1 ay sonra
Bütün bunların gerçek olduğunu anladığımda anca kendime gelmiştim ve ardından çok ağlamıştım. O kadar çok ağlamıştım ki beni sakinleştirmeye çalıştırdılar. Hemen beni yatağa uzandırarak kendime gelmemi beklediler. O kadar tuhaf bir andı ki. Hâla inanamıyordum. Sanki iç içe geçmiş bir rüyanın içindeydim de orada tıkanıp kalmıştım.
Kısa süreli kriz de geçirdikten sonra anca toparlanabilmiştim. Soymanlar konağında da işler iyice karışmıştı. O gün büyücü ölmüştü ve kimin öldürdüğünü bilmiyorlardı. Kimse hiçbir şey söylemedi.
Selma hanım da yoğun bakıma alınmıştı. Konakta bir arbede yaşandığını ve büyücünün önce Selma hanımı sonra da kendini vurduğunu söylemişler. Ne kadar doğru ne kadar yalan artık Allah bilir. Soymanların konağında hiçbir şey artık eskisi değildi. Bu olaydan sonra da Elif'i almak için velayet davası açtık. Zeynep hanım ne kadar dil dökse de, uzun süren işlemlerin ardından onu almıştık fakat ne hikmettir ki velayeti aldığımız an Elif'in annesi ortaya çıktı. Sonradan öğrendiğimize göre Elif'in babası Arif öldükten sonra annesini buralardan göndermişler. Kendine yeni bir hayat kursun tekrar evlensin diye. Fakat Zeynep hanım velayeti almamızdan sonra onu buraya geri getirmiş.
Kadın ise hiç evlenmemiş. Ondan duyduğumuza göre Zeynep hanım onu hiç Adana'a getirtmezmiş. Onu ve ailesini başka bir şehre yerleştirip ev almış yaşaması için. Anlayamıyorum, madem onu ve ailesine ev alacak kadar ilgileniyorsun, neden annesinden kopardı ki? Bunu Zeynep hanıma sorduğumuzda bir gelin bekar olarak orada kalamaz dedi ve kızı burada yaşayabilir ama ona kocası olmadan yer yoktu. Bu nasıl akıl mantıktı böyle. Fakat maalesef ki bu hikayeler çok. Bekar genç anne baba evine gönderilir çocuk onlarda kalırdı. Pek çok yerde kural gibi bir şeydi.
Çok saçma bir dünyanın içindeydik resmen.
Zeynep hanım Elif'i bize vermemek için annesini buraya çağırdığında itiraz edemedik. Ne diyelim annesiydi. Düşük yaptıktan sonra hayatta sadece o kızı kalmıştı ve onu ondan koparamazdık. Fakat o konağa da bir daha geri dönmeyecekti. Onu ve ailesini de Mardin'e götürmeye karar verdik. Elif, Savaş'ın yanında daha güvendeydi.
Zeynep hanım her ne kadar buna bir itiraz da bulunsa da izin vermedik. Kız da ne kadar korksa da ona cesaret verip yanında olacağımızı söyleyerek anca ikna ettik.
Aylin ve eşi de o konaktan çıktılar. O şehirden kızlarını da alıp gittiler. Salih ağa küplere binse de Serkan da dedesine diklendi. Kendi kardeşini kuzenini, doğacak bebeğini öldüren bir kadının yaşadığı ev de daha fazla durmayacağını söyledi. İlyas bey de kızlarını alıp gitmeye çalışacaktı ama Salih ağa fenalık geçirdiği için bir süre gitmeyi ertelemişti. İşte olaylar böyle böyle ilerlemişti.
Biz de Mardin'e, Alya ile evimize geri döndük. Efeoğulların konağında gittiğimizde bize karşı biraz öfkelilerdi. Hala Ömer ile evli olduğumu zannediyorlardı. Osman baba bizi kovmaya çalışıp kapıyı suratımıza kapatacaktı Savaş kapıyı eşikte tutarak babasının gözünün içine baktı. "Ne zamandan beri oğlunu evinden kovar oldun Osman ağa." Dedi dalga geçmeye kalkarak. Osman baba çatık kaşlarıyla ne olduğunu anlamaya çalıştı. Benimle dalga mı geçiyorsun diye çıkıncaya başlarken Polat ve Yılmaz da kapının öne gelmeye başladı. Ardından Zara ve diğer ev sakinleri de geldi.
Evet, Zara ve Yılmaz barışmışlardı. Zara'nın hamile olduğunu öğrendiklerinde onu eve geri getirmeye çalıştılar. Yılmaz, Savaş'ın sahte cenazesinden sonra günlerce kapısında uyudu diyebilirim. Amcam da bir daha olursa Zara'yı unut diye tehdit ederek gitmesine izin verdi. Hem torunun babasız büyümesini istemedi hem de kızının gitmek istediğini gördü. Kızının bu tepkisi onu şaşırtsa da kabul etti. Bu şekilde hayatlarına devam etmişlerdi. Fakat ben Yılmaz'ı hiçbir zaman affetmedim. Onun yüzünden yaşadıklarımızın yara gibi kalmıştı hayatımızda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem
RomanceSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendi...