10.bölüm: kolye

124K 5K 1K
                                    

Yarım saatin ardından tekrar konağa dönmek için yola çıktık. Yol boyunca Ahmet'e saydırıp durmuştum.

Ahmet seni bir yakalayayım bana yaşattıklarını burnundan fitil fitil getirmezsem. Seni benim elimden kimse alamayacak...

Saydırmam böyle böyle devam ederken Savaş ise birden arabanın kapısını açmıştı.

Kapısını açtığında anca kendime gelebilmiştim. Gerizakalı kuzenim o kadar sinir etmişti ki beni, iyice dalmıştım. Adam hâla beklerken hadi çık artık der gibi baktı. Ben de dâha fazla kızdırmadan arabadan hemen inmeye çalıştım.

Efeoğlu konağının önüne geçerek derin bir soluk aldığımda, Savaş'ın sırıttığını duydum. " Bir yıl göz açıp kapayıncaya kadar biter merak etme..."

Elini cebine atıp yüzünü bana dönerek dalgınca konuşmaya devam etti. " sayılı günler çabuk geçer."

Ben adamın yüzündeki hüzünden etkilensem de çok üstüne gitmeden tekrar yüzümü konağa döndüm.

Sonra konağa doğru yürüyerek kapıyı açtım. O sırada herkes hayretle bana bakmıştı. Korkuyla yutkundum. Ne diye acele ettin Çilem!

Tam bana soru sormak için ağızlarını açacaklardı ki Savaş'ın sesi ile durmuşlardı.

" Bu berdel iki tarafında kabulüdür. İki haftaya kalmaz Çilem Yaman bu konağa gelin olarak gelecek. Dâha sonra Zeliş'in düğünü olacak. Hazırlıklara şimdiden başlayın."

İlk başta herkes birbirine şüpheyle baksa da en sonunda rahat bir nefes almışlardı.

Berdel iki tarafında kabulü ile sonlandıktan sonra Yaman ailesi eve dönmek için arabalara binmeye başladı. Ahmet arabaya gitmek için hareket ederken Savaş'ın ona dur demesi ile korkuyla yerinde çivilendi.

Ahmet kapının önünde kalakalırken, Savaş yanına giderek karşısında durdu. O karşısında dururken biz ne olduğunu anlamadan ona bir yumruk attı. Dedemler Ahmet'i elinden almak için harekete geçtiklerinde korumaların onları tutması ile duraksamışlardı. Ardından dedemlerin korumaları silahlarını çıkartırken iki taraf da birden silahları kuşanmıştı.

Ben korkudan iç çekerek Savaşların yanına giderken önümde duran koruma ile afalladım. Savaş bir yumruk dâha atarak boğazından tutarken Dedem öfkelenmişti. " Lan it! Berdeli kabul ettik. Dâha ne istersin torunumdan!"

" Savaş ağa! Bırak onu."

Koruma hâla önümdeyken uzaktan bakararak bende konuşmaya çalışmıştım. Savaş, hiç birimizi dinlemeden Ahmet ile hesaplaşmaya devam etti. " Kız kardeşimi kaçıracaksın. Sonra burnun bile kanamadan burdan rahat çıkacaksın. "Yok öyle dünya!"

Aslında bizimkisini bayâğı benzetmişlerdi ama Savaş ağaya bu az gelmişti belli ki.

Yakasını biraz dâha çekerken tehditkar sesiyle konuşmaya devam etti. " Sırf kardeşim için sana karışmıyorum. Bu yüzden kardeşimin saçının telini bile zarar vermeye kalkarsan, işte o zaman seni benim elimden kimse kurtaramaz. Seni öldürürüm!"

Ahmet, Savaş'a tüm ciddiyeti ile bakarak cevap verdi.

" Savaş ağa, ben Zeliş'i çok seviyorum ve sana yemin olsun, onun bir damla göz yaşına senden önce ben dünyayı yakarım"

Savaş bu sözünden etkilenmiş gibi yakasını gevşetirken arkadakiler hâla çok gergindi.

" Dediklerin doğru olsa iyi olur."

Bunu diyerek yakasından ayrılıp hızla içeri geçti. Amcam ve dedem de korumaların çekilmesi ile yanına giderken onu bir an önce burdan uzaklaştırmaya çalıştılar.

ÇilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin