18.bölüm

189 16 12
                                    

Selam canım okuyucularım. Siz müthissiniz. 8 vote olmuş bende yazmak gerek diye düşündüm. Bu bölümü Zeynep'e ithaf ediyorum. Canım benim iyi ki varsın♡ Multideki şarkı çok güzel biraz geç başlıyor başında konuşmalar var ama lütfen muhakkak dinleyin. Tamam biliyorum çok konuştum bölüme başlayayım ben :D Ayrıca multide Güneş var...
Kızlarla maceralı bir günden sonra üçümüz de kanepeye yayılmıştık. Güneş'in annesi Selen teyze bize sıcak çikolata getirdi. Bizde keyifle içtik. Sonra Selen teyzeyle sohbet etmeye başladık. Çok kafa biriydi. "Şşt kızlar bugün gençleştirici maske aldım. Hadi sürelim! Yaşlandık yahu!" dedi ve hepimiz kahkaha attık. Telefonum titredi. Hemen açtım. Deniz tam omzumun üstünde yatıyordu. Muhtemelen uyuyordu. Salyaları omzuma akıyordu çünkü. Güneş ise Selen teyzeye Mert'i anlatıyordu. Ikisine gülümsedim ve telefonumu açtım. Whatsapptan gelmişti mesaj. Maviş kişisinden mesaj diyordu. Aah bu ismi değiştirmem gerekti. Merakla mesajı açtım. "Naber?" yazmıştı. Bende hemen "İyi senden naber?" yazdım o da "İyi işte. Napıyorsun? " diye yazdı. Bende "Güneş'in evindeyim. Bu akşam burada kalacağız. " yazdım. O da "Tamam. Yarın sabah seni dolmuş durağında bekliyor olacağım. İyi geceler ve rüyanda beni gör Melodika ;)" yazdı. Bende "O ne iğrenç isim. Bana bir daha öyle yazma. Ayrıca sana da iyi uykular paçalı don:D" yazıp başımı denonun başına yasladım. Güneş de diğer omzuma yaslandı ve bana sırıttı. "Çok tatlısınız biliyosun demi?" dedi. Bende ona gülümsedim. Deniz uykusunun arasından mırıldandı. "Yaaa Nefes öpmesene beni yaa! Utanıyorum sonra ve Melodiş'e rezil oluyorum anlasana. Ayrıca gitme yanımda kal. Sarılır uyuruz ama sen yeterki beni öpme." dedi ve bana sarıldı. Güneş ile kahkaha atmamak için kendimizi zor tuttuk. "Inanamıyorum beni Nefes sandı. Bu dünyada tek olan ve nefes alan Nefes hayvanı sandı beni." dedim. Ikimiz de kıkırdadık ve uykuya daldık. Sabah kalktığımda kızlar yoktu yanımda. Merakla etrafa bakındım. Sonra kalktım ve mutfağa gittim. "Selam Melodiş, bugün bizim dans grubunun yarışması var. O nedenle erken gitmek durumunda kaldık. Uyandırmaya çalıştık ama kalkmadın. Bugün dans grubu ful yokuz okulda dersler kaynıyor:D Yani sen git okula Nefes'e arkadaşlık et. O biliyor durumu ve bizim için dua et. Yarışmadan sonra sizin eve geliriz ona göre. Haydi öptüm bayy! Denon..." gülümsedim. Iyi dans ediyorlardı. Ben seçmelere seçilmemiştim çünkü dans etmeye kalktığımda düşüp başımı duvara çarpmıştım. Eee doğal olarak seçilmedim. Okul üniformam vardı zaten üstümde. Offf ne pasaklı oldum ben yaa. Evden hızla çıktım. Dolmuşa bindim. Bulut ikili koltuklardan birine oturmuştu. Ona gülümsedim. O da sırıttı. Off bari biraz düzel be!!!! Yanına oturdum. Sinirle önüme döndüm ama sonradan yanağımda bir sıcaklık hissettim. Bir bebek yanağıma işiyor sandım. Genelde yanağımı insanlar öpünce öyle hissederdim. Bulut yanağımı öpmüştü. Gülümsedim aslında manyak gibi kızardım desek daha doğru olur. "Sinirliyken de pek bir tatlı oluyorsun." dedi. Bende gözümü ondan kaçırdım ve "Saol." dedim. Bazen onun mavi gözlerine bakacak cesaretim yoktu. Utanıyordum. Çenemden tuttu ve gözlerine bakmamı sağladı. "Benden gözlerini kaçırma. Benden gözlerini kaçırdığında kendimi garip hissediyorum. " dedi. Bende başımı salladım. Sanki çok kolay olacakmış gibi. Yol boyunca hiç konuşmadık. Dolmuştan iki yabancı gibi indik çünkü Nefes hayvanı kapının önünde nefes nefese kalmıştı. " Melodii!Neler yaşadım bilemezsin! Bir köpek yolda peşime takıldı kovaladı beni. Canımı zor kurtardım." dedi bende hemen. "Ne güzel. " dedim ve okula yürümeye devam ettim. Nefes'ten kaçmak zorundaydım. Her defasında Yiğit söyler mi korkusunu yaşıyordum. Ya da bir şekilde öğrenmesinin korkusu. Kolumdan sıkıca tuttu. "Melosi neyin var senin. İyi misin? " dedi. Ona boş boş baktım ve "Evet iyiyim. " dedim ve yürümeye devam ettim. Sonra kolumu tekrar sıkıca tuttu. "Kaç yıldır tanıyorum seni. Bişi olmuş çünkü bu anlattığıma gülüp dalga geçmen gerekirdi. Hatta ismimle dalga geçip bana Nefes hayvanı demen lazımdı." dedi. "Ufff Nefes yok bişi abartma. Hadi gitmem lazım benim." dedim. Arkamdan bana bağırmaya başladı ve koşuyordu da "Saçmalama nolduğunu öğrenmeden gitmiyorum hiçbir yere!" diye bağırdı ama hemen kızlar tuvaletine girdim. Kurtuldum ondan ve derin bir nefes verdim. Telefonum çalmaya başladı. Ekranda görünen isme şaşkınlıkla baktım ve sonra açtım telefonu. "Melodi selam." dedi. Bende "Selam Yiğit. " dedim soğukça. Duyduklarımdan sonra bişi olmamış gibi davranamazdım. Sonra "Bu akşam evime gelir misin? Bir şarkı yazdım senin için ve sana dinletmek istiyorum. Lütfen hayır deme. 5 dakikalık bir şarkı zaten." dedi. Başımı salladım ve "Pekala sadece 5 dakikalıksa olur." dedim. O da tamam ozaman bekliyorum gibi laflar zırvaladı ve sonra kapattım telefonu. Aynada kendime baktım. Biraz zayıflamış görünüyordum. Cildim bembeyazdı. O canlı Melodi'den eser kalmamıştı. Bulut beni arıyordu. "Alo?" dedim. O da "Ders iki dakikaya başlıyor neredesin?" dedi. Bende hemen "Şey ben tuvaletteyim." dedim. O da "E tamam da sen okula geldiğinde koştun tuvalete napıyorsun iki saattir?" diye sordu. Bulut'a Nefes'ten kaçtığım için diyemezdim. Korkak gibi görünmek istemiyordum. "Yaa sanane alla alla!" dedim sinirle. O da "Ne zaman gelicen?" dedi. Bende derin bir nefes verdim ve "Bilmiyorum Bulut." dedim. O da "Melodi yoksa şu kızların olduğu şeyden mi oluyosun? Bak birkaç kıza sorayım yardım ederler ha?" dedi. İyi ki şuan beni görmüyordu. Çünkü domatesten de kırmızı renkteydim. Bulut gerizekalıydı. Daha ismini bile bilmiyor yaa. "Bulut git ismini öğren öyle gel. Ayrıca bende bir kızım ne çabuk unuttun. Ve kimseye bişi söyleyim deme çünkü şuan Nefes'ten saklandığım için buradayım. Bir daha sakın utandığım konuları açma. " dedim. Kahkaha attı. "Kusura bakma ben pek bilmiyorum da. Ne biliyim öyle sandım özür dilerim. Sen şimdi ders başlayınca eve git ben bu ders bitince sizin eve gelirim. Film falan seyrederiz ya da seni matematik çalıştırırım." dedi. O sanki görecekmiş gibi başımı salladım ve telefonu kapattım. Hemen okuldan hayvan yolundan kaçtım ve hızla eve gittim. Yiğit'in evinden gitar sesleri geliyordu. Hazır Bulut yokken 5 dakika dinleyeyim şu şarkıyı diye düşündüm ve zili çaldım. Hemen açtı ve bana gülümsedi. "Vayy erkencisin." dedi. Ben de yapmacık bir gülümseme gönderdim ona. Evi güzeldi. Bulut'un evine göre baya büyüktü. Genellikle evi beyazdan oluşuyordu. Kanepeye oturdum. Yiğit hemen gülümsedi ve bana "Kahve içer misin? " diye sordu. Bende başımı salladım. Mutfağa gitti ve kahve yapmaya başladı. Bende etrafı dikkatle izliyordum. Bir çerçeve dikkatimi çekti. Ustunde Yiğit vardı ve yanında bana çok benzeyen ama tek farkı siyah saçlı olan ve bana göre biraz daha kilolu bir kız vardı. Bu fotoğrafın yaklaşık bir üç veya dört sene öncesinin olduğu belliydi. Belki de o kız budur. Kanepeye geri oturdum. Yiğit kahveyi koydu önüme. Gitarını aldı eline ve bana gülümsedi. Boş boş bakıyordum ona. Tam başlayacaktı ki kapı çaldı. "Ah afedersin hemen dönerim kapıcı gelmiştir. " dedi ve kapıyı açmaya gitti. Yaklaşık 5 dakika sonra içeri giren ve şok olmuş ve bir yandan da endişeli Bulut ile karşılaşmayı beklemiyordum. İşte şimdi beni öldürmezse çok iyi olur çünkü daha çok gencim...
Evet 1057 kelime bence baya fazla diğer bölümden uzun yazdım. Umarım begenmissinizdir. Diğer bölüm bol bol BULMEL olacak. Evet ismin komikligi. Canım okurlarim nolur yorum yapın ve vote verin. Sizi cok seviyorummm! Sınır 9 vote. Sefgilerrrr...

SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin