21.bölüm

98 14 10
                                    

1 hafta sonra:
Her şey güzeldi. O akşam gayet normal ayağa kalktık. Ona sarıldım o evine gitti ben evime. Tabi yavaşça kapıdan içeri girdim. Herkes uyuduğu için o günü kazasız belasız atlattık. Ama her şey o güne kadar güzeldi. O günden sonra tam olarak 7 gün onu görmedim. Aradım ama cevap vermedi. Bin tane mesaj attım yine cevap vermedi. Okuldaki herkese sordum. Nefes'e çaktırmadan tabii. Bulut'a kırgındım ve kızgındım ve merak ediyordum. Bir insan nasıl tamamen kaybolabilirdi. Bugün tam 7 gün olmuştu herzamanki gibi pencereden dışarı baktım. Sokak sakindi ve sessizdi. Onunla en son görüşmemizde pencereden düştüğümüz aklıma geldi ve kendime engel olamadan sırıttım. Ama sonra gözlerim doldu. Telefonum çalmaya başlayınca hafif öksürdüm ve telefonu açtım. "Alo Melodi?" dedi. "Ne var?" dedim. "Aşağıdaki kafeye gelsene seni bekliyorum orada." dedi ve kapattı. Dejavu yaşıyordum sanki. Derin bir nefes aldım ve üstüme siyah bir eşofman onun üzerine de kırmızı bir blüz giydim. Saçlarım topuzdu bozmadım ve spor ayakkabılarımı giydikten sonra hızla dışarı çıktım. Hepsi onun suçuydu her şey onun yüzünden başlamıştı. O salakça yarışmayı bana söylediğinden sonra olmuştu her şey. Hızla kafeye gittim ve karşısına oturdum. "Yarışmaya biliyorsun iki hafta kaldı. " dedi. Cevap vermedim çünkü diyecek bir şey yoktu. "Bu hafta çok fazla prova yapmamız gerek." dedi. "Nefes bildiğim şeyleri konuşmak için beni çağırmadın değil mi?" dedim ciddice. "Aslında bence ikimizinde bildiği ama hiç konuşmadığı şeyleri konuşmak için çağırdım seni." dedi. Bir süre sessizlik oldu." 1 haftadır çok mutsuzsun ve kızgınsın. Melodi kimse biranda böyle olamaz. Bir şeyin var ve benim tahminim de var. Aslında tam olarak tahmin değil eminim ama bana kendi ağzınla anlat Melodi ben düşünmek değil her şeyi senden duymak istiyorum." dedi. Yer ile bakışmaya başladım ve sonra Nefes'e anlatmam gerektiğini düşündüm. Ayağa kalktım o da arkamdan gelmeye başladı karşıdaki parka yürüdük ve banka oturduk. Derin bir nefes aldım ve Nefes'e baktım. "Ben Bulut'u seviyorum. " dedim. "Biliyorum" dedi. "Ama Bulut benim tam olarak sevgilim mi değil mi bilmiyorum. " dedim. Sesim titremişti. "O kadar özledim ki onu o kadar ihtiyacım var ki bana sarılıp beni öpmesine ihtiyacım var." dedim ve ağlamaya başladım. Nefes hemen bana sarıldı. Çok sıkı sarılmıştı birazdan nefessizlikten ölebilirdim ama bende gözyaşlarımla t-shirtunu ıslatmaya devam ettim biraz daha sıkarsa beni t-shirte sümkürecektim." Şş ağlama ben yanındayım ben sarılıyorum sana hem kendimi çok unutulmuş hissediyorum var ya. Bulut varken beni unutuyorsun kabul et bir erkek kankanın olduğunu unutmuştun hep onunlaydın. Deniz varken bende seni ihmal ediyorum ama Deniz aynı zamanda senin en yakın arkadaşın. Bulut'tan nefret ediyorum. Ve o çocuğun seni üzeceğini biliyordum." dedi sinirle. Kolları gevşemişti o nedenle derin bir nefes verdim. "Melodi seni haber vermeden giden ve terkeden biri hiç sevmemiştir. Emin ol bunu Yiğit yapmazdı." dedi. Sinirle ona döndüm "Ne zamandan beri Bulut ile Yiğit'i karşılaştırıyorsun?" dedim. Gözlerini kaçırdı. Kolumdan sıkıca tuttu ve ayağa kalktı. Nereye gittiğimizi sormuyordum. Umrumda değildi. Beni evine getirmişti. Nefes hariç hepimiz ailelerimizle yaşıyorduk ama onun ailesi Almanya'da yaşıyordu. O yüzden küçük 1+1 bir dairede oturuyordu. Eve girdik ve hemen kanepeye yayılıp tavanla bakışmaya başladım. Nefes yanıma oturdu ve sırtımı sıvazladı. "Git ve yatağıma yatıp uyu. Benim evim senin evin. Ben zaten bu akşam uyumayacağım. Deniz gelecek buraya onunla film izleyecez ama sen uyu ve kafanı dinle." dedi ve kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdı. Sonra odasına geldiğimde hayvan gücüyle beni belimden yatağına ittirdi. "AHH gerizekalı napıyorsun! " diye bağırdım. O da kahkaha attı ve "İyi uykular sis." dedi ve kapıyı kapattı. Sis dediği için sırıtmıştım. Aramızda bir espriydi. Yatağa iyice yayıldım ve tavanı izlemeye başladım. Aklıma o Bulut'un küçük evi geldi. Şişe çevirmece oynadığımız an geldi aklıma. İlk öpücüğümü ne yapıp edip almıştı. İlk öpücüğümü almasına kızmamıştım hatta sevinmiştim. Onu seviyordum. Ağlamaya devam ettim. Uyuya kalmışım ve ne kadar uyuduğumu bilmiyorum. Ama kalktığımda hava karanlıktı ve içerden Nefes ile Deniz'in seslerini duymuştum. "Peki Melodi?" dedi Deniz. Ne konuştuklarını merak ediyordum adım geçtiği için kulağımı kapıya yasladım. "Melodi hakkında tek yapacağımız şey Bulut'u unutmasını sağlamak. " dedi Nefes. Kolaydı sanki. "Bilmiyor değil mi Nefes?" dedi Deniz. Kaşlarım çatılmıştı. "Bilmiyor. Ve bilmeyecek." dedi. "Yarışmadan çıktığını söyledin mi ona? " dedi. Biranda kalbime bıçak saplandı. "Deniz saf olma güzelim sence ona Bulut'un temelli gittiğini söylesem yarışır mı? " dedi Nefes. Biranda yere düştüm. Gözyaşlarım durmuyorlardı. Temelli mi demek temelli ha! Neden ama ben ne yaptım ki ona??! "Mektubu Melodi'ye verecek misin?" dedi. Nefes ise "Yarışmadan sonra." dedi. Demek bana mektup bıraktı ve ben bunların hepsini yeni öğreniyorum. Ayrıca kimse bana söylemek istemiyor. "Merak ettiğim son bir şey var Bulut nereye gitti?" dedi Deniz. Kalbim hızlanmıştı. "Amerika'ya gitti. Ama bak bunu asla Melodi bilmeyecek tamam mı? " dedi ve Deniz de "Tamam." dedi. Bari Deniz yapmasaydı. Bulut çok uzaklara habersiz çekip gitmişti. Kalbimi paramparça etmişti. "Bundan sonraki tek görevimiz Bulut'u unutmasını sağlamak. " dedi Nefes. Kapıyı açtım ve ikiside ağzı açık bana bakıyordu. "Evet sizin gibi kardeş olmaz olsun. Birdaha konuşmayın benimle. Ha birde Nefes o mektubu bana hemen veriyorsun ve bana olayları baştan sona anlatıyorsunuz! Hemen!" diye bağırdım. Deniz'in gözünden bir damla yaş düştü. Ikiside birbirlerine baktı ve oturdular. Ben ise kızgınlıkla onlara bakıyordum...

SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin