıca Yiğit performansım hakkında yorum yapmamıştı. Merak ediyordum o yüzden hiç yapmayacağım bir şey yaptım. Kapıya yaslandım ve onları dinlemeye başladım. "Melodi' den uzak dur Bulut." dedi Yiğit. Ha sana ne oluyor be!!! "Benim kime yakın olup kime uzak olacağım seni ilgilendirmez. Esas sen uzak dur ondan." dedi sefgilim sjsjsjjss. " Melodi'nin kalbini kıracağını ikimizde biliyoruz." dedi Yiğit. Yaw buna noldu. "Yiğit iki gün önce geldin. Melodi seni nereden ilgilendiriyor. Ayrıca sakın onu Ayça'nın yerine koyma. O Ayça değil ve Ayça öldü. Buraya hiç gelmemeliydin. Melodi benim. Ve hala dostunsam bırak onun peşini. "dedi Bulut. Neler oluyordu ve Ayça kimdi. "Melodi aynı Ayça gibi. Onun gözlerinde Ayça'yı görüyorum sanki. Onun peşini bırakamam. Ayrıca dost olsaydık beni o dönemde bırakıp gitmezdin Bulut. Tek kardeşim olarak yanımda sen varken sende gittin." dedi Yiğit. "Seni bırakmak zorundaydım anlasana Yiğit.  Neler yaşadığımı biliyorsun. Daha fazla yanlarında kalamazdım. Düşmanları gibi bakıyorlardı bana. Ayrıca ben yaptığım hiçbir şey için pişman değilim. Iyi ki kurtuldum onların elinden. Şuan mutluyum çünkü yanımda Melodi var. Ve madem dost değiliz gerekirse Melodi için korkulu rüyan olurum senin. O benim." dedi Bulut. "Bu kadar emin olma. Nefesle iyi anlaştık.  Hani belki aranızdaki aşk onun da kulağına gider." dedi. Gözümden bir damla yaş düştü. "Elinden geleni ardına koyma korkak. " dedi Bulut. Ve hemen koşarak tuvalete gittim. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Demek birbirlerini tanıyorlardı. Ve Yiğit beni Ayça denen bir kıza benzetiyordu. Onun gibi takıntı gibi bir şeydim. Ya Nefes'e söylerse ozaman arkadaşlığımız biter. Napacam ben!!!! Nefes' e söylesem gidip itiraf etsem kızacak. Yalan söylersem yine kızacak. Off ne yapmalıyım bilmiyorum...
Deniz 'in ağzından
Kalbimi kırıyordu. Seviyordum onu. Hemde iki yıldır. Sevgiliydik biz. Kıskanmam çok normaldi. Mert yanıma geldi. "Selam napıyon yenge!" dedi sırıtarak. Burukça gülümsedim. "Oturuyorum işte sen napıyorsun?" dedim. O da "İyiyim de bak sana ne söyleyecem. Ben Güneş'e süpriz yapmak istiyorum. Ama böyle görünce çok mutlu olacak. Hatta mutluluktan ağlayacak. O nedenle sana geldim. Napmalıyım?" dedi. Bende hemen. "Ee çok basit. Bunu bilmemen için gerizekalı olman gerek. Git bir markete ne kadar jelibon varsa al. Sonra onları bir sınıfa koy. Bir not yaz. Al sana süpriz. Güneş en çok jelibon sever. Bu süprizi yap kız seninle evlenir be. O kadar yani." dedim. Mert gülümsedi ve makas aldı. "Saol yengem yaa." dedi. Ikimizde kahkaha attık ki Nefes gelene kadar. Sinirliydi. "Noluyor burada?" dedi. Oha Mert yani nasıl kıskanabiliyo ki şimdi? "Konuşuyoduk kanka." dedi Mert. Nefes sinirle. "Konuşmayın Mert. Ya da düzgün konuşun o ne öyle makas almalar!" dedi sinirle. Takmamamaya çalışarak önüme döndü.  Sen yapınca oluyor ama öküz nolacak. Mert "Şş tamam koçum. Nefes bir nefesini düzene sok. Anlıyorum agresif mod on. Bende gidiyordum zaten. Haydi görüşürüz yenge saol buarada!" dedi ve gitti Mert. Nefes kolumdan sıkıca kavradı ve hızlıca yürümeye başladı. "Yaa bırak kolumu!" diye bağırdım. O da "Kes sesini ve yürü! " diye bağırınca sustum. Korkmuştum. Okulun arka bahçesine geldik. Kimse yoktu. Bıraktı kolumu. Hemen gitmeye başladım. Anında kolumdan tuttu ve sinirle "Hiçbir yere gitmiyorsun konuşucaz." dedi. Ah bu sinirli halleri o kadar yakışıklıydı ki. Sus Deniz ne diyorsun sen???  "Deniz söyler misin? Naptığını sanıyorsun sen???" diye bağırdı. "Senin yaptığını yapıyorum demek isterdim. Ama arkadaşımın sevgilisine yüz verecek değilim. Ayrıca o da sevgilisine nasıl bir süpriz yapacağını sordu Nefes!" diye bağırdım. "Birdaha  benden başka kimseyle yakın olmanı istemiyorum anladın mı beni ayrıca bana böyle cevaplar veremezsin!" diye bağırdı. Bende sinirle "Bağırma bana bok!" diye bağırdım. Sonra içimden kendime milyonlarca kez ne denirse saydım. Gerçekten söylenebilecek en iyi şey bu muydu?? Bok nedir ya??? "Hey beni mi çağırdın? " dedi Boki. Çocuğun ismi Bokiydi. Çocuğa genelde bok derlerdi. O da gayet memnundu isminden. "Hayır! " dedim. O da "Tamam peki kalem satıyorum alsanıza iki tane." dedi ve sırıttı. "Yürü git Boki!" diye bağırdı Nefes. Boki gidince bana döndü. "Bana birdaha bok deme. Birdaha kavga etmeyelim. Çünkü sen benim denizimsin. Ve denizim dalgalıyken kavga ediyoruz. O nedenle dalgalı olmasın. " dedi. Off hiç iyi değildi  bu romantizm işinde. Dudaklarıma yapıştı. Yine öyle kaldım. Sonra karşılık vermeye çalıştım. "Oha oha neden hep ben görmek zorundayım sizi. Gidin başka yere yaa! Kendimi yerlere atacam. Sapıksınız siz yaa!" diye bağırdı Melodi. Yine kıpkırmızı oldum. Melodi en yakın kankamdı. Ama utanıyordum işte. Nefes'e gülümsedim o da bana gülümsedi.  Sonra Melodi kolumdan çekti ve Nefes'e "Arama sorma kanka bizi. Bugün Güneş ben ve Deniz kırıyoruz okulu zaten iki dersimiz kaldı. İdare et bizi haydi bay bayy!" dedi ve Güneş'in yanına gittik. Birsürü soru sormuştum ama Melodi cevap vermemişti. Pek keyfi olmadığı belliydi. Okulun demirlerinden atladık ve kaçtık. Kaçtığımız yola hayvan yolu diyorlardı. Ve biz bu yoldan gidiyorduk. Shshshshsjsjjss. Hayvan değiliz sadece yolundan gidiyoruz. Çok aksiyonluydu. Sonra okuldan çıkınca müstakil evlerin olduğu sokağa girdik. Ve iki senedir her ay yaptığımız deliliği yapacaktık. Kapıların zillerine basarak kaçıyorduk ve hiç yakalanmazdık. İlk görev bana aitti. İlk ben basacaktım zile. Onlarda bana yakın biryere saklanıp olayı izleyeceklerdi. Kapı açılırken kaçmaya başlıyorduk. Gittim ve kapıyı çaldım kızlar beni izliyorlardı. Kapı tam açılıyıyordu ki kaçmaya başladık. Kaçarken arkama baktığımda kapıda üstü olmayan bir taş hatta sapık bir taş "Yine beklerim!" diye bağırdı. Kızlarla kahkaha attık. Şimdi sıra Güneş'e gelmişti.  Kapıyı çaldı ve koşmaya başladı bizde koşuyorduk. Çünkü arkamızdan bir çocuk koşuyordu ve çocuk 7 veya 8 yaşındaydı. Kahkahalar attık ve çocuktan kurtulduktan sonra sıra Melodi'ye geldi. Zili çaldı ve tam kapı açılacakken koşmaya başlıyordu ki yere düştü. Ve kapı açıldı.  Dede açtı kapıyı. "Yavrum kaç yaşına gelmişsiniz. Afedersin ama sen ne tür bir malsın?" dedi dede. Biz şok olmuş Melodi'ye bakıyorduk. O da kahkaha attı ve "Tescilliyim ben dede."dedi...
Evet yeni bölüm umarım beğenmişsinizdir. 7 vote olmadı ama az da olsa okuyucularimin isteği ile yazdım. Arkadaşlar oylar o kadar az ki. Çok üzülüyorum vote ve yorum yapın lütfen.  Sefgilerrr...

SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin